İcra Müdürlüğü'nün usulsüz tebligatı inceleme yetkisi olmadığından dolayı itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere 30.10.2020 tarihinde taleplerinin reddine karar verdiğini, söz konusu icra dosyasına taraflarınca 28.10.2020 tarihinde vekalet sunulmuş olup yine aynı tarihte vekalet harcı yatırıldığını, 18.11.2020 tarih ve saat diliminden sonra icra dosyası içeriğinden bilgi sahibi oluklarını, usulsüz tebligat ve usulsüz tebligata bağlı diğer itirazlarının icra müdürlüğünce itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere reddedildiğinin 18.11.2020 tarihinde öğrenildiğini, 7 günlük şikayet süresinin bu tarihten başlatılması gerektiğini, müvekkiline ödeme emrinin Tebligat Kanunun 21. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, Bakırköy 11....
bir tebligat olduğunu, davacının gelini olan Hacer'in haber verme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasının taraflarına yüklenebilecek bir kusur olmadığını, davacının tebliğ tarihinde hastanede olduğuna ilişkin sunulan bir evrak bulunmadığını belirterek öncelikle süresinde yapılmayan usulsüz tebligat ve haczedilmezlik şikayetinin süreden reddine, mahkeme farklı kanaatte olursa haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Örnek 10 ödeme emri borçluya 07/07/2010 tarihinde tebliğ edilmiş borçlu tebligatın ikamet etmediği adrese yapıldığını takipten 03/05/2012 tarihinde yani yurtdışında olduğu tarihte muttali olduğunu Türkiye 'ye giriş tarihi olan 20/05/2013 tarihinden sonra 3 günlük yasal süre içinde itiraz ettiğini ileri sürerek gecikmiş itirazda bulunmuştur. Mahkeme her ne kadar öğrenme tarihinden sonra sürenin geçtiğini belirtmiş ise de hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut olayda, itiraz dilekçesi içeriğinden borçlunun başvurusunun gecikmiş itiraz niteliğinde olduğu, ancak mahkemece bu konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir....
Somut olayda, davacı vekili usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilmemesi halinde İİK'nın 65. maddesi uyarınca gecikmiş itiraz isteminde bulunmuş ve Dairemizin kaldırma kararı ile, davacıya yapılan tebligatın usulüne uygun olması nedeniyle gecikmiş itiraza ilişkin talebinin değerlendirilmesi gerektiği bildirildiğinden, ilk derece mahkemesince davacının gecikmiş itirazının kabulüne karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2017/21402 Esas sayılı dosyasından 5 gün sonra tebligat yapıldığını ancak söz konusu tebligatın yapılamadığını, davacının tebliğ almaktan kaçındığını, mahkemece taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, davacının miras bırakanın ölümünden 5 yıl önce denkleştirmeye tabi bir alacak kazandırma almış ise tereke alacaklarına karşı sorumluluğunun kanun gereği olduğundan ve bu incelemenin de celbedilecek tüm kayıtlardan sonra alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle yapılması gerektiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz nedeniyle takibin iptali/durdurulması istemine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının gecikmiş itirazı süresinde olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf başvuru dilekçesinde, tebligat kendisine tebliğ edilmediğinden gecikmiş itirazda bulunduğunu, Tebligat Kanunu'na aykırılık nedeniyle itirazında haklı olduğunu, kararın esas ve usul yönünden yerinde olmadığını, noksan incelemeye dayalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 65. maddesi uyarınca gecikmiş itiraz ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 65. maddesinin uygulanabilmesi için, borçluya, usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla, gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve gecikmiş itirazda bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin elekronik tebligat adresine ödeme emri tebliğe çıkarılmasının zorunluluğu nedeni ile elektronik tebligat adresine yapılan tebligat usulüne uygundur. Davacı vekili itirazın son günü müvekkili şirket yetkilisinin yurt dışına çıktığını ileri sürerek gecikmiş itiraz da bulunmuş ise de usulüne uygun tebligat yapılan borçlunun itirazın son günü yurt dışına çıkması İİK 65. Maddesinde yer alan itiraz etmesine engel mazeret niteliğinde değildir....
Bu kapsamda yapılan incelemede; her ne kadar icra dosyasında borçlu vekili Av.Mehmet Ender Çelik'in baroda kayıtlı adresine posta ile tebligat yapılmış ise de, PTT Müdürlüğüne Dairemizce yazılan yazıya verilen 4787 sayılı yazıda Av. Mehmet Ender Çelik'in UETS'de kayıtlı e-tebligat adresinin bulunduğu, adresin 13.02.2019 tarihinde aktif edildiği ve tebligat alımına hazır hale getirildiği bildirilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan avukatlara, tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, şikayet süreye tabi değildir....
Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 Sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı). Usulsüz tebligat halinde ise, Tebligat Kanunu'nun 32. ve TebligatYönetmeliği'nin 53. maddeleri gereğince; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Ayrıca, borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarihten itibaren takibin şekline göre yasal sürede icra dairesine itiraz etmemiş olması tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/200- 2019/315 E.K. sayılı ilamı ile reddedildiğini, temyiz etmesi üzerine üst mahkemece kararın onandığını, kendisinin 40 yılı aşkındır bu adreste oturduğunu, söz konusu tebligatların kendisine ulaşmamasının mağduriyetine sebep olduğunu, bu nedenle haksız ve mesnetsiz şekilde yapılan icrai işlemlerin iptali ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DOSYADA TOPLANAN DELİLLER: Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü'nün 2018/33426 esas sayılı icra dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü'nün 2018/33426 esas sayılı dosyasından yapılan tüm tebligatların usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle usulsüz tebliğ şikayeti ve gecikmiş itiraz talebinde bulunulduğu ve mahkemece davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın istinaf ve Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı, davacının mahkeme dosyasındaki talepleri ile Kocaeli 1....