WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda ödeme emri tebliatının usulsüz olduğunu, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi şikayeti ile birlikte borca ve imzaya itirazda bulunduğu görülmektedir.Mahkemenin öncelikle ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayetini incelemesi, tebligatın usulsüz olduğu ve öğrenme tarihine göre İİK'nun 16. maddesinin birinci fıkrasına göre süresinde şikayet yapıldığını tespit etmesi halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi...

    Davacı dava dilekçesinde, borca itirazın yanında usulsüz tebliğ şikayetinde de bulunduğunu beyan etmiş olmasına rağmen, Mahkemece HMK'nın 297.maddesine aykırı olarak davacının usulsüz tebliğ şikayeti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti de incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden HMK'nın 353/1- a-6. bendi gereğince davacının istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....

    Somut olayda, borçlu şikayet dilekçesinde, tebliğ usulsüzlüğü şikayetinin yanı sıra ödeme emrinde belirtilen 30 günlük ödeme süresi dolmadan araçların kaydına konulan hacizlerin usulsüz olduğunu, bu nedenle haczin kaldırılmasını ve takibin iptalini talep ettiği halde, mahkemece bu yöndeki şikayetlerin değerlendirilmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti dışında kalan itiraz ve şikayetleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Dairemizce yapılan değerlendirmede: her ne kadar davacı tarafından dava dilekçesinin sonuç kısmında gecikmiş itiraz isteminin kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de; dava dilekçesi kül halinde değerlendirildiğinde HMK'nun 33 maddesi gereğince hukuki tavsif hakime ait olduğundan iş bu dava usulsüz tebligat şikayeti olarak nitelendirilmiş olup, yapılan incelemede; Tebligat Kanunun 16. maddesine göre; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." düzenlemesi ile muhataba bizzat yapılamadığı durumlarda kimlere tebligat yapılacağı düzenlenmiştir. Usulüne uygun yapılan tebligatlarda komşuya, yöneticiye, yada kapıcıya haber verilmesine gerek olmadığı gibi davacının dava dilekçesinde bahsettiği üzere TK 21/2'ye göre tebligat yapılması için gerekli şartların oluşmadığı görülmüştür....

      İcra Müdürlüğünün 2021/10142 esas sayılı icra dosyasında takip alacaklısı-davalı tarafından takip borçlusu-davacıya karşı 20/08/2021 kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış olup ilk tebligatın iade dönmesi üzerine örnek no 10 ödeme emri 10/09/2021 tarihinde davacıya TK 21/2'ye göre tebliğ edilmiştir. Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.)...

      Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusu, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte yetkiye, imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, takip şekli itibariyle tüm hususların yasal hak düşürücü süre içerisinde icra mahkemesi nezdinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının incelenmesinde; "muhatabın çarşıda olması nedeniyle aynı adreste sürekli çalışan ... imzasına tebliğ edildiği" şerhi mevcuttur. Borçlu başvuru dilekçesinde; kendisi adına tebligat yapılan ...’ın güvenlik görevlisi olduğunu ve bu kişinin kendi konutunda oturmadığı gibi, TK’nun 21. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmiş olup, mahkemece, borçlunun iddiası doğrultusunda hiç bir araştırma yapılmaksızın tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir....

        İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Süresinde takibe itiraz ettiklerini, usulsüz de olsa ödeme emri tebliğ edilmiş gözüktüğünden icra dairesine itiraz dilekçesi verilmesinin sonucu değiştirmeyeceğini, bu nedenle, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte itirazlarını mahkemeye yaptıklarını belirterek kararın borca itirazın reddine ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına, takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Takibin durdurulması talebinin kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, takibin durdurulması talebine ilişkindir. Adana 12....

          Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....

            Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup açıkça ve delilleriyle ileri sürülmesi gerekir (HGK'nun 27.01.2010 tarih 2009/12-539 E.,2010/16 sayılı kararı). Somut olayda borçlunun icra mahkemesine verdiği dilekçesinde kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna dair açık bir iddiası bulunmamaktadır. Şikayet dilekçesinde yer alan: "ödeme emrinin muhtara bırakıldığı, ödeme emrinden 21.09.2015 tarihinde haberdar olunduğu" şeklindeki beyanlar usulsüz tebligat şikayeti olarak yorumlanamaz. Zira tebligat usulsüzlüğü ayrıca, açıkça ve delilleriyle ileri sürülmüş değildir. O halde yöntemine uygun olarak açıkça ve delilleriyle ileri sürülen bir tebligat usulsüzlük şikayeti bulunmadığı halde mahkemece hukuki tavsifte hataya düşülerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

              O halde usulsüz tebligat şikayeti yönünden verilen kararda herhangi bir isabetsizlik olmadığı görülmüş, ancak borca itiraz yönünden takibin şekline göre karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken bu talep yönünden herhangi bir hüküm kurulmaması yerinde değil ise de, istinafa gelen tarafın sıfatı nazara alındığında bu durum eleştirilmekle yetinilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulması kanısına varılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu