İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 18.İcra Müdürlüğünün 2020/22295 Esas sayısı ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin halen oturmakta olduğu adrese örnek no 13 ödeme emrinin gönderildiğini, ancak adreste tanınmadığından bahisle tebligatın usulsüz bir şekilde iade edildiğini, daha sonra T.K. nun 21/2 maddesi şerhini taşıyan yeni bir tebligat çıkarıldığını ve 25/01/2021 tarihinde muhtara teslimi ile usulsüz bir şekilde tebliğ edildiğini, müvekkili hakkında başlatılan takipten 08/03/2021 tarihinde yapılan haciz ile haberdar olduğunu bildirerek, usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasının öğrenme tarihi olan 08/03/2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, usulsüz tebligatın iptaline, icra müdürlüğüne yapılan borca itirazının tebliğ tarihinin değişmesi nedeniyle süresinde kabul edilerek icra müdürlüğünün itirazlarının reddine dair kararın şikayet nedeniyle kaldırılmasına, icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasına...
No:42 G Karatay/Konya” adresinin sicile kayıtlı adresi olarak gönderildiği, alacaklı vekilin talebi üzerine Ticaret Sicil Müdürlüğünce bildirilen tam adrese önce normal yollu ödeme emri göndermeksizin doğrudan usul ve yasalara aykırı olarak Tebligat Kanunun 35. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğe çıkartıldığı, çıkartılan Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligatın 27.09.2022 tarihinde kapıya yapıştırılmak sureti ile tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, şikayetçi şirketin bilinen en son adresi esas alınarak normal yolla tebligat çıkartılması, bilinen adrese tebligat yapılamaması halinde şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi ile tebligat çıkartılan adresin tam olarak aynı olması halinde Tebligat Kanunu’ nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceğini, ilk tebligat adresinde Ticaret Sicil Müdürlüğünce bildirilen “E Apt.” ibaresinin yazılı olmadığı dolayısıyla sicile kayıtlı adrese doğrudan Tebligat Kanunu’ nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu...
Usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, tebligat usulsüz olsa bile muhatabın öğrendiği tarih 7201 sayılı yasanın 32 maddesince tebliğ tarihi sayılacağından tebliğ tarihinin 25/09/2020 tarihi olarak tespitine ; usulsüz tebliğ ile kesinleşen takipte davacı borçlunun taşınır ve taşınmazları üzerine konulan hacizlerin KALDIRILMASINA; takibe borca itirazların genel haciz yoluyla takipte icra dairesine yapılması gerektiğinden bu talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın kabulü ile Bakırköy 13....
Tebligat şerhi, TK'nun 21/1 maddesi uyarınca değerlendirildiğinde; muhatabın adresten geçici olarak ayrıldığını beyan eden komşunun isminin yazılmamış olması nedeniyle tebligat usulsüzdür. Ancak tebligata aynı zamanda mernis şerhi verilmiş olması nedeniyle TK'nun 21/2. maddesi uyarınca değerlendirme yapılabilmesi için; adı geçene daha önce yapılan tebligatların incelenmesi gerekmiştir. Dahili davalıya yapılan ilk tebligat, ...Köyü ......adresine mernis şerhi düşülmeksizin normal tebligat olarak çıkartılmış, köy azası ... imzasına tebliğ edilmiştir. Mahkemece bu tebligatın usulsüz olduğu 09/01/2013 tarihli duruşmada tespit edilmiştir. Mahkemece aynı adrese TK'nun 21/1. maddesinde yazılı usule uygun tebligat yapılması için yeniden "normal tebligat" çıkarılması gerekirken, adı geçenin mernis adresine TK'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılmasına karar verilmiş ve tebligata mernis şerhi düşülmüştür....