Yerel mahkeme, ortada bir tebliğ işlemi varmış da bu tebliğin usulsüzlüğünün uyap’tan öğrenildiği gerekçesiyle ret kararı verilmişse de dosyada herhangi bir tebliğ işlemi bulunmadığını. Yargıtay uygulamasına göre tebliğden haberdar olunduğunun kabulü için usulsüz de olsa bir tebliğ işleminin bulunması gerektiğini. Oysa dosyada usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi bulunmadığından sürenin başlaması hukuken mümkün olmadığını. Süresiz şikayet halinin bulunduğu kesin bir dille tekrar etmekle beraber mahkemenin 7 günlük süreyi başlatma usulünde de hata olduğunu. Müvekkil 22.12.2022 tarihinde takipten haberdar olmuş, aynı gün de icra diaresine itirazda bulunduğunu. Dolayısıyla 7 günlük itiraz süresi içerisinde dosyaya sunulan bir itiraz dilekçesi bulundugunu. İcra müdürlüğü ise bu hususta halen bir karar vermemiş olup işlemin sürüncemede kalması sebebiyle dava yoluna müracaat edildiğini....
TK 21/2 madde gereğince tebliği rica olunur" şerhi ile gönderilmiş, muhatabın yurtdışında olduğu daire 13'ün beyanından tespit ile TK 21/2 maddesine göre18/10/2018 günü tebliğ muamelesi ikmal edilmiştir. Dava dilekçesinde gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulması talep edilmiş ise de ödeme emrinin usulünce tebliğ edilmesine rağmen kendinden kaynaklanmayan bir sebepten dolayı müddeti içinde itiraz hakkına kaçıran kişinin gecikmiş itiraz iddiasında bulunabileceği, tebliğin usulsüzlüğü iddiası halinde gecikmiş itirazdan söz edilemeyeceği anlaşılmakla davanın usulsüz tebliğ şikayeti olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekili, ödeme emri, yenileme emri ve diğer tüm tebliğlerin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. Bu itiraz, 7 günlük müddete tabidir. TK 10 maddesine göre, muhatabın malum olan en son adresi esas alınarak tebliğat çıkarılmalıdır....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ilgili verilen kararın doğru olduğunu, ancak itirazlarının reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira tebligatın usulsüz olması nedeniyle takibin kesinleştirilmesi ve müteakip işlemlerinin yapılmasının hukuken bir anlam ifade etmediğini, bu durumda takip tarihi olan 2012 yılından sonra 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun açık olduğunu, zamanaşımı itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, yine borca itiraz yönünden takibe konu senedin kredinin teminatı olarak verildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan bir diğer takip dosyasında kredi borcunun tahsil edildiğini, bu dosyada tahsil edilen miktarın dava konusu kambiyo takibindeki borçtan mahsup edilmemesinin ve hatta kambiyo takibinin kapatılmamasının usulsüz olduğunu, mahkemece borca itirazların değerlendirilmediğini, ayrıca usulsüz tebligat şikayeti kabul edildiği halde mahkemece...
mahkemesi kararının kaldırılarak usulsüz yapılan tebligatın iptal edilerek tebliğ tarihinin 05/07/2019 olarak düzeltilmesine , karşı taraf aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Hakkında meskeniyet iddiasında bulunulan bu taşınmaz haczine ilişkin olarak 27.05.2014 günü düzenlenen 22 örnek davet kağıdının ise 28.05.2014 tarihinde vekili yerine borçlu asilin bizatihi kendisine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Borçlu vekilinin, tebligatın kendisine yapılması gerektiği halde müvekkiline yapılması sebebi ile haciz bildirimine ilişkin 28.05.2014 tarihli tebligatın usulsüz olduğunu beyanla 02.06.2014 tarihinde şikayette bulunduğu, Bandırma İcra Hukuk Mahkemesi'nin 04.06.2014 tarih ve 2014/217 E. 2014/200 K. sayılı kararı ile; “103 davetiyesinin vekil ile birlikte asile de tebliğ edilmesi nedeni ile tebliğ işleminin iptalinin gerekmediği” belirtilerek borçlunun bu husustaki isteminin reddine karar verildiği görülmektedir....
Dava, çeke dayalı kambiyo takibinde usulsüz tebliğ şikayetinin yanısıra, yetkiye, imzaya ve borca itiraza ilişkindir....
Tebligat usulsüz olsa dahi, borçlu Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre usulsüz tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılacağından, bu hususta bir şikayeti olmayan borçlu yönünden tebligat parçasında yazılı tebliğ tarihinin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde alacaklının takibin kesinleşmesi nedeniyle haciz konulma talebinin icra müdürlüğünce reddedildiği, bu ret kararının icra mahkemesinde şikayet yolu ile iptalinin istendiği, mahkemece bu ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, tebliğ çıkaran merciin tebligatın yasaya uygun olup olmadığını denetleme görevi bulunduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile borçlunun bilinen adresine gönderilen tebligatların bila tebliğ döndüğü, bunun üzerine ödeme emrinin bu kez borçlunun MERNİS adresine TK’nın 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca çıkartılan tebligatta tebligat zarfı üzerinde ''mernis adresidir '' ibaresi ile birlikte tebliğ işleminin TK'nın 21/2. maddesine göre yapılacağına dair tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verildiği, dolayısıyla, tebliğ memurunca, şikayetçi borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin TK'nın 21/2. maddesine göre usulüne uygun olarak yapıldığı, tebliğ mazbatasında açıkça 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı belirtildiğinden aksi borçlu tarafça aynı kuvvette bir belge ile ispatlanması gerekirken borçlu tarafından soyut iddia dışında bir delil ileri sürülmediği, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre mernis adresine tebligat yapılması...
Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinin 2019/115 Esas, 2019/1376 Karar sayılı 17.07.2019 tarihli kararında bu yönden detaylı inceleme yapılmış ve tebliğin usulsüz olduğu iddiası yerinde görülmemiş, ihalenin feshi istemi reddedilmiş ve anılan karar kesinleşmiştir. Açıklanan nedenlerle,ıymet takdir raporunun ve satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile satışın durdurulması talebinin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun usulden, yenileme dilekçesi tebliğ edilmediği şikayetinin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1. bendi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....