Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün . 2019/13278 Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibinde, ödeme emrinin davacının COVİD-19 sebebi ile kız kardeşinde kaldığı 16/03/2020 tarihinde usulsüz olarak Tebligat Kanunu 21. maddesine göre tebliği edildiği, tebligat şerhinde "komşusunun işe gittiği" beyanının yer almakta ise de davacının o tarihlerde home ofis olarak kız kardeşinin evinden çalıştığını, davacının icra takibinden ve gayrimenkulü üzerindeki hacizden 17/07/2020 tarihinde tapu dairesinde işlem yapmak üzere başvurduğunda haberdar olduğunu, takibin davacı ile davalı taraf arasındaki vekalet ilişkisinden kaynaklandığını, ancak davacının borcu bulunmadığını, takibin asıl alacak ve ferileri de dahil olmak üzere tamamına itiraz edildiğini belirterek, gecikmiş itiraz istemlerinin kabulü ile itirazın süresinde yapılarak takibin durdurulduğuna, usulsüz ödeme emri tebligatının iptaline karar verilmesini istemiştir....

Stus isimli kişinin müvekkil şirket çalışanı ya da yetkilisi olmadığından kendisine daimi çalışan olarak yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, sigorta kayıtları incelendiğinde şirket çalışanı olmadığının anlaşılacağını, 06.04.2020 tarihli alacağa konu faturanın takipten önce müvekkiline hiç tebliğ edilmediğini, bu faturanın alacak konusu yapılmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia edene böyle bir borcu bulunmadığını, bu nedenle müvekkil şirket aleyhine yapılan takibe, alacağa ve tüm fer-ilerine itiraz ettiklerini, ödeme emrine gecikmiş itirazlarının kabulü ve takibin iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin tebliğ edildiği Armutalan Mah. Hamdi Yüzak Cad....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından önce gecikmiş itirazda bulunulduğu, 02.11.2020 tarihli dilekçe ile ise ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği davacı tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından önce gecikmiş itirazda bulunulmuş ise de; öğrenme tarihi olarak bildirilen tarihe göre süresi içerisinde verdiği dilekçe ile usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmuştur. Ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde, muhatabın tevziat saatlerinde adresinde bulunamadığından mahalle muhtarına tebligatın bırakıldığı ve komşusu Uğur Altuntaş'a haber verildiği görülmüştür....

Gecikmiş itiraz yönünden yapılan değerlendirmede; davacı şirkete ödeme emrinin 04/04/2021 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, davacı borçlu şirket yetkilisinin de ceza infaz kurumu müdürlüğü müzekkere cevabına göre 13/10/2021 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne sevk edildiği ve tahliye olduğu, davacı şirket yetkilisinin denetimli serbestlik müdürlüğüne sevk edildiği 13/10/2021 tarihinden itibaren borçlu şirketin elektronik postasına bakma imkanının doğduğu ve bu tarihten itibaren en geç üç gün içinde gecikmiş itirazda bulunması gerekirken 3 günlük yasal gecikmiş itiraz süresi geçtikten sonra 16/12/2021 tarihinde itirazda bulunduğu anlaşılmakla davacı şirketin gecikmiş itirazının süre yönünden reddine dair İlk Derece Mahkeme'si kararı isabetli olup davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....

İlk derece mahkemesi kararında özetle: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; borçlunun bilinen adresi ile aks adresinin aynı adres olduğu, T.K. 10/1 maddesi gereğince gönderilen ödeme emrinin iade edilmesi nedeniyle T.K. 10/2 ve 21/2 maddeleri gereğince yeniden gönderilen ödeme emrinin 02/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, T.K.'nun 21/2 maddesine göre yapılan işlemlerde ihbarnamenin kapıya yapıştırılması ve tebliğ evrakının muhtara tesliminin yeterli olduğu, somut olayda da bu şartların yerine geldiği anlaşıldığından İİK'nun 65. Maddesi gereği gecikmiş itirazın ön koşulu olan usulüne uygun geçerli bir tebligatın mevcut olduğu, ancak gecikmiş itiraz yönünden yapılan incelemede, İİK'nun 65....

