Aynı yasanın 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Somut olayda; borçlu.....'ne yapılan satış ilanı tebliğ işlemi, Teb.Kn.'nun 12. ve 13. maddelerine göre usulsüz olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ancak şikayet dilekçesinde sadece asıl borçlu ..... yönünden satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. İpotek borçlusu ...'e yapılan satış ilanı tebliğ işlemine dair herhangi bir iddia ileri sürülmediği halde, mahkemece şikayet dilekçesinde dayanılan vakıaların dışına çıkılıp, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da bulunmayan satış ilanının şikayetçi ...'e de usulsüz tebliğ edildiği nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, adı geçen borçluya yapılan tebligat da usulüne uygundur....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 30.07.2010 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103.madde davetiyesinin ise 13.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu sadece 30.07.2010 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 13.12.2010 tarihte takibi öğrendiğinin kabulü gerekir. Buna göre öğrenme tarihi olan 13.12.2010 tarihine göre borçlunun 14.07.2014 tarihinde icra mahkemesine taptığı şikayet İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen 7 günlük yasal süreden sonradır....
İcra Hukuk Mahkemesince müvekkiline gönderilen dava dilekçesi ve tensip zaptının usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin ödeme emrini işbu tebligat ile öğrenemediğini, işbu tebligat incelendiğinde tebligatın işyeri çalışanı Naci Yıldırım'a tebliğ edildiği görülse de tebligatta bulunan imzanın Naci Yıldırım'a ait olmadığını, bu hususta Naci Yıldırım'ın suç duyurusunda bulunacağını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. Davacının, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır....
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekir. Davacı tarafından ıttıla tarihi bildirilmemiş olup, icra dosyasında borçlunun usulsüz tebliği dava tarihinden önce öğrendiğine dair bilgi, belge de bulunmadığı, icra dosyasında usulsüz tebliği ileri sürenin şikayetçi borçlu olmadığı da gözetildiğinde, şikayet tarihi olarak düzeltilmesi gerekirken, tebliğin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetle ilgili olarak " ödeme emrinin tebliğ işleminde usulsüzlük bulunmadığı, tebligatın usulüne uygun olarak ikmal edildiği" yönündeki yetersiz gerekçe ile ve yine şikayet dilekçesinde usulsüz yapılan tebliğin şikayet konusu yapılmış olmasına rağmen hacizlerin fekki ile ilgili olarak husumetin bulunmadığı şeklindeki talep ve dosya kapsamı ile uymayan gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 05.12.2016 tarih, 2016/6253-24913 sayılı Daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair karar düzeltme nedenleri yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte sair itiraz ve şikayetini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz ise de, borçlunun icra takibinden 01.04.2015 tarihli haciz sırasında haberdar olduğunun kabulü ile usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyizi üzerine Dairemizin...
İcra Dairesi'nin 2018/10540 E sayılı dosyasından başlatılan takip kapsamında davacıya birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiğini ancak her üç haciz ihbarnamesinin de tebliğinin usulsüz olduğunu, zira muhatabın tevziat saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tebliğ memuru tarafından araştırılmadığını, davacının köyde olması sebebiyle ve 3- 4 ay köyde kalıyor olması sebebiyle tebligatların iade edilmesi gerekirken TK 21/1 maddesine göre tebliğ edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulsüz tebligattan 15/11/2019 tarihinde haberdar olunduğunu, icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi sunulmasına rağmen itirazın süresi içerisinde yapılmadığından bahisle reddedildiğini beyan etmiş, usulsüz tebliğ işlemi nedeniyle birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin 15/11/2019 olarak kabulüne, itirazın süresi içerisinde olduğunun tespitine, davacı hakkındaki haczin durdurulmasına, davacı hakkındaki takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Ne var ki takip dosyasının incelenmesinde, usulsüz tebliğ edildiğini iddia ettiği ödeme emrinin 28.10.2014 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekili tarafından 05.11.2014 havale tarihli olarak icra müdürlüğüne verilen dilekçe ile borca ve imzaya itirazlarını bildirdiği görülmüş olmakla, şikayetçi borçlunun aynı tarihte icra takibi ve ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, 04.12.2014 tarihinde yapılan şikayet, İİK’nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. O halde, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekirken işin esasına girilerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi isabetsizdir....
Aynı Yasanın 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Somut olayda; yukarıda içeriği kısmen özetlenen şikayet dilekçesi kapsamına göre; şikayetçi borçlu vekili, kendisine yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu açıkça ileri sürmediği halde, mahkemece, şikayet dilekçesinde dayanılan vakıaların dışına çıkılarak, kamu düzeniyle ilgili olmayan, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da bulunmayan; "satış ilanının şikayetçi vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi" nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebligat tarihinin TK.'...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/05/2021 NUMARASI : 2021/79 ESAS - 2021/369 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından nafaka ilamına dayalı olarak başlatılan takipte, müvekkiline gönderilen icra emrinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle nafaka borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan şikayetlerde icra ceza mahkemelerinde beraat kararı verildiğini, takip dayanağı ilamın ortadan kaldırılarak yeniden nafakaya hükmedilmesi üzerine alacaklı tarafın talebi üzerine yeni verilen karara göre düzenlenen icra emrinin müvekkiline tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin durdurulmasına, müvekkiline usulsüz...