İcra Müdürlüğü'nün 2020/5380 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, tebligatın doğrudan muhtara bırakıldığını, adresin kapısına 2 nolu ihbarname yapıştırılmadığını, davacının geçici veya sürekli olarak adreste bulunup bulunmadığının tespit edilmediğini, takipten 27/01/2021 tarihinde haberdar olunduğunu, takipte yetkili icra müdürlüğünün Ankara Batı İcra müdürlükleri olduğunu, borca, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun tüm fer'ilerine açıkça itiraz ettiklerini bildirerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 27/01/2021 olarak düzeltilmesine, süresinde yetkiye, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerinin tespitine karar verilmesini istemiştir....
Davacı/borçlu icra hukuk mahkemesine başvurusunda usulsüz tebliğ şikayetinin yanında davacı/borçlu vekilinin icra müdürlüğüne sunmuş olduğu 30/11/2021 tarihli borca, yetkiye ve ferilerine ilişkin itiraz konusunda icra dairesinde verilen talebin reddine dair 06/12/2021 tarihli müdürlük işleminin kaldırılmasına, takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına ve yetki itirazında bulunduğu görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının yetki itirazının kabulüne, Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine dair karar verilmiştir....
İİK'nın 65. maddesinde "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için borçluya, tebliğin usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebliğin varlığıdır. Bu nedenle davacı usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmasa dahi -ki bu dosyada usulsüz tebliğ şikayeti de bulunmaktadır- öncelikle borçluya ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı ve tebliğ usulüne uygun kabul edildiği takdirde borçlunun gecikmiş itirazı incelenmelidir....
Maddesi gereğince tebligat yapıldığını, tebligat parçası incelendiğinde ismi dahi net olarak okunamayan Metin tahmin edilen bir kişiye sorulduğu ve haber bırakıldığının anlaşıldığını, bu komşunun tebligatı almaya ehil olup olmadığı, müvekkiline haber vermek yeteneğine sahip bulunup bulunmadığı hususunda mazbatada bir araştırma olmadığını, yine bu kişinin imzadan imtina ettiği hususunun da matbu şekilde yazıldığını, bu hususun önceden bilinmesinin mümkün olmadığını ve bu şekilde yapılan tebliğin beyanın doğruluğunu şüpheye düşürdüğünü, tebliğ yapılan adresin müvekkilinin aynı zamanda mernis adresi olduğunu, borçlunun doğrudan mernis adresine gönderilerek TK 21/2. Maddeye göre tebliğ yapılmasının yasal olmadığını beyanla, davanın kabulü ile usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin iptali ile tebliğ tarihinin 10/12/2019 tarihi olarak kabulüne, süresinde borca itiraz edilmesi sebebi ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....
Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258E.-1991/344 K)....
ve T2 aleyhine Tebligat Kanunu Hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiğini belirterek şikayetin kabulü ile usulsüz ödeme emrinin iptaline, müvekkilleri Hatice Günay Özdemir ile T2 yönünden usulsüz olarak yapılan tebligatın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, şikayetçinin usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, ... 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 29.12.2016 tarihli ve 2016/399 E.- 2016/1008 K. sayılı kararı ile usulsüz tebligat şikayetinin esastan, borca itirazının da süreden reddine hükmedildiği, şikayetçi tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulduğu, ancak gerekçeli kararın tebliğ edilmesine rağmen başvuru sebepleri ve gerekçesini içeren istinaf dilekçesinin hiç verilmediği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 30.3.2017 tarihli ve 2017/579 E.- 2017/497 K. sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapılarak, istinaf başvurusunun HMK'nin 352. maddesi uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
İcra Dairesinin 2020/840 esas sayılı dosyasına konu takibin ve tebligatın usulsüzlük nedeniyle iptalini istediğini, takibin ve tebligatın usulüne uygun olduğunu, öncelikle davacının süresinde dava açmadığını, öte yandan davacı vekilinin takibin derdestliğine ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, alacak kalemlerinin birbirinden faklı olduğunu, daha önce durdurulan her iki takip ile ilgili itirazın iptali davası açtıklarını ve yargılama sürecinin devam ettiğini, davacı tarafın Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine aykırı şekilde usulsüz tebligat yapıldığına ilişkin beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını, ilk tebligat iade döndükten sonra talepleri üzerine icra müdürlüğünce Ticaret Sicil Gazetesinden davacının adresinin sorulduğunu ve gelen yazı cevabına göre tebligat yapıldığını, icra dosyasından yapılan tebligatın da usulüne uygun olduğunu beyan ederek, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra MahkemesiTARİHİ : 07/02/2006NUMARASI : 2006/81/57 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından, borçlu şirket hakkında (iki adet çeke dayalı olarak) kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü şikayeti yanında yetki itirazında bulunmuş ve ayrıca İİK.nun 170/a ve 58.maddelerine dayanarak ödeme emri ile takibin iptalini istemiştir. Mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilmiş, ancak, sair itiraz ve şikayetleri konusunda bir hüküm kurulmamıştır....
doğrudan kaşe basmak suretiyle tebligatı usulsüz olarak muhtara tebliğ etmesi nedeniyle borca itiraz hakkının elinden alındığını, şikayetinin süresiz şikayete tabi olduğunu, bu nedenle borca itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....