Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davalı şirket vekili tarafından davacı aleyhine ilamsız icra takibine gidildiği, davacı vekiline ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, müvekkilinin elektronik tebligat adresinin bulunduğu, ödeme emri tebliğ tarihinin 03/05/2021 olarak düzeltilmesi ve mevcut hacizlerin kaldırılması istemiyle şikayette bulunduğu, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde, muhatabın adreste bulunmadığı, çalışan Nuray Yıldırım'ın beyanına göre dışarıda olduğundan bahisle evrakın mahalle muhtarlığına tebliğ edildiği, komşusuna haber verildiğinin yazılı olduğu, her ne kadar ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle davacının şahıs olarak e-tebligat adresi bulunmamakta ise de; 2 adet şirket yetkilisi olarak e-tebligat adresinin bulunduğu, ancak davacıya TK 21/1 maddesi kapsamında çıkartılan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, muhatabın adreste olmama nedeni tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceğinin tebligat parçasında...

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin REDDİNE, usulsüz tebliğ şikayeti reddedildiğinden takibe konu borca faize ve ferilerine ve yetkiye itiraz davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; usulsüz tebliğ ve borca itiraza ilişkindir....

İcra Müdürlüğünün 2020/4424 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, müvekkillerinin Antalya ilinde ikamet ettiğini, ödeme emrinin müvekkillerinin hiç bulunmadıkları Konya ilinde tebliğ edildiğini, 10/08/2020 tarihli tebligatta Esra Bingöl'ün kardeşi olduğu beyanı üzerine aynı konuttaki kardeşine tebliğ şerhi düşüldüğünü, tebligat mazbatasında Esra Bingöl adlı kişiyi tanımadıklarını, müvekkillerinin kardeş olmadıklarını, usulsüz tebligat ile icra takibinin kesinleştiğini, müvekkillerine ait menkul gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu, davacının kötü niyetli olarak icra takibi sahte bir adreste kesinleştirip müvekkillerini zor duruma düşürdüğünü beyanla davanın kabulü ile müvekkillerinin ödeme emrini öğrenme tarihinin 05/11/2020 olarak düzeltilmesi ile icra müdürlüğünce müvekkillerin taşınır taşınmaz malları üzerine konulan hacizlerin kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

İcra Müdürlüğünce dava açıldıktan sonra ihtiyati hacizlerin hükümsüz kaldığı gerekçesiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş ve hacizler kaldırılmıştır. Mahkemece, hacizleri kaldırılması şikayetinin konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile bu şikayeti inceleme görevinin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle red kararı vermesi isabetsiz olmuştur. Davanın konusuz kalması halinde dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilir. Dava tarihi itibariyle ihtiyati hacizler geçerliliği koruduğundan henüz hükümsüz kalmadığından davacının ihtiyati haczin kaldırılması talebi yerinde değildir. Davacı haklı olmadığından aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiştir....

İlk derece mahkemesi kararında; ödeme emri tebligatının davacının ticaret sicilindeki kayıtlı adresine gönderilmediği, davacıya elektronik tebligat yapılmasının zorunlu olduğu bu nedenlerle ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davacının diğer taleplerinin ise doğrudan icra müdürlüğüne yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin tedbiren durdurulmasına, ödeme emri tebliğ tarihinin 19/10/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, davacının diğer itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair kararın doğru olduğunu ancak hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, kararın bu yönden kaldırılmasına ve hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir....

İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/191 esas ve 2018/726 karar sayılı ilamı ve atıf yapılan kanun maddesinden haczin kaldırılması gerektiği hususu çıkartılamayacağı değerlendirilmekle, borçlu vekilinin dosyamız kapsamında yapılan bütün taşınır ve taşınmaz hacizler ile banka hesaplarına konulan hacizlerin kaldırılması talebinin reddine" şeklinde karar verdiğini, kararın hatalı olduğunu, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 134. maddesi düzenlemesinin yorumunun hatalı olduğunu, ticari ve iktisadi bütünlük kararının 16/12/2018 tarihine kadar devam ettiğine dair TMSF yazısını sunduklarını, 5411 Sayılı Kanunun 134. maddesi uyarınca iktisadi bütünlük kararı oluşturulmasına karar verilen şirketlerin tüm hak ve alacakları üzerine haciz, koruma altına alma ve satış işlemleri yapılamayacağını, belirterek icra müdürlüğü işleminin iptali ile hacizlerin fekkini talep talep etmiştir....

13. maddeleri ile Yönetmeliğin 21. maddesi hükümlerine uygun olarak usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği gerekçesiyle tebligat usulsüzlüğü şikayeti yerinde olmadığından reddine ve yine hacizlerin kaldırılması talebinin tebliğden itibaren yedi gün içinde işbu dava açılmadığından hacizlerin kaldırılması talebinin de reddine karar verilmiştir....

tarafın dava dilekçesinde, 103 davet yazısının borçlu asile değil vekiline tebliğ edilmesi gerektiği iddiasında bulunduğunu, borçluya tebliğ edilen tebligatın usulsüz tebliğ edildiğine, tebliğ işleminin şekline ilişkin usulsüz tebligat iddiasında bulunulmadığını, yine 103 davetiyesinin iddia edilen nedenlerle usulüne uygun olup olmadığı hususunda bir tespit yapılması yönünde de talepte bulunulmamış olup mahkemece davacının talebi ile bağlı olduğu gözetilmeksizin davacı tarafından dahi iddia edilmemiş hususlarda değerlendirme yapılmak suretiyle usul ve yasaya aykırı olarak hüküm kurduğunu, ayrıca haczin ve davetiyenin niteliği gereği davacı borçluya tebligat yapılmasında usule aykırılık bulunmadığını, tebliğ mazbatasından da anlaşılacağı üzere 103 davet yazısı davacı borçluya Tebligat Kanunu'nun 16....

Uyuşmazlığın tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte haczedilmezlik şikayeti ve hacizlerin kaldırılması talebine ilişkin olduğu görüldü. İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Takip dosyasının yapılan incelemesinde; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/341 D.İş E.K sayılı 08/04/2019 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2019/4436 Esas sayılı dosyası ile 142.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak alacaklı ciranta T3 tarafından davacı borçlu T1 da aralarında bulunduğu dava dışı borçlular hakkında 12/04/2019 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiği, ödeme emrinin borçluya 16/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 103 davetiyesinin 27/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği görüldü. Dairemizce yapılan değerlendirmede; Mahkemece dosya arasına alınan Kayseri 3....

vekilinin usulsüz tebligata yönelik şikayetinin kabulü ile; Gebze İcra Dairesi'nin 2022/29866 esas sayılı dosyasından şikayet eden borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince ıttıla tarihi olan 22/12/2022 olarak tespitine, hacizlerin kaldırılmasına ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

UYAP Entegrasyonu