Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkile Tebligat Kanunu 21/2 maddesine göre gönderilen tebligat üzerinde tebligatın neden yapılamadığının açık şekilde belirtilmesi gerekmesine rağmen tebliğ imkansızlığı/tebellüden imtina şeklinde 2 farklı şerh düşüldüğünü, tebligatın neden yapılamadığının anlaşılamadığını, bu durumda tebligatın usulsüz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, usulsüz tebliğ şikayetine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....

İstinaf Sebepleri Tebligat Kanunu md.21/2'ye göre yapılan tebligatın yanlış adrese gönderilmiş olup usulüne uygun olmadığı ve takip dosyasındaki satışa hazırlık ve satış işlemlerinin tedbiren durdurulması gerektiği ileri sürülmüştür. C....

    İcra Müdürlüğünün 2019/12995 Esas sayılı dosyasıyla yürütülen takipte ödeme emrinin müvekkiline tebliği işleminin usulsüz olduğunu, takip dayanağı sözleşmede yer alan ve bilinen adres olarak nitelenen "Çarşı Mahallesi, Kuvayi Milliye Sokak, No:28, Bozdoğan/Aydın" adresine tebligat çıkarılmadığını, müvekkilinin adresine gönderilen tebligata ilişkin olarak adresin kapısında şirketin tabelasının da bulunması nedeniyle TK'nın 21. maddesinin uygulanması gerektiğini, muhatap şirket gerçek kişi gibi değerlendirilerek yazlıkçı olduğu ve ne zaman döneceğinin bilinmediği gerekçeleriyle tebliğ evrakının bila tebliğ iade edilmesinin yolsuz olduğunu, şartları oluştuğu halde TK 21. maddesine göre tebligat yapmayarak TK 35. maddesine göre tebligat çıkartılmasının doğru olmadığını, şirket yetkililerinin tebliğ tarihinde yurt dışında olmaları nedeniyle takipten 10/01/2020 tarihinde haberdar olduklarını, o tarihte UYAP sisteminde kayıtlı olmayan takip talebi ve ödeme emrine ancak 13/01/2020 tarihinde ulaşabildiklerini...

    Somut olayda ödeme emri borçlu Perihan'a " muhatap adreste bulunamadığı için sürekli ... eşi beyan eden ehil ve reşit olan T1 tebliğ edildi." şerhiyle tebliğe çalışılmış ise de; posta görevlisince muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muhatapla aynı konutta oturup oturmadığı hususu tespit ve tevsik edilmediğinden ve bu husus hakkında tebligat mazbatasına şerh düşülmediğinden yapılan tebligat usulsüzdür. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E:2012/19303 , K: 2012/30628) Yine benzer nitelikteki Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin E: 2011/12374 , K: 2012/2853 sayılı kararında da "Tebligat yapılan ile davalıların aynı konutta oturdukları tebligat mazbatasına yazılmamış olduğundan yapılan tebligat geçerli değildir" denilmektedir....

    Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır. Tebligat Kanununda değişiklik öngören maddelerin gerekçelerine göre, tebliğ işleminin iki veya üç tebligatla yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır....

      Maddesi olup bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, ödeme emrinin borçlunun mernis adresine mernis şerhli olarak Tebligat kanunun 21/2 maddesi uyarınca 21/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten sonra borçlu vekilince icra dosyasına 13/01/2021 tarihinde vekaletname sunulduğu, yine borçlu vekillerince icra dosyasına 26/01/2021 ve 16/11/2021 tarihlerinde haczin kaldırılması talepli dilekçe sunulduğu, ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz olsa dahi, bu şekildeki tebliğ işleminden en geç 13/01/2021 tarihinde haberdar olunduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla şikayet süresinin bu tarihten başlayacağı, bu halde de iş bu şikayetin yasal 7 günlük süreden sonra yapıldığının sabit olduğu anlaşılmış, mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin, 7 günlük yasal süre geçirildikten sonra yapılmış olması sebebiyle süre aşımı nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken...

      Dava dosyasının incelenmesinde gerekçeli kararın davacıya 12.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ne var ki davacıya gerekçeli kararın ikinci defa 20.08.2015 tarihinde de tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 12.08.2015 tebliğ tarihli tebligat parçasının incelenmesinde tebligatın davacının yerleşim yerine doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiğinden usulsüz olduğu anlaşılmış ise de davacı, temyiz dilekçesinde gerekçeli kararı 13.08.2015 tarihinde tebliğ alıp haberdar olduğunu beyan ettiğinden gerekçeli kararın davacıya tebliğ edildiği tarih olarak bu tarihin esas alınması gerektiği, temyiz tarihinin son günü adli tatile denk geldiğinden davacının 07.09.2015 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle temyiz talebi süresinde olup mahkemenin temyiz isteminin reddine dair 01.10.2015 tarihli ek kararın kaldırılması gerekmiştir....

        O halde, İlk Derece Mahkemesi’nce, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddedilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12....

          Adres kayıt sisteminde bulunan adresin bilinen en son adres olarak kabul edilebilmesi için bilinen en son adrese tebligat yapılamamış olması veya bu adresin tebliğe elverişli olmaması halinde mümkündür. Bilinen en son adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılar (Teb. K. m. 10/2).Ayrıca davacı kadının mirasçısı ...'e yapılan bölge adliye mahkemesi kararı ve davalı ...'in temyiz başvuru dilekçesinin tebligatı dedesi (davalı) ... imzasına tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. ... ve ... hasım durumundadırlar. Tebligat Kanunu'nun 39. maddesine göre hasıma tebligat yapılamaz....

            Yukarıda açıklanan nedenlerle yapılan tebligat usulüne uygun kabul edilmiş, şikayetin reddine " dair karar verildiği görülmüştür....

            UYAP Entegrasyonu