Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler. Somut olayda hem davacıya ve hem de birleşen davacıya satış ilanı tebliğ edilmiş olup her iki davacının da satış ilanın tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurularak yasal 7 günlük süre içerisinde satışa hazırlık işlemlerinin şikayet konusu yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Öyleyse, süresinde şikayet edilmeyen bu satış öncesi işlemler de kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez. Son olarak takip dosyası kapsamında düzenlenen ihale tutanağının yasanın aradığı şartları içerdiği de görülmektedir....
DAVA KONUSU : YETKİ İTİRAZI KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin Bursa'da ikamet ettiğini, bonoda da müvekkilin adresinin Bursa olduğunu, senet metninde yazan İstanbul ibaresinin tacirler arasında geçerli olup müvekilinin tacir olmadığı için kendisini bağlamadığını takibin İstanbulda başlatılmasının usulsüz olduğunu Bursa icra mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek davanın kabulüne, takibin yetkisizliğine Bursa ilinin yetkili olduğuna karar verilmesini ve icra müdürlüğü tarafından konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 15/06/2020 gün 2020/208 E. 2020/362K. sayılı kararla "davanın reddine" karar verilmiştir....
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kısmen reddi kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine Davacı vekilinin şikayetin KABULÜ ile; usulsüz tebligat nedeni ile davacı borçlunun bildirdiği 15.09.2021 tarihi olan öğrenme (tebliğ) tarihi esas alınarak takibin DURDURULMASINA dair yeni bir karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz istemi ile mahkemeye başvurduğu, mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği tespit edilmiş ancak ödeme emrinin tebliğinden sonra 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, buna ilişkin usulsüzlük iddiasının bulunmadığı, bu haliyle borçlunun ödeme emrinin usulsüzlüğünü en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 04/11/2019 tarihinde öğrendiği, bu tarihten sonra süresinde şikayet yoluna başvurmadığı gerekçesiyle süre aşımından talebin reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....
Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise, ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Somut olayda, kıymet takdir raporu davacının eşine, TK’nın 16. maddesine göre yapıldığı, şikayetçi tarafından aynı çatı altında yaşamadığının ileri sürülmediği, tebliğ tarihinin 19.02.2020 olduğu ve davacının adreste olmadığını bildirdiği tarihin 2021 yılı olduğu da dikkate alındığında, kıymet takdir rapor tebliğinin usulüne uygun olduğu, 7 günlük süre içerisinde rapora karşı itiraz yoluna başvurulmadığı anlaşıldığından, kıymet takdirine ilişkin hususları, yukarıda izah edildiği üzere, ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği açıktır. Şikayet edene atış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır....
Davalı alacaklı tarafından şikayet eden aleyhine ilamsız icra takibi yapılmış, borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatı 09.04.2021 tarihinde "Adreste kimse bulunamadığından yakın komşusu Sinan Batur'a soruldu. İstanbul'a gittiğini beyan ettiğinden tebliğ evrakı 21. maddeye göre ilgili Mahalle Muhtarı Yunis Şahin'e teslim edilip 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı. Yakın komşusu Sinan Batur haber verildi." şerhi ile tebliğ edilmiş, 07.06.2021 tarihinde açılan dava ile gecikmiş itiraz nedeni ile takibin durdurulmasına karar verilmesi ve hacizlerin kaldırılması; 09.06.2021 tarihinde açılan dava ile usulsüz tebligat ve aşkın hacizlerin kaldırılması istenmiş, mahkemece asıl dava yönünden şikayetin kabulü ile tebligat tarihinin düzeltilmesine, takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına, birleşen dava yönünden derdestlik ve itirazların icra dairesine yapılması gerekirken mahkemeye itirazın yerinde olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir....
Dava, ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin olup ilk derece mahkemesince de açıklandığı üzere; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Davacının takipten haberdar olduğunu beyan ettiği 15.03.2021 tarihinden itibaren 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 08.07.2021 tarihinde usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu açıktır....
Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Öncelikle, haciz ihbarnamelerinin tamamının usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmesine rağmen, ilk derece mahkemesince, yalnızca 1. haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edilip edilmediği yönünden inceleme yapılmış, diğerlerinin usulsüz olup olmadığı yönünde herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır....
nun, diğer fesih nedenleri yanında, satış ilanının, ortaklığın giderilmesi davasının davacıları olan ... ile ...'nun vekiline usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek dört adet taşınmaza ilişkin ihalenin feshi istemiyle sulh hukuk mahkemesine başvurduğu, mahkemece, hissedarlar ... ile ...'nun vekiline çıkartılan tebligatın usulsüz olduğu ve taşınmazların eski ada - parsel numaraları ile satışa çıkarıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne ve 09.5.2014 tarihli taşınmazların ihalelerinin feshine karar verildiği görülmektedir. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen davacı hissedar ..., kendisi dışındaki diğer ilgililere, satış ilanının tebliğ edilmediği ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. Bu nedenle mahkemenin bu yöne ilişkin fesih gerekçesi yerinde değildir....