İcra Müdürlüğü'nün 2017/16899 Esas sayılı dosyasında borçlu olan Hasan Durmuş'un yasal mirasçısı olduğunu, borcun sebebi olarak bonoların gösterildiğini, dosya alacağının tahsili için 17/09/2015 tarihinde taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, takipsizlikle düşen dosyanın 19/10/2017 tarihinde yenilendiğini, aynı gayrimenkule 26/10/2017 tarihinde yeniden haciz konulduğunu, ilk hacizden itibaren 1 yıllık süre içerisinde satış istenmediğinden, ilk konulan haczin kaldırılması gerektiğini, hacizler kalktığından, yenileme emri düzenlenerek müvekkillerine tebliğ edilmesi gerektiğini, dosyada haczedilen taşınmaz ve araçlar ile ilgili hacizlerin usul ve yasaya aykırı olarak sürekli yenilendiğini ve bu nedenle hacizlerin kaldırılması gerektiğini, ayrıca takip borçlusu Hasan Durmuş'a ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebligat zarfındaki imzanın Hasan Durmuş'a ait olmadığını, borçlu Hasan Durmuş'un takipten haberdar olmadığı gibi takip tarihi itibarı ile vasi tayini için alınmış hastane...
tarihinden itibaren de, yedi gün içinde dava açılmadığından süre yönünden reddine karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, borçluya yapılan ödeme emrine ilişkin tebliğ işleminin usulsüz olduğu, 11/03/2019 tarihli haciz tutanağında, borçlu ... ile ilgili kimlik tespitinin yapılmadığı, matbu icra tutanağının ilgili kısmı işaretlendiği ve tutanakta borçlunun imzadan imtina ettiğinin yazılı olduğu, bu şekli ile haciz tutanağının takibin öğrenildiğini göstermeyeceği gerekçesi ile; usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, tebliğ tarihinin 25/03/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, takibin şekline göre davacıların borca itiraz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, takibin kesinleştiği gerekçesi ile konulan hacizlerin de kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
Usulsüz Tebligat Şikayeti Yönünden; Tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından dava dışı borçlu Işıl Ürek aleyhine başlatılan takiple ilgili olarak davacı 3.kişi şirkete İİK 89.madde kapsamında haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafın haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğini, 07/10/2021 tarihinde haberdar olduklarını söyleyerek şikayette bulunduğu, ayrıca İİK 85.madde kapsamında taşkın haciz şikayetinde bulunduğu görülmüştür....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun icra mahkemesine yaptığı 06.03.2020 tarihli başvurusunda, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ve takibi 03.03.2020 tarihinde öğrendiğini ileri sürerek borca itiraz ettiği ve takibin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını istediği, İlk Derece Mahkemesince, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin reddine, borca itirazın süre aşımından reddine ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin istemin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Somut olayda; örnek 10 ödeme emrinin itiraz eden borçlu ...'e 20.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya itirazının ise yasal 5 günlük süreden sonra 29.08.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin değerlendirilerek, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinin tesbiti halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve düzeltilen tebliğ tarihine göre imzaya itirazı süresinde ise itirazın esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat şikayeti değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğünün 2011/7435 sayılı takip dosyasının incelenmesinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 6.987,40 TL asıl alacak, 655,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.642,40 TL alacak için ilâmsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 29.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 22.03.2012 tarihli dilekçe ile tebligatın usulsüz olduğu ve dilekçe tarihinde öğrendiklerinden bahisle borca itiraz edildiği, icra mahkemesinde davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına dair şikayet davasının açılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı borçlunun bu itiraz dilekçesi süresinden sonra olmakla birlikte icra müdürlüğünce 22.03.2012 tarihinde borçluya yapılan tebligat usulsüz olduğundan tebligatın iptâline ve itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir....
süresi içinde borca itiraz edilmeyerek, T1 yönünden kesinleştiğini, T1, İstanbul 2....
İcra Hukuk Mahkemesi 'nin 16/03/2022 gün, 2022/216 Esas- 2022/351 Karar ilamı ile, "1- Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile, İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2022/1081 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin davacıya tebliğ tarihinin 07/03/2022 olarak DÜZELTİLMESİNE, 2- Ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmiş olması karşısında, karardan sonra hacizlerin icra müdürlüğünce kaldırılabileceği mümkün görülmekle davacı vekilinin hacizlerin kaldırılması talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-alacaklı vekili 25/03/2022 günlü (ilk derece mahkemesi kararından ve gerekçeli karar tebliğinden sonra) dilekçesinde; ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesini aynen tekrarla, takibin durdurulması talebi ve icra memur muamelesi şikayetinin reddine karar verilmesini istemiş, 25/03/2022 tarihinde istinaf harç ve masraflarını yatırmıştır....
Somut olayda, davacı vekilinin usulsüz tebligata ilişkin şikayet dilekçesinin incelenmesinde, ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet sebeplerine yer verildiği, 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmadığı, icra dosyasının yapılan incelemesinde, şikayetçiye 13.11.2019 tarihinde 103 davetiyesinin T.K.'...
Davacı vekili, bonoya dayalı kambiyo takibinde müvekkili şirketin takip borçlusu şirket olmadığını, unvan benzerliği nedeniyle müvekkili şirkette yapılan haczin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek şikayet yoluyla hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Bu iddiaları ileri sürerken senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürdüğü gibi -kambiyo senetlerine mahsus takipte imzaya itirazın dışındaki tüm itirazlar borca itiraza ilişkin olduğundan- borca itirazda da bulunmuş, bu hususta ayrıca dava açtığını dava dilekçesinde de bildirmemiştir. Haliyle ilk derece mahkemesi davayı imzaya ve borca itiraz olarak görmek suretiyle sonuca gitmiştir....