Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya 13.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tebliğ usulsüzlüğüne ilişkin açıkça bir şikayeti olmayan borçlu; İİK.nun 168. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük süreden sonra 27.03.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda borca itiraz ettiğini bildirmiştir. İİK'nun 168/ 4-5. maddesi gereğince borçlunun itirazlarını beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekmektedir....
Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve aynı kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Somut olayda, davacı taraf usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte gecikmiş itirazda da bulunduğunu beyan etmektedir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı tarafça dava dilekçesinde, usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte gecikmiş itirazda da bulunulmuş ve ödeme emrinin tebliği tarihinin öğrenme tarihi olan 04/09/2019 tarihi olarak düzeltilmesi talep edilmiş ise de; ilk derece mahkemesince, davacı tarafın gecikmiş itiraz istemi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır....
(HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca ) KARAR: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçe ile; A-1- Usulsüz tebligat şikayeti yönünden istinaf dilekçesinin reddine, B-2- Gecikmiş itiraz yönünden; -Davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, C-179,90 TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, D-Davacı tarafından istinaf yoluna başvuru için yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına, E-Taraflarca yatırılan istinaf gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine, Dairemizin bu kararına karşı, usulsüz tebligat şikayeti yönünden İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1- son maddesi uyarınca KESİN, gecikmiş itiraz yönünden İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361- (1). ve 365- (1). maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, dairemize yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk...
Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü şikayeti yanında yetki itirazında bulunmuş ve ayrıca İİK.nun 170/a ve 58.maddelerine dayanarak ödeme emri ile takibin iptalini istemiştir. Mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilmiş, ancak, sair itiraz ve şikayetleri konusunda bir hüküm kurulmamıştır. Takibin şekline göre her türlü itiraz ve şikayetin İcra Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece eksik inceleme ile sair hususlar incelenmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. ...
Yapılan bu açıklamalara ve dosya kapsamına göre; davanın usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraz olduğu, hukuki tasnifin hakime ait olduğu, dava dilekçesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere şikayetçi tarafça ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinin iddia olunduğu, İİK'nun 65.maddesinde düzenlenen "gecikmiş itirazda" ise şikayet edene öncelikle usulüne uygun bir tebligat yapılması zorunluluğunun bulunduğu, dolayısıyla mahkemesince asıl dava dosyasında; davacıya gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 03.08.2022 olarak düzeltilmesine, takibin şekline göre her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerekli olduğundan takibin durdurulması talebinin ise reddine karar vermekle yetinilmesi gerekirken hem usulsüz tebliğ şikayeti hem de borca itiraz (gecikmiş itiraz) hakkında hüküm kurulmasının isabetli olmadığı anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğünün 2019/13510 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin, şirketlerinde çalışmayan ve tebligatın yapıldığı tarihte şirketle hiçbir ilişkisi ve temsil sıfatı olmayan Buğra Aydın'a usulsüz tebliğ edildiğini, takipten tahliye işlemi için şirkete gelinen 25/11/2019 tarihinde haberdar olduklarını, takibe ve tahliye taahhüdüne itiraz ettiklerini, tahliye taahhüdündeki imzayı kabul etmediklerini bildirerek usulsüz tebligatın iptaline, süresinde yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tahliye emrinin davacı T5 daimi çalışanı Buğra Aydın'a tebliğ edildiğini, bu kişinin şirket çalışanı olduğunun 25/11/2019 tarihli haciz tutanağında daimi çalışan Şebnem Yaşar'ın Buğra Aydın'ın 15 gün önce işten ayrıldığına ilişkin beyanından da anlaşıldığını, aynı taraflar arasında İzmir 5....
Diğer taraftan, şikayetçiye gönderilen ikinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, ikinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği gibi, itiraz edilmemiş olsa dahi ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra itiraz süresi beklenmeden gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesi de yok hükmündedir. O halde, bölge adliye mahkemesince, şikayetçinin ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayeti de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus incelenmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi.......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlunun, senedin boş olarak lehtara verildiğini, sonradan doldurularak takibe geçildiğini, kambiyo vasfını taşımadığını ileri sürerek, borca itiraz ettiği, mahkemece; borçlunun itiraz ve şikayeti, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 16/09/2013 tarihi olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin...
İcra Müdürlüğünün 2011/3862 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; başlangıçta alacaklının Türkiye İş Bankası A.Ş., borçluların Mehmet T1 Ali Rıza Bozkurt, Selma Topaloğlu ve Dursun Topaloğlu olduğu, takibin genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, borçlulardan Dursun Topaloğlu'na ödeme emrinin 03/10/2011 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından adı geçen borçlunun 12/10/2015 tarihinde vefat ettiği, alacaklının talebi üzerine bu borçlunun mirasçılarına muhtıra tebliğ edildiği, davacıya tebliğ çıkarılan muhtıranın 24/05/2016 tarihinde TK.nun 21/2 maddesi gereği tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı taraf kendisine gönderilen muhtıranın usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmekle birlikte takibe konu borca karşı itirazlarını da sunmaktadır. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir....
Davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz istemi ile mahkemeye başvurduğu, mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği tespit edilmiş ancak ödeme emrinin tebliğinden sonra 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, buna ilişkin usulsüzlük iddiasının bulunmadığı, bu haliyle borçlunun ödeme emrinin usulsüzlüğünü en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 04/11/2019 tarihinde öğrendiği, bu tarihten sonra süresinde şikayet yoluna başvurmadığı gerekçesiyle süre aşımından talebin reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....