DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine tahliye talepli ilamsız takip yapıldığı, davacı borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, takip talebi ve ödeme emrinin İİK 58,60,61 ve sair maddeleri uyarınca usule uygun düzenlenmediğini ileri sürerek, takip talebi ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, karara karşı davacı borçlu vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en...
E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan sanık ...’na, 5271 sayılı CMK'nın 35/3. maddesine uygun olarak “okunup anlatılmak suretiyle” tebliğ edilmesi gerekirken sadece “okumak/almak” suretiyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve bu suretle gerekçeli kararın sanık ...’na, yöntemince tebliğ edilmediği, 2) Davaya katılma talebi bulunduğu halde karara bağlanmayan müşteki ...’ye yokluğunda verilen kararın duruşmada bildirdiği en son adres ile aynı olan MERNİS adresine öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliği, bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 3)Katılan ...’ın kendisini bir vekil ile temsil etmesi ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesine göre vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekmesine rağmen katılana yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 4)Sanık ...’nun hakkında kasten yaralama suçundan...
maddeleri uyarınca mahkumiyet Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık, 30/12/2019 ve sonrasında verdiği dilekçeleriyle gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olması nedeniyle temyiz hakkını kullanamadığından bahisle eski hale getirme talebiyle birlikte temyiz başvurusunda bulunduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK'un 311. maddesi hükmüne göre eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz isteminde bulunulmuş olması halinde bu talebi inceleme merciinin Yargıtay'ın ilgili dairesi olduğu ve Tebligat Kanunu 10. maddesine göre bilinen en son adreste tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adrese kayıt sisteminde yer alan adresi araştırılarak buraya tebligat yapılması, bulunmaması halinde kendisine daha önce kanuni usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan...
tespitine çalışılıp, bulunamaması halinde ilanen tebligat yapılması gerektiği, en son bilinen adresine çıkartılan tebligatın iadesi üzerine, daha önce UYAP kayıtlarında sanığın tahliye olduğu anlaşılan ceza infaz kurumu adresine kanuni usullere göre yapılmış bir tebligat bulunmamasına rağmen, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin hukuki geçerliliğinin bulunmadığı, aynı yasanın 32/2 maddesi gereğince usulsüz tebliğ halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edilmesi gerektiği, bu bilgiler ışığında sanığa yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın 23/06/2016 tarihinde yaptığı temyiz başvurusunun öğrenme üzerine ve süresinde olduğu, ayrıca 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK'nın 311. maddesi hükmüne göre eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz isteminde bulunulmuş olması halinde, bu talebi inceleme merciinin Yargıtay'ın ilgili dairesi olması karşısında, 30/06/2016 tarihli ek kararının...
Davalı vekili; tebligatın usulsüz yapıldığını, icra dosyasına sunulan kira kontratında bildirilen kiracı adresine tebliğ yapılması gerekirken mecurun adresine tebligat çıkarıldığını, tebligat iade olunca bu defa usul ve yasaya aykırı bir şekilde Tebligat Kanunu 21/2. maddeye göre tebligat yapıldığını, icra dosyasına takip dayanağı belgeler olarak kira kontratı ve tapu kaydının sunulduğunu, müvekkilinin usulsüz tebliğden dolayı icra takibinden haberdar olmadığını, haklı itirazlarını sunma imkanı bulamadığını, müvekkil dava dilekçesinin kendisine 11.03.2021 tarihinde tebliği, banka hesaplarına haciz konulması üzerine, icra takibi ve davadan haberdar olduğunu, alacaklı vekilini arayıp ve alacaklı vekilinin bildirdiği hesabına dosya borcu ve ferilerini fazlasıyla ödemiş olduğunu, tahliye ve kira alacağına ilişkin icra dosyasından vazeçileceğinin kendisine beyan edildiğini, taşınmazın sözleşmenin yapılmasında 4 ay sonra satıldığını, davacın ihtarla bu husus bildirmediğini, usul ve yasaya aykırı...
Oysa ki mahkemece, davacının dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat kanununa göre duruşma gününün tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece dosyanın işlemden kaldırılması için taraflara Tebligat Kanunu ve tüzüğü dikkate alınarak usulüne uygun tebliğin yapılması gerekir. Dolayısıyla usulüne uygun bir tebligat yapılmadan dosyanın işlemden kaldırılması ve dosyanın üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi mümkün değildir. Öyle olunca usulsüz tebligat nedeniyle davacının savunma hakkı kısıtlanmış olup bu husus usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia etmiş ise de, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin süresinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Davacı hakkında yürütülen takip sırasında kıymet takdir raporunun 05/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından kıymet taktir raporunun tebligatı hususunda herhangi bir usulsüz tebliğ iddiasının bulunmadığı, İİK 16. maddesi gereğince usulsüz tebligat şikayetinin en geç 05/02/2019 tarihinden itibaren 7 günlük yasal sürede mahkememizde ileri sürülmediği, davanın ise 09/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşıldığından usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. " şeklindeki gerekçelerle davacının usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmiştir....
Davalı tüzel kişiliği haiz ticari şirket olup Tebligat Yasası'nın 12 ve 13, Tebligat Tüzüğünün 17 ve 18.maddeleri tüzel kişilere yapılacak Tebligat usulünü düzenlemiştir. Anılan madde hükümlerine göre tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılması, yetkili temsilcinin herhangi bir sebeple orada bulunmaması veya evrakı bizzat alamayacak bir halde olması durumunda tebliğin tüzel kişinin memur ve müstahdemlerinden birine yapılması gerekir. Tebligat yetkili temsilci yerine kanunda belirtilen sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin tebligat mazbatasına açıkça yazılması gerekir. Somut olayda; dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiye, iş yerinde çalışan imzasına tebliğ edilmiştir....
İstinafa konu kararın usulsüz tebligat şikayetine dair olduğu, davacı vekili beyanlarında dosya içerisinde yaptıkları tetkikte tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan araştırmada, davacı tarafın mernis adres araştırmasında tebligat yapılan adres ile davacının tebliğ tarihindeki mernis adresinin farklı olduğu, bu anlamda davacı tarafa yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğünün 2019/30729 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takipte gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin icra takibinden haricen 04/01/2020 tarihinde muttali olduğunu, usulsüz tebligat neticesinde kesinleştirilen takipte müvekkiline yönelik konulan tüm hacizlerin kaldırılması gerektiğini belirterek itirazlarının kabulüne karar verilmesini ve ödeme emrinin öğrenilme tarihinin 04/01/2020 tarihi olarak düzeltilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir....