İlk derece mahkemesi tarafından ''...Uyuşmazlık; usulsüz tebliğ ile icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferileri, zamanaşımına yönelik şikayet niteliğindedir. İcra dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklılar vekili tarafından davacı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçlunun "Esat Caddesi No:73/4 Küçükesat/Ankara" adresine 02/04/2019 tarihinde " ...iş yeri yetkilisi çarşıda olduğundan daimi çalışan Kemal Ateş'e" tebliğ edildiği, dosyanın 06/10/2021 tarihinde yenilendiği, borçlu tarafından 14/11/2022 tarihli talep dilekçesinde "...icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği" müdürlüğün 14/11/2022 tarihli karar tensip tutanağı ile "...Dosya borçlusu T1 dosya borcuna 14/11/2022 tarihinde itiraz etmiştir. Dosya incelendiğinde ödeme emrinin 02/04/2009 tarihinde tebliğ ediliğinden itiraz süresinde olmadığından talebin reddine takibin devamına karar verildiği" görüldü....
itirazın reddine dair 05/08/2022 tarihli kararının kaldırılmasını, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin 03/08/2022 tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, icra takibinin durdurulmasını talep ve dava etmiştir....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir. Somut olayda, borçlu ...'ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı gibi Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 04.05.206 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın da bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....
Dairemizin kaldırma kararında da açıklandığı üzere; "dava, borçlunun çeke dayalı kambiyo takibinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası yanında icra dairesinin yetkisine, çekin kambiyo vasfına, imzaya, borca ve takip öncesi/sonrası zamanaşımına ilişkin itiraz ve şikayete ilişkindir." Davacının dava dilekçesinde yalnızca ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü, dilekçede yenileme emri tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik hiçbir iddiasının bulunmadığı, dava dilekçesinin sonuç kısmında da "dosya kapsamında usulsuz tebligatlar nedeniyle kesinleşen icra dosyasında; tüm usulsuz tebligatlar yönünden ; usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasını öğrenme tarihi olan 24.07.2019 tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi" şeklinde bir talebinin yer almadığı açıktır....
dosyada gönderilen tebligatlar davacı müvekkilleri için yok hükmünde olduğunu, bir diğer ifadeyle anlatmak gerekirse; davacı müvekkillerine tebligat yapılmadığından ve haberdar da olunmadığından müvekkilleri adına yapılan itiraz taraflarınca henüz tebligat gönderilmeden yapılmış bir itiraz gibi olduğunu, ve bu itirazdan sonra müvekkillerine bir başka ödeme emri ihtiva eden tebligat da gönderilmediğinden sadece icra dosyasına itiraz etmekle yetinmesi gereken müvekkillerinden "bir de icra hukuk mahkemesine usülsüz tebliğ şikayetinde" bulunulmasını beklemenin hatalı olduğunu, aksi halde tüm icra takiplerine önce itiraz edip "dosyada belki usulsüz tebligat da olduğunu , bir de usulsüz tebliğ şikayetinde bulunayım" davranışı beklemek esas kabul edilir ki ilamsız takiplerin niteliği ve sonuçları dikkate alındığında bu sorumluluk vatandaşa yüklenemeyeceğini, bu esasen usul ekonomisi ilkesine de aykırı olduğunu, borçlunun yapması gereken tek şey süresinde icra dosyasına itiraz etmekten ibaret...
Somut olayda, davacı borçluya gönderilen ödeme emrinin 06/08/2012 tarihinde, 103 davet kağıdının 14/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde 103 davet kağıdının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmediği anlaşıldığından borçluya gönderilen ödeme emri usulsüz tebliğ edilmiş dahi olsa TK'nun 32.maddesine göre muteber hale gelmiştir. Bu nedenle, mahkemece yetki itirazının ve alacaklının yetkili hamil olmadığına yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olmuştur....
İcra Müdürlüğü'nün usulsüz tebligatı inceleme yetkisi olmadığından dolayı itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere 30.10.2020 tarihinde taleplerinin reddine karar verdiğini, söz konusu icra dosyasına taraflarınca 28.10.2020 tarihinde vekalet sunulmuş olup yine aynı tarihte vekalet harcı yatırıldığını, 18.11.2020 tarih ve saat diliminden sonra icra dosyası içeriğinden bilgi sahibi oluklarını, usulsüz tebligat ve usulsüz tebligata bağlı diğer itirazlarının icra müdürlüğünce itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere reddedildiğinin 18.11.2020 tarihinde öğrenildiğini, 7 günlük şikayet süresinin bu tarihten başlatılması gerektiğini, müvekkiline ödeme emrinin Tebligat Kanunun 21. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, Bakırköy 11....
Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, şikayetçiye gönderilen ödeme emrinin 30/09/2019 tarihinde TK'nun 21/1 maddesine göre tebliğ edildiği, şikayetçinin icra dairesine 31/10/2019 tarihinde verdiği itiraz dilekçesinde babasından kaynaklanan borç nedeniyle ödeme emri gönderildiğinden bahsederek borca itiraz ettiği, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin ise İİK'nun 16. Maddesinde belirtilen 7 günlük süre geçtikten sonra 16/06/2020 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından mahkemece şikayetin süre yönünden reddine reddine karar verilmesi isabetli olmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: hesap kat ihtarının yurt dışı adresi bulunan şikayetçiye TK'nun 25/a maddesine göre tebliğ edilmemesi ve yurt içindeki adrese gönderilen hesap kat ihtarının bizzat muhataba tebliğ edilmeme sebebinin mazbataya yazılmaması nedeniyle usulsüz olduğu, alacağın şikayetçi yönünden muaccel hale gelmediği, satış ilanının Paris Başkonsolosluğu aracılığıyla tebliğ edildiği, şikayetçi tarafından satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülmediği, bu durumda diğer şikayetlerin yasal 7 günlük sürede yapılmadığı gerekçesiyle icra emrinin iptaline, diğer usulsüz tebligat şikayetlerinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/09/2020 NUMARASI : 2019/974 ESAS, 2020/261 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)|Kıymet Takdirine İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen usulsüz tebliğ şikayeti ve kıymet takdirine itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket aleyhine Erzurum 5....