Aile Mahkemesi'nin 2016/214 Esas sayılı katılma alacağına ilişkin davada davalının borçlunun yurt dışında olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmasına rağmen ödeme emrinin Sivas/Şarkışla adresine gönderildiğini ileri sürerek gecikmiş itirazlarının kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 11/10/2021 tarihi ve takipte Şarkışla İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun tespiti ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece;  Davanın kısmen kabulü ile, usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü 2020/262703 E.sayılı takip dosyasında davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin 11/10/2021 olarak düzeltilmesine, ilamsız takipte diğer itirazların takibin şekline göre icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden sair yöndeki istemin reddine, yönelik karar verildiği görülmüştür....

olduğunu ve bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu, tebligat usule uygun yapılmadığından gecikmiş itiraz sebebi var sayıldığını, yapılacak tebligatta muhatabın resmi mercilere bildirdiği adresinden mesul olduğunu, itirazların süresinde icra dairesine sunulduğunu belirterek gecikmiş itirazın kabulü ile icra itirazlarının reddine dair 21/10/2021 tarihli icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...uyuşmazlığın genel haciz yolu ile takipte her ne kadar gecikmiş itiraz olarak belirtilmişse de hukuki tavsifin hakime ait olduğu prensibi ile dava anlatımından ödeme emrinin tebliğinin usulüne uygun yapılmadığı iddiasını içeren usulsüz tebliğ şikayeti olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının yerleşim yeri olarak belirttiği adresine tebligat yapılmadığı iddiasında bulunulmuş ise de, davacıya ödeme emrinin yerleşim yeri olarak belirttiği adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince, kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Somut olaya bakıldığında, muhatabın annesine tebligatın yapıldığı anlaşılmakla bu şikayetin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin reddine" karar verildiği görülmüştür....

Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, davanın konusunun usulsüz tebligat olmadığı ve icra takibine gecikmiş itiraz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi açıkça gecikmiş itirazlarının kabulünün istenildiğini, mahkemece açıkça HMK'nın 25. maddesine aykırı hareket edildiğini, ayrıca mahkemece HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine de aykırı hareket edildiğini ,davacının talebinin dışına çıkılarak karar verildiğini, davacıya yapılan tebligatların hukuka uygun olduğunu ve mevcut tebligat mazbatalarının incelenmesinde açıkça görüleceğini, tebligatın 16/03/2022 tarihinde muhatap hanede olmadığından dolayı aynı hanede ikamet eden ve davacının eşi olan Kadriye Gebeç'e yapıldığını, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesi gereği yapılan tebligatın usul ve kanuna uygun olduğunu ve davcının gecikmiş itiraz talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, tebliğ yapılan eşin muhatap eşe bu konuda bilgi vermesi hayatın olağan akışı içerisinde kabul görecek...

Hukuk Dairesinin 22/09/2022 tarih, 2022/7290 esas ve 2022/9215 karar sayılı ilamı, 01/06/2016 tarih, 2016/2498 esas ve 2016/15531 karar sayılı ilamlı). Bu durumda tebliğ memurunun, muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeksizin yaptığı tebliğ işlemi TK'nın 21/1. maddesine ve Yönetmelik hükümlerine uygun olmayıp usulsüzdür. Davacı/borçlu her ne kadar dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanarak başvuru yapmış ise de, ilk derece mahkemesi kararında da isabetli olarak açıklandığı üzere, gecikmiş itirazdan bahsedilebilmesi için öncelikle usulüne uygun bir tebligatın varlığı gerekmekte olup, başvurunun usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirilerek tebliğ işlemi usulsüz olduğundan şikayetin kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

UYAP Entegrasyonu