Sanığın yokluğunda verilen 01/07/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği adresine gönderildiği ve tebligatın sanığın taşındığından bahisle merciine iade edilmesi üzerine aynı adrese MERNİS adresi olduğu belirtilerek tekrar tebliğe çıkarıldığı ancak sanığın taşındığından bahisle bu tebligat evrakının da iade edildiği, akabinde kararın MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliği yerine önceki tebligatların iade edildiği adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiği ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanık hakkında verilen 09/03/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 01/07/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231....
Yanlış tebligat işlemi işlem süreyi kaçırmış olan borçluya hakkındaki takibi durdurma yetkisi vermeyecektir. Borçlunun usulsüz tebligat dolayısıyla İcra Mahkemesinde açtığı bir davaya ilişkin herhangi bir beyanı ve dosyaya yansıyan bir belge de yoktur. Bu nedenlerle davalı tarafından icra müdürlüğüne yapılan itiraz süresinde değildir. Borçlu şirket tarafından yapılmış geçerli bir itiraz olmamasına rağmen davacı alacaklı tarafından İİK'nun 68. maddesi gereğince itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. Davalının itirazı geçerli olmadığına göre davacı alacaklı icra dairesinden takip muamelelerine devam edilmesini İİK'nun 66. maddesi gereği isteyebileceğinden itirazın kaldırılması davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. İcra dairesince usulsüz şekilde takibin durdurulmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Hukuki yarar 6100 sayılı HMK'nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115....
Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin eksik incelemeyle verdiğini, müvekkilinin takipten 22/11/2021 tarihinde haberdar olduğunu, aynı gün icra dosyasına yetkiye ve borca itiraz dilekçesi sunduklarını, ancak icra müdürlüğünce vekil kayıtlarının dahi yapılmadığını, tebliğ tarihinde tebligatı almaya yetkili personel bulunmasına rağmen Tebligat Kanunu’na aykırı olarak muhtara bırakılarak, ancak buna dair ihbarname (2 nolu haber kağıdı) muhatabın kapısına yapıştırılmadan usulsüz tebliğ işlemiyle takip kesinleştirilerek kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususta müvekkili şirketin hak kaybına uğratıldığını, hükmi şahıslara yapılacak tebligat usullerinin TK'nın 12 ve 13. maddelerinde belirlendiğini, müvekkili şirketin öğrenme tarihinin aksinin davalı tarafça ispatlanamadığını beyanla Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu yönündeki gerekçe ile usulsüz tebligat şikayeti yönünden davanın reddine, Zaman aşımı itirazı yönünden yapılan değerlendirmede; Takip dosyası üzerinde yapılan incelemede, 10 yıllık zaman aşımı süresinin henüz dolmadığı yönündeki gerekçe ile zaman aşımı itirazı yönünden davanın reddine, Davacı borçlu hakkında örnek 7 ilamsız icra takibi başlatıldığı, bu tür takiplere karşı itirazların icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, somut olayda da davacı şirket tarafından icra dosyasına usulsüz tebligat ve borca itiraz konulu itirazlarda bulunulduğu, takibin kesinleştiği, usulsüz tebligat yönünden inceleme yetkileri bulunmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği, mahkemece de usulsüz tebligat şikayeti yönünden davanın reddine karar verildiği yönündeki gerekçeler ile davacının borca itiraz talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür....
Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile diğer itiraz isteminin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
kim olduğunun (isimden ve imzadan imtina etmiş olsa dahi daire numarası vs gibi ayırt edici hiçbir özelliğin) belirtilmediği, bu yönüyle yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşıldığından; kesinleşmeyen karara ilişkin verilen sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz olduğu; sanığın 21.04.2015 tarihli temyiz isteminin 15/05/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar "Durma" kararı niteliğinde olup itiraz yasa yoluna tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle de ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile İcra takibinde ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti ile ıttıla tarihinden itibaren tebliğin kabulüne, bu suretle itirazımızın süresinde olduğunun kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına, icra dairesinin yetkisizliğine ve icra dosyasından usulsüz tebliğ ile yapılan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, Tebligat Memeuru Tarafından Tebliğ evrakının Teblikat Kanunu ve İlgili Yönetmeliğine uygun surette yapılmadığını, Tebligat Mememurunun Tebliğ Evrakını Müvekkili 6. Katta 14 Nolu Dairede ikamet etmesine ragmen, 1....
No:1/1 Lüleburgaz/Kırklareli" adresine normal tebligat çıkarıldığı ve muhatabın adresten taşındığı ve yeni adresinin belirlenemediği şerhi ile iade edilmesi üzerine bu kez alacaklı vekilinin talebi ile aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35/4.maddesine göre gönderilen ödeme emrinin 13/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesinin açık düzenlemesi ve gerekçesi karşısında, borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı bulunan adresinin, bilinen en son adresi olduğu, şikayetçi borçlu şirket tarafından da bu adresin Ticaret sicilinde kayıtlı olan adres olmadığı yönünde bir iddianın olmadığı, şirketin adresinin tebliğ evrakına doğru şekilde yazılmış olduğu ve tebligatın muhatabın kapısına yapıştırılmak suretiyle yapıldığı, bu haliyle Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca, 13/07/2020 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun olmakla, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır....
O halde, davacı yönünden ödeme emri tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, şikayetin reddine'' karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkiline çıkartılan ilk tebligat hükümsüz olduğundan TK 21/2.maddeye göre mernis adresine çıkan 2. tebligatın da dolaylı yoldan usulsüz tebligat hükmünde olduğunu söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....
Her ne kadar borçlu asil tarafından kıymet takdirine itiraz edilse de vekil ile takip edilen işlerde yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince vekile tebligat yapılması zorunlu olduğundan ve kıymet takdiri raporu vekile tebliğ edilmediğinden usulsüz olup, asile yapılan tebligat sonucu itiraz ve şikayetler yönünden yasal süreler işlemeye başlamaz..." belirtildiği üzere vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Giresun İcra Müdürlüğü 2018/6710 Esas sayılı dosyasında kıymet takdir raporu da borçlu T1 vekiline tebliğ edildiği, süresi içerinde borçlu T1 tarafından kıymet takdirine itiraz edildiği, dosyada borçlu T1 vekilinin görevinin devam etmediğine dair bilgi ve belge olmadığı, nitekim 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. ve Tebligat Kanunu'nun Uygunlanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur....