İİK 18.maddesi gereğince şikayet yargılamalarında basit yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulünde iddia ve savunmaları genişletme yasağı dava ve cevap dilekçesi verilmesinden itibaren başlar. Davacı dava dilekçesinde ödeme emri itiraz başlığı altında ilamsız takibe ilişkin borcu olmadığına yönelik dilekçe vermiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 16/05/2022 tarihinde sunmuş olduğu dilekçe iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı çerçevesinde kabul edilmemiştir. İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnası olan ıslahın davanın türü olan icra memuru işlemini şikayette uygulanamayacağı ve karşı tarafın açık muvafakati de bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı asıl dava dilekçesinde borcu olmadığından ödeme emrine itiraz etmiş olup, kendisine yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşılmıştır. İlamsız takiplerde borca itirazın icra dairesine yapılması gerekir. İcra Mahkemesine yapılan ödeme emrine itiraz hüküm doğurmaz....
itirazımın reddine dair kararının şikayet nedeniyle kaldırılmasına, icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasına, Mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/09/2021 NUMARASI : 2021/856 ESAS - 2021/1108 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü....
Yerel mahkemece; mahkemelerine ait 2017/208 esas sayılı dosya ile usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği, böylece davalının temerrüdünün sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, davalı vekilince ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur....
TL tutarında alacak kaleminin talep edildiğini, söz konusu komisyonun kanunen talep edilmesinin mümkün olmadığını, takip öncesi işlemiş faizin fahiş olduğundan iptalinin gerektiğini, takip konusu borcun aslını kabul etmekle birlikte ödeme emrindeki hesaba alınan faiz oranlarına itiraz ettiklerini belirterek takibin tedbiren durdurulmasına, usulsüz tebliğ nedeni ile vekaletname olmadan avukata yapılan tebligatın iptaline, takibin yetki yönünden iptaline, %0,3 komisyon adlı alacak kalemine ve usulsüz reeskont faiz oranına işlemiş faize ve işleyecek faiz oranına yaptıkları itirazın kabulü ile icra takibinin kaldırılmasına ve ödeme emrinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu durumda başvuru gecikmiş itiraz olmayıp, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna yönelik şikayet niteliğindedir. Öte yandan İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.) Mahkemece, borçlunun öğrenme tarihine göre 7 günlük yasal sürede şikayette bulunduğu gözetilerek, usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin esasının incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacıya 25/06/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ise imzaya ve borca yönelik itiraz davasını İİK.nın 168.maddesinde belirtilen hak düşürücü süreden sonra 26/10/2020 tarihinde açtığı, davacının usulsüz tebligata ilişkin bir şikayetinin de bulunmadığı anlaşılmakla hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine" karar verildiği görülmüştür....
Bu takdir hakkının özellikle savunma hakkının gerektiği gibi kullanılabilmesi bakımından, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetlerde duruşma açılması yönünde kullanılmasının uygun olacağı ve HGK'nun yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğu ayrıca davacının borca itiraz talebi de bulunduğu nazara alındığında mahkemece tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin ve borca itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesi yerine, bu hususun gözden kaçırılması suretiyle evrak üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş; mahkeme kararının bu gerekçe ile HMK'nun 353/1- a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tesbiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre itiraz sürede ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 03/01/2022 gün, 2021/861 Esas- 2022/4 Karar ilamı ile, "....Şikayetçi borçlu her nekadar tebligatın usulsüz olduğunu beyan etmiş ise de; dava dilekçesinde icra dosyasını öğrenme tarihini 19/08/2021 tarihi olarak beyan ettiği, bununla birlikte davacının vekilinin icra dosyasına 25/08/2021 tarihinde vekaletname sunduğu ve aynı tarihte icra dosyasına borca itiraz dilekçesi sunduğu İcra Müdürlüğüne yapılan itirazda vermiş olduğu dilekçesinde de öğrenme tarihini 19/08/2021 olarak belirttiği, bu durumda icra dosyasından ve hakkında başlatılan takipten 19/08/2021 tarihinde haberdar olduğu ve yine dava dilekçesin de öğrenme tarihinin 19/08/2021 tarihi olarak kabulünü talep ettiği halde mahkememizde usulsüz tebliğ şikayet dilekçesinin 23/10/2021 tarihinde verildiği anlaşılmakla usulsüz tebliğ işlemini öğrenen şikayetçi borçlu öğrenme tarihinden itibaren İİK 16/1 maddesinde yazılı yedi gün içinde şikayet yoluyla ileri sürmediğinden" gerekçesiyle, "1- Davacının şikayetinin...