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tebligat Kanunu hükümleri hiçe sayılarak, usule aykırı olan tebliğin usule uygun olduğundan bahsedildiğini, doğrudan TK'nın 21.maddesine göre tebliğ yapılamayacağını, önce bilinen son adrese usule uygun tebligat yapılması ve bunun sonuçsuz kalması durumunda ardından 21.maddeye göre tebligat yapılması gerektiği halde eldeki davada bu hükümlerin uygulanmadığını ve tebliğin usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğ dışındaki imzaya itirazlarının değerlendirilmediğini, imza örneklerinin toplandığını fakat her nedense dosyanın imza karşılaştırılması yapılması için bilirkişiye gönderilmediğini, mazeretin reddi kararının yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda, şikayetçinin bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine yeniden tebligat çıkarıldığı, tebligatı çıkaran icra müdürlüğü tarafından tebligat mazbatasına “MERNİS ADRESİ” kaşesinin basıldığı, Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesine uygun şerh verilmediği, buna rağmen dağıtıcı tarafından Tebligat Kanun'un 21/2. maddesine göre tebliğ işleminin yapılmış olduğu, şikayetçinin usulsüz tebligatı 29.07.2015 tarihinde öğrendiğini beyan ettiği, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde 04.08.2015 tarihinde şikayet dilekçesini ibraz ettiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
No.29 K:4 D.4 Bayraklı/İzmir olduğunu, tebligat görevlisinin müvekkilinin bilinen adresine ve adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adresine değil yanlış adrese gittiğini, müvekkilinin bulunamaması üzerine haber kağıdı yapıştırıldığını ve yanlış kişilere haber verildiğini, tebligatın usulsüz olduğunu, tebligat parçasında haber verildiği belirtilen Hasan Yıldız adında bir komşu, kapıcı veya yöneticinin bulunmadığını, tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin ödeme emrinden haberdar olamadığını, müvekkilinin ödeme emrinde belirtildiği gibi alacaklıya borcunun bulunmadığını, müvekkilinin UYAP üzerinden yaptığı kontrol ile icra takibinden haberdar olduğunu belirterek, davanın kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 30/12/2020 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ çıkmamış, mahkemece evrak üzerinden karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile İzmir 20....
a yapılan gerekçeli karar tebligatının, Tebligat Kanununun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemece dosya, gerekçeli karar tebligatı davalı ...'a TK'nun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca usulsüz yapılarak, geri çevirme gerekleri yerine getirilmeden Dairemize gönderilmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Davalılardan... mahkemenin gerekçeli kararı Tebligat Yasası'nın 21. maddesi gereğince tebliğ edildiği bildirilmiş ise de, tebligat mazbatasındaki adresin “adres kayıt sistemi”nde gösterilen adresi ile aynı olmadığı görülmüştür. Bu durumda tebliğ işleminin Tebligat Yasası'nın değişik 21/2. maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez. Öte yandan muhatabın haber verilen komşunun adının belirtilmediği, komşuya ait imzanın alınmadığı veya imzadan imtina edildiğine dair şerhin tebliğ mazbatasının üzerinde bulunmadığından yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesinde belirtilen usule de uymadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olup mahkemece gerekçeli kararın adı geçen davalıya yöntemine uygun tebliğ edilmesinden, 2-Davalılardan ...'a çıkarılan tebligat, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ edilmiş ise de, ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırıldığına dair bilgi bulunmamaktadır....
Somut olayda, davacıya temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği ancak mazbatada davacının nerede olduğuna ilişkin kimden bilgi alındığının belirtilmediği gibi, kime haber verildiğinin de anlaşılamadığı zira isim ve imzadan imtina eden komşuya haber verildiğinin belirtildiği dolayısıyla yapılan tebliğin usulsüz olduğu ortadadır. Hal böyle olunca; davacıya gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliğinin Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı şekilde, usulsüz yapıldığı anlaşıldığından, gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliğinin usulüne uygun olarak yapılması (davacının annesi, babası ve kardeşlerine tebliğ yapılmaması) bu noksanlığın yerine getirilmesi ve temyiz süresinin beklenmesi ondan sonra gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...