İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ödeme emri tebliğ şeklinin Tebligat Kanununun 21. maddesinde düzenlenen gerekçeleri taşımadığı, iş bu nedenlerle tebligatın usulsuz bir şekilde tebliğ edilmiş olduğu gerekçesi ile, davacının davasının kabulü ile Şarkışla İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve tebliğ tarihi olarak 10/12/2018 olarak kabul edilen tebligatın iptali ile tebliğ tarihinin 26/12/2018 olarak kabul edilmesine, Şarkışla İcra Müdürlüğünün 28/12/2018 tarih ve 2018/863 Esas sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair başvurusu İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet mahiyetinde olup, 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden itibaren başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Somut olayda, ödeme emrinin borçlu ...'e 05.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin cevap dilekçesinde ve temyiz talep dilekçesinde de belirttiği gibi, Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/967 D. İş sayılı dosyasına borçlular vekilinin 07/01/2015 tarihli itiraz dilekçesinde İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2014/36480 Esas sayılı dosyası ile borçlular hakkında yapılan takipten haberdar olduklarını beyan ettikleri görülmüştür. Dolayısıyla usulsüz tebligat şikayetinde bulunan borçlu vekili 07.01.2015 tarihinde tebligattan haberdar olup, şikayet yasal 7 günlük süreden sonra 06.02.2015 tarihinde yapılmıştır....
Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından ödeme emri tebligatının usulüne uygun olup olmadığı incelenerek tebligatın usulüne uygun olduğu kanaati ile davacının şikayetleri değerlendirilmiş ise de davacı vekili tarafından ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin aynı mahkemenin 2019/462 esas sayılı dosyasında şikayet konusu yapıldığı ve 06.10.2020 tarihli karar ile derdestlik nedeni ile reddine karar verildiği , ,davacı tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul BAM 23. HD'nin 2019/2391 E-2020/1576K sayılı kararı ile istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut uyuşmazlıkta; Bölge Adliye Mahkemesince, Dairenin bozma kararından önce verilen kararda, ihalenin feshi isteminde zarar unsuru bulunmadığından bahisle şikayet dilekçesinde ileri sürülen hususlardan sadece süresinde satış avansı yatırılmaması nedeniyle haczin düştüğüne dair iddianın incelendiği belirtilerek sonuca gidildiği, şikayette ileri sürülen sair fesih iddialarının ise hiç incelenmediği, Dairenin bozma ilamı ile; yasal süresi içerisinde satış avansı da yatırılmak suretiyle usulüne uygun olarak satış istendiğinden aksi yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığına değinildikten sonra, taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satılmış olsa dahi, borçlunun şikayet dilekçesinde, satış ilanı ile kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği ile birlikte kıymet takdirinin düşük belirlendiğine ilişkin iddialarının da bulunması karşısında, bu hususlara yönelik istinaf nedenlerinin de incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek Bölge Adliye...
HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. HGK'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere muhatabın beyan ettiği tarihin aksi tarih beyanıyla ispat edilemez. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, borçlu vekili icra müdürlüğüne yaptığı 02.10.2014 tarihli başvuruda haczin kaldırılmasını istediğine göre tebligattan en geç 02.10.2014 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir....
Madesi uyarınca usulsüz tebligatı öğrendikleri 17/08/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine, usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulüne, borçlunun ağır hastalığı nedeni ile İİK madde 55 kapsamında talik hali sayılmasına ve yapılan takip işlemlerinin ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Satış ilanının tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiği iddiası ancak ilgilisince ileri sürülebilir. Somut olayda, ihalenin feshi istemine ilişkin şikayet dilekçesinde, vekile yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönünde bir iddia bulunmadığından mahkemece resen vekile yapılan tebliğin usulsüz olduğu gözetilemez. Hal böyle olunca, mahkemece, açıklanan nedenle ve başkaca fesih sebebi de bulunmadığı göz önünde bulundurularak ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken; şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E., 91/344 K. sayılı kararı). Somut olayda takip dosyasının yapılan incelemesinde, şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği ödeme emri tebliğ işleminden sonra 05.08.2014 tarihinde taşınmaz haczine ilişkin 103 davet kağıdının ve 25.11.2014 tarihinde kıymet takdirinin tebliğ edildiği görülmüş olup, 103 davetiyesi ve kıymet takdirine yönelik tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayet olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 25.11.2014 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla şikayetçinin, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair 22.04.2020 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru 7 günlük sürede değildir (Yargıtay 12....
İcra Dairesi'nin 2020/261 Talimat sayılı dosyasına ait satış ilanı tebligatlarının aynı adreste, aynı tarihte, farklı barkod numaraları ile bizzat kendisine tebliğ ve aynı adreste oturan yakınına tebliğ şeklinde tebliğ edildiğini,ihale aşamasındaki satış ilanındaki bu tebligat usulsüzlüğü bakımından takdirin Mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince:"Tüm dosya kapsamı incelendiğinde;davacı vekilinin, kendilerine satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun tebliğ edilmediği yönünde bir iddiası yoktur.Kaldı ki satış ilanı davacıya 31/12/2020 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. Bu durumda davacı en geç satış ilanı tebliği ile birlikte taşınmaza takdir edilen kıymetten haberdar olmuştur....
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen davacıların bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkememiz önüne getirdiğinden ve aksi alacaklı vekilince ispat edilemediğinden ve icra dosyasından aksi anlaşılamadığından borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas alınıp usulsüz yapılan tebligatın geçersiz olacağı sonuç ve kaanatine varıldığından, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulü ile davacı/ borçlular adına çıkarılan tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile davacı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihin18/07/2022 olan öğrenme tarihi olarak tespitine" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2022/7802 Esas sayılı dosyası üzerinden çıkarılan "Örnek No:7 İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" tebligatının 06/07/2022 tarihinde muhatabın tevziat saatlerinde adreste bulunmaması nedeni ile muhtara teslim edildiğini, TK. 21....