İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 15/11/2021 tarih, 2021/752 Esas ve 2021/718 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Davacı şirket yönünden usulsüz tebligat şikayetinin REDDİNE, davacı T2 yönünden usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile İstanbul 18....
Yukarıda belirtildiği üzere, satış ilanı tebliği, Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapıldığından ve dolayısıyla satış ilanı tebliği zorunluluğu bu hali ile yerine getirilmediğinden, bu husus başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince borçlunun satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü iddiasını inceleyerek tebligatın usulsüz olması nedeniyle ihalenin feshine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ise dava dilekçesinde satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünün tebligat yapılan adreste oturulmadığına yönelik olduğu, ancak daha sonra duruşmadaki beyanlarda tebligat usulsüzlüğünün adına tebligat yapılan kişinin muhatap ile aynı konutta birlikte oturmadığına yönelik olarak genişletildiği, HMK.141....
Her ne kadar davalı erkek istinafında, tebligatın usulsüz olduğundan bahsetmekte ise de, dava dilekçesinin ve ön inceleme duruşmasının tebliğine ilişkin dönen tebligat parçalarına bakıldığında, her iki tebligatın da muhatabın bizzat kendisine tebliğ edildiği, ayrıca tebligat parçalarında mahkemenin yeni kurulması nedeni ile mühür temin edilinceye kadar mühürsüz olarak tebligatın gönderildiğinin şerh düşüldüğü, bu nedenle tebligatın usulüne uygun olduğu ,tebligatın usulsüz olduğu iddiasının haksız ve kötü niyetli yapıldığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Yapılan SED araştırmasında davacı kadının asistan doktor olarak çalıştığı, aylık 5.500 TL maaşının olduğu, 2015 model Toyota marka aracının olduğu, aylık 1.000 TL kira ödediği, davalı erkeğin, özel bir şirkette personel müdürü olarak çalıştığı, aylık 5.000 TL gelirinin olduğu, ailesi ile beraber yaşadığı, adına kayıtlı 2 aracının olduğu, kira ödemediği tespit edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 4733 sayılı Kanuna muhalefet HÜKÜM : Sanıklar ... ve Şeyhmus Oğur hakkında beraat, sanıklar ... ve ... hakkında hükümlülük, erteleme; müsadere, nakil aracın üzerindeki şerhin kaldırılması Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Sanık ...'un gıyabında verilen kararın kovuşturma evresinde en son bildirdiği adresi olan "Bağcılar Mah. Evrim Alataş Cad. No:1E-Blok İçkapı No; 14 Bağlar /Diyarbakır " adresine 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince tebliğ edilmesi ve tebliğin mümkün olmaması halinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca sanığın adres kayıt sistemindeki adresine yapılması gerekirken, sanığın son bildirdiği adresten farklı adrese yapılan tebligat usulsüz olduğundan, gıyabi kararın sanık ...'...
alan adresi araştırılarak buraya tebligat yapılması, bulunmaması halinde kendisine daha önce kanuni usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan yasanın 35. maddesine göre tebligat yapılması, daha önce kendisine tebligat yapılan adresin olmaması halinde ise, adres araştırması ile yeni adres tespitine çalışılıp, bulunamaması halinde ilanen tebligat yapılması gerektiği, daha önce aynı adrese kanuni usullere göre yapılmış bir tebligat bulunmamasına rağmen sanığın yokluğunda verilen hükmün, sorgusunda bildirdiği son adresine Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ yapılmak suretiyle hükmün kesinleştirildiği ancak açıklanan nedenlerle Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan bu tebliğin hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığı, ancak, sanığın 11/12/2012 tarihli hükümle verilen adli para cezasını 26/02/2018 tarihinde yatırdığının anlaşılması karşısında, Sanık, yokluğunda verilip 26/02/2018 tarihinde öğrendiği 11/12/2012 tarihli hükmü, CMUK’nın 310/1. maddesinde öngörülen...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haciz ihbarnamesine cevap için masraf eklenmemesinin yasaya aykırı olduğunu, alacaklının talebi olmadan Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebliğ yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, 30.07.2019 ve 21.08.2019 tarihli taleplere istinaden gönderilen tebligatların usulsüz olduğuna karar verilmesini ve müvekkilin usulsüz tebligatları 26.11.2019 tarihinde öğrendiğine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; şikayet, ilamsız icra takibinde, davacı 3. Kişiye gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafın mernis adresine gönderilen 1. Haciz ihbarnamesi tebliğ edilemeden iade olarak dönmesi üzerine alacaklı vekili icra dosyasına 10/07/2019 tarihli dilekçe sunarak 3....
Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış veya usule uygun yapılmamış ise borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 29/05/2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, borçlunun usulsüz tebliğ edildiğini iddia ettiği 103 davetiyesinin 15/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. O halde mahkemece öncelikle borçlunun, İİK.’nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin değerlendirilmesi, tebligatın usulsüz olduğu tespit edilirse meskeniyet şikayetinin, öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının incelenmesi, şayet istem süresinde ise işin esasının incelenmesine geçilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
O halde mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süresinde olduğu gözetilmek suretiyle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunda değerlendirme yapılarak tebligatın usulsüz olması halinde borçlunun şikayet dilekçesinde usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığından TK.'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verildikten sonra borçlunun hacizlerin kaldırılması ve takibin iptali hakkındaki taleplerinin de esastan incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir....
yapılması gerekirken, usule uygun bir tebligat yapılmadan, TK'nın 35. maddesine göre tebligat yapılmasının müvekkilinin tebligat içeriğinden haberdar olmasının önüne geçtiğini, TK'nın 35. maddesinin uygulanmasına ilişkin koşulların oluşmadığını belirterek, ödeme emri tebliğ tarihinin 18/11/2021 olarak düzeltilmesine ve müvekkilinin taşınmazına ve bankalara konan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Muhataba yapılan tebligatın usulsüz olması halinde, tebligat muhatabın bunu öğrendiği tarihte yapılmış sayılır. (Tebligat K. m.32, Tebligat Niz. m.51, YHGK 21.4.1999, 1999/2-236,220) Davacı 18.11.2005 tarihinde eski hale getirme isteğinde bulunduğuna göre, mahkemece verilen kararı da bu tarihte öğrenmiş sayılır.Tebligatın usulsüz olması halinde süre geçirilmiş sayılamayacağından eski hale getirme isteğinde bulunulamaz, ancak verilen karar yasal süresi içinde temyiz edilebilir. (YHGK 2.10.1981, 1981/6-715, 670) Davacı mahkemece verilen kararı 18.11.2005 tarihinde tebliğ etmiş sayılacağı ve bu kararın süresinde temyiz etmediği için, yerel mahkeme kararı sonucu itibariyle doğrudur. Hal böyle olunca sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının HUMK.nun 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek, düzeltilen bu şekliyle onanması gerekmiştir....