Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

No:4 Çankaya/ANKARA'' adresine usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebligat mazbatası üzerinde yazılan ''şirket yetkilisinin Çarşıya gittiği beyanı''nın gerçeği yansıtmadığını, tebligat yapılan şahsın tebligat almaya yetkili olmadığından tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, şikayetlerinin kabulü ile İİK 89/1 ,2 ve 3 haciz ihbarnameleri kapsamındaki tebligatlara ilişkin memur işleminin iptaline ve tüm haciz ihbarnameleri bakımından tebliğ tarihinin 04/07/2019 tarihi olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihbarnameler usulüne uygun tebliğ edildiği gibi İİK 89/1 ve 2 haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilmediğinden 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 29/06/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, İİK 89.md gereğince davacının itirazının kanunen bir sonuç doğurmayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve icra müdürlüğünün yetkisine, imzaya ve borca itirazda bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından usulsüz tebligat şikayetinin reddine, diğer itirazların süreden reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İcra dosyasında ödeme emri tebligatlarının bulunmaması nedeni ile davacıya yapılan ödeme emri tebligatları icra müdürlüğünden istenmiş icra müdürlüğü tarafından davacıya TK 21/2 maddesi uyarınca yapılan tebligat parçası gönderilmiş ,davacıya gönderilen ve bila tebliğ dönen ilk tebligat tekrar istenmesine rağmen aynı tebligat tekrar gönderilmiştir....

birine yapılır”, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükümleri yer almaktadır....

    Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin TK.'...

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olduğunu, müvekkilin tebligat adresinde bulunmamasına yönelik bir şerh içermediği ve bu yönüyle tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; alacaklı tarafından davacı aleyhine senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve imzaya itirazda bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından usulsüz tebligat şikayetinin yerinde olmadığı bu nedenle davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır....

      Açıklanan nedenlerle, davacı şirketin usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, davacı gerçek kişilerin usulsüz tebligat şikayetinin ise süreden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle tüm davacılar yönünden şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetli olmadığından, davacı T2 Anonim Şirketinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; Davacı T2 Anonim Şirketinin usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, Davacı şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 17/08/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, Davacı şirket hakkında şeklen kesinleşme vakasına dayalı olarak gerçekleştirilen daha önceki takip işlemlerinin yok hükmünde sayılmasına, Davacılar T1 T4 T5 T4'nun usulsüz tebligat şikayetinin süreden reddine, Davacılar T1 T4 T5 T4'nun yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine...

      No:19 Kartal/İstanbul" olarak değiştiğinin ilan edildiği, borçlu Şirketin ticaret siciline kayıtlı en son adresine tebligat çıkartılmadığı anlaşılmakla T.K'nın 35 maddesi uyarınca yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Tebligat Kanununun 53/2. maddesine göre, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Yine, mezkûr Kanunun 53/3. maddesine göre, tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir. Tüm açıklamalar ışığında, davacı borçlu Şirkete yapılan tebligatın usulsüz yapıldığı kabul edilerek davacı vekilinin usulsüz tebligat nedeniyle icra memurunu işlemine yönelik şikayetinin kabulüne, usulsüz tebligat kural olarak geçersiz olmakla birlikte muhatabın usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin beyan ettiği 29/12/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine " karar verilmiştir....

      Tüzel kişilere TK. 35. maddeye göre tebligat yapılması için öncelikle iade edilen tebligatın, usulüne uygun olarak araştırılarak kanuna uygun şekilde iade edilmesi gerekirken, usulsüz şekilde yapılan tebligatın iadesi üzerine çıkartılan TK.35. madde kapsamındaki tebligat işlemi de usule uygun olmayacaktır. Somut davada; ödeme emri tebligatının iade edildiği 12/02/2022 tarihi itibariyle borçlu şirketin, tebligat çıkartılan adreste faaliyet gösterip göstermediği hususunda kollukça yapılan araştırmada borçlu şirketin tebliğin iade edildiği tarihte, faaliyette olduğunun tespit edilmesine göre, iade işleminin usulsüz olduğu anlaşılmakla TK.35. madde kapsamındaki tebligat işlemi de usule uygun değildir. 7201 sayılı TK'nın 32. maddesi uyarınca muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılır. Daha önceki bir tarihte öğrenme olayının gerçekleştiği davalı tarafça ancak yazılı belge ile ispat edilebilir....

      Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinde; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır..." hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre de; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.''...

        SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde ki iddiaları yerinde olmadığı gibi kabul da etmediklerini, öncelikle davacı-Borçlu tarafa tebligatta herhangi bir usulsüzlük sözkonusu olmadığını, dava konusu dosyada borçlu-davacı tarafa yapılan tebligat incelendiğinde görüleceği üzere ;Tebligat kanunu 21/1 göre tebligat yapıldığını, yine tebligat incelendiğinde, borçlu-davacı tarafın tebligat sırasında adresinde bulunmadığını ve “çarşıya “geçici olarak gittiğini ve kapısına haber kağıdı bırakıldığını ve komşusu “Kemal Soylu'ya haber verildiğini ve mahalle muhtarına tebligat yapıldığının görüldüğünü, yani tebligatta herhangi bir usulsüzlük sözkonusu olmadığını, davacı tarafın dilekçesinde bahis edilen tebligatın usulü Tebligat Kanunu'nun 21/2'ye göre tebligatın usulü olduğunu, kaldı ki Yargıtay son içtihatlarında Tebligat Kanunun 21/2' de dahi tebligatın ilk evvel iade edilmesine gerek olmadığı yönünde olduğunu, Tebligatın usulüne uygun olmakla davacı...

        UYAP Entegrasyonu