Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/621 Esas ve 2019/673 Karar sayılı dosyasıyla açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin dava dilekçesinin şikayet edene 23 Haziran 2016 tarihinde tebliğ edildiği, T1 vekilinin 14/03/2019 tarihinde dosyaya vekaletname sunarak bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarda bulunduğu, Gökhan vekilinin bu dosyada usulsüz tebliğe ilişkin bir beyan ve itirazının yer almadığı, yine dosya kapsamında davalıya ve vekiline çeşitli tarihlerde tebligatlar yapıldığı, bu halde şikayete konu tebligatlar usulsüz olsa bile şikayet edenin her üç dosyaya en geç Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/621 Esas sayılı dosyasından gönderilen dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 23 Haziran 2016 tarihinde ıttıla kesbettiği, şikayetin ise 04.12.2019 tarihinde yasal 7 günlük süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü anlaşılmıştır....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ mutlaka bâtıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olur. Bunun için muhatabın tebliğden yeni haberdar olduğunu bildirerek bu işlemin usulsüzlüğünü şikayet etmesi gerekir. Bu durumda tebliğ tarihi, muhatabın bildirdiği öğrenme tarihidir (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/...-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). O halde mahkemece, borçludan tebligatı öğrenme tarihi sorulup belirlendikten sonra, şikayetin süresinde olduğu tespit edilirse belirlenen bu tarihe göre veya borçlu bir tarih bildiremezse en geç şikayet tarihi öğrenme tarihi sayılarak, buna göre ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, tebligatın iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ mutlaka bâtıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olur. Bunun için muhatabın tebliğden yeni haberdar olduğunu bildirerek bu işlemin usulsüzlüğünü şikayet etmesi gerekir. Bu durumda tebliğ tarihi, