Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş.’nin temsilcileri aracılığıyla usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte hacizlerin kaldırılması amacıyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır. Tüzel kişiler ancak yetkili organları aracılığı ile (yasal temsilci/kanuni mümessil) şikayet ve itiraz başvurusunda bulunabileceklerdir. Yasal temsilcinin süresinde başvurmasına ve vekil tayin etmesine engel mücbir sebep bulunmadıkça, bir başkasının şirketi temsilen icra mahkemesine başvurması mümkün değildir. Somut olayda; (......

    Fıkra gereği, hacizlerin kaldırılması için, durma kararının kesinleşerek ''iptal'e dönüşmesi gerekmektedir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2009 Esas no, 2009/11774 Karar no, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2009/839 Esas no, 2009/8652 Karar no, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2012/1747 Esas no, 2012/22466 Karar no) Bu haliyle hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair müdürlük işlemi sonuç itibariyle yerinde olup şikayetin reddine dair karar verilmiştir....

    Fethiye İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, usulsüz tebligat iddiası yönünden şikayetin kabulü ile, Fethiye İcra Müdürlüğü'nün 2018/27970 Esas sayılı takip dosyasında şikayetçi borçlu muris T1 yapılan 26/11/2020 tarihli tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespitine, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 23/12/2020 tarihi olduğunun kabul ve tespitine, haczedilmezlik iddiası yönünden şikayetin reddine karar verilmiştir....

    Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Şantaj HÜKÜM : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Sanığın yokluğunda verilen kararın, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği, ancak anılan madde ve Tebligat Tüzüğünün 28. Maddesine aykırı olarak sanığın adresinde bulunmadığını bildiren komşusunun imzasının alınmaması, imzadan imtina etmiş ise, bu hususun şerhte belirtilmemesinden dolayı tebligat usulsüz olduğundan, temyiz süresinin geçmesi sebebiyle Yerel Mahkemenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararına karşı yapılan itiraz yerinde görüldüğünden, RET KARARININ KALDIRILMASI suretiyle işin esasına geçildi. Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....

      İcra mahkemesine yapılan başvurunun usulsüz tebligat şikayeti niteliğinde olduğu ve bu talebin süreden reddi kararı hakkında, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre istinaf yoluna başvurulamayacağından istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 12....

      Bu nedenle borçlu T1 izinli olması sebebi ile mernis adresine ödeme emri tebliğini" istemiş ve bunun üzerine icra müdürlüğü müvekkiline içeriğinde ödeme emri olan "54" barkod numaralı tebligat gönderildiğini ve bu tebligat müvekkilinin çarşıda olduğunu, bu sebeple aynı adreste bulunan "annesi Emine Gürbüz"e 07/11/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, Emine Gürbüz'ün müvekkilinin annesi olmadığını, ve aynı adreste oturmadığını, Emine Gürbüz'ün müvekkilinin babası ile dava sonradan evlenen kişi olduğunu, Emine Gürbüz'ün aynı binanın 9 numaralı dairesinde ikamet ettiğini, müvekkilinin 17 numaralı dairede ikamet ettiğini, müvekkilinin kısıtlı olduğunu, vasisi varken kendisine tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu beyan ederek, ödeme emrinin iptaline, hacizlerin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı -borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle;müvekkil şirkete ödeme emrinin usulsüz olraak tebliğ edildiğini, usulsüz tebligatın iptali için yerel mahkemede dava açıldığını, ancak mahkeme tarafından borca itirazda bulunulmuşcasına takibin türü gereği İİK 62 maddesi uyarınca her türlü itirazın icra dairesine yapılacağı gerekçesi ile davanın reddedildiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla, mahkemece verilen kararın kaldırılarak usulsüz tebligattan ötürü müvekkil şirkete gönderilen ödeme emrinin iptali ile davanın kabulüne, mevcut ve yapılacak olan hacizlerin fekkine karar verilmesini istemiştir....

      Ancak usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2013/99- 166 sayılı dava dosyasının sonucu beklenip, kararın kesinleşme durumu nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/12004 E. ve 2014/14533 K. K. 15.05.2014 ) Somut olayda Bakırköy 14. İcra Müdürlüğünün 2019/5405 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, Bakırköy 3....

      Nitekim bu husus Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 2015/21984 Esas 2015/32464 Karar sayılı kararında "Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. " denilmek suretiyle ifade edilmiştir. Sonuç olarak; usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takibin iptaline dair talebin reddine'' karar verildiği görülmüştür....

      UYAP Entegrasyonu