Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

araştırılarak buraya tebligat yapılması, bunun da bulunmaması halinde, kendisine daha önce kanuni usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan yasanın 35. maddesine göre tebligat yapılması, daha önce kendisine tebligat yapılan adresin de olmaması halinde ise, adres araştırması ile yeni adres tespitine çalışılıp, bulunamaması halinde ilanen tebligat yapılması gerektiği, en son bilinen adresine çıkartılan tebligatın iadesi üzerine, daha önce aynı adrese kanuni usullere göre yapılmış bir tebligat bulunmamasına rağmen, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğin hukuki geçerliliğinin bulunmadığı, aynı yasanın 32/2 maddesi gereğince usulsüz tebliğ halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edilmesi gerektiği hususu dikkate alındığında; 06/02/2008 tarihinde Av. ...’a yapılan tebligatın usulsüz olduğu, sanığın 19/12/2019 tarihinde yaptığı temyiz başvurusunun öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;...

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı ...'e yapılan bölge adliye mahkemesi kararının tebligatı aynı adreste birlikte yaşayan eşi ... imzasına tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı ...'in eşi Gözde davacı olduğu için davalı ... ile hasım durumundadır. Tebligat Kanunu'nun 39. maddesine göre hasıma tebligat yapılamaz. Davalı ...'e davalı bankanın temyiz dilekçesinin tebliğine ilişkin mazbatada, muhatabın geçici olarak adreste bulunmama sebebi tevsik edilmediği, bu haliyle temyiz dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Son olarak bölge adliye mahkemesi kararının davalı ...'...

      Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlilik Soyadının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Gerekçeli karar davalı ........’e doğrudan mernis adresinde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Adres kayıt sisteminde bulunan adresin bilinen en son adres olarak kabul edilebilmesi için bilinen en son adrese tebligat yapılamamış olması veya bu adresin tebliğe elverişli olmaması halinde mümkündür. Bilinen en son adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan mernis adresinde tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılar....

        Somut olayda, borçlu örnek 7 takipte gecikmiş itiraz istemiyle icra mahkemesine başvurmuş ise de ödeme emrinin 09.04.2021 tarihinde, Tebligat Kanunun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği; ancak tebliğ tarihi itibariyle borçlunun İstanbul'da olduğunun bildirildiği, tevziat saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin araştırılarak tutanak altına alınmaması nedeni ile ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu görülmektedir. Gecikmiş itirazdan söz edilebilmesi için usulüne uygun tebligat gerektiğinden hukuki tavsif hakime ait olup başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12- 258 esas 1991/344 karar sayılı kararı). Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır....

        Somut olayda söz konusu tebligat mazbatasında tebliğ saati ve yeri yazılmamıştır. Tebligat bu yönüyle de usulsüzdür. Zira Müvekkil şahıs olup şahsa yapılan tebligatlarda tebliğ saati ve tebliğ yerinin yazılması zorunlu olduğunu, Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı olarak verdiği şikayetin reddi kararının kaldırılması ve ödeme tarihinin 20.06.2022 olarak kabul edilmesi talebi ile istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık usulsüz tebliğ şikayetinden ibarettir. 7201 sayılı tebligat kanunun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. Maddesinin 1. Fıkrası gereği tebligatların muhatapların bilinen en son adresine yapılacağı hükmüne amir olmakla birlikte tebligat kanunu 21/1 maddesine göre de bilinen adrese usulüne uygun tebligat çıkarılması gerektiği aşikardır. Ancak çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine 7201 sayılı tebligat kanunun 21/2 maddesinin uygulanması gereği de yine kanuni düzenleme çerçevesindedir....

        Davalı -alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bu haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine dair beyanlarının yasal bir dayanağı bulunmadığını, davacının mernis adresine tebligatların yapıldığını, adres değişikliğinin mernise işlenmediğini,ilk çıkan tebligatın iade gelmesi ile ilgili davacı vekilinin iddia ettiği hususların TK nun 21/2 maddesine göre çıkartılan tebligatların usulsüzlüğünü etkilemediğini,yine PTT sorgu sonucunda tebligatın sonucunun açıkça görülüdüğünü, bu evraka göre işlem yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 20/06/2019 gün, 2018/1000 Esas, 2019/551 Karar sayılı kararla "Davacının şikayetinin KABULÜ İLE, İ.A. 10. İcra Müdürlüğünün 2011/1983 Esas sayılı dosyasında davacının usulsüz tebliğden haberdar olduğunu belirttiği 26/10/2018 tarihinin Tebligat Kanunu 32. Maddesi uyarınca tebligat tarihi olarak KABULÜNE " karar verilmiştir....

        Oysa ki mahkemece, davacının dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat kanununa göre duruşma gününün tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece dosyanın işlemden kaldırılması için taraflara Tebligat Kanunu ve tüzüğü dikkate alınarak usulüne uygun tebliğin yapılması gerekir. Dolayısıyla usulüne uygun bir tebligat yapılmadan dosyanın işlemden kaldırılması ve dosyanın üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi mümkün değildir. Öyle olunca usulsüz tebligat nedeniyle davacının savunma hakkı kısıtlanmış olup bu husus usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile eklenen “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmü nazara alındığında, sanıkların aynı zamanda MERNİS adresi de olan ve kovuşturma aşamasındaki savunmasında bildirdikleri adreslere öncelikle Tebligat Kanunu’nun 10. ve 21/1. maddelerine uygun tebligat çıkartılarak tebliğ yapılamaması halinde aynı adrese “MERNİS” ibareli tebligat çıkartılması gerekirken doğrudan sanıkların MERNİS adreslerine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine...

            E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan sanık ...’na, 5271 sayılı CMK'nın 35/3. maddesine uygun olarak “okunup anlatılmak suretiyle” tebliğ edilmesi gerekirken sadece “okumak/almak” suretiyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve bu suretle gerekçeli kararın sanık ...’na, yöntemince tebliğ edilmediği, 2) Davaya katılma talebi bulunduğu halde karara bağlanmayan müşteki ...’ye yokluğunda verilen kararın duruşmada bildirdiği en son adres ile aynı olan MERNİS adresine öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliği, bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 3)Katılan ...’ın kendisini bir vekil ile temsil etmesi ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesine göre vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekmesine rağmen katılana yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 4)Sanık ...’nun hakkında kasten yaralama suçundan...

              Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia etmiş ise de, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin süresinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Davacı hakkında yürütülen takip sırasında kıymet takdir raporunun 05/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından kıymet taktir raporunun tebligatı hususunda herhangi bir usulsüz tebliğ iddiasının bulunmadığı, İİK 16. maddesi gereğince usulsüz tebligat şikayetinin en geç 05/02/2019 tarihinden itibaren 7 günlük yasal sürede mahkememizde ileri sürülmediği, davanın ise 09/09/2019 tarihinde açıldığı anlaşıldığından usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. " şeklindeki gerekçelerle davacının usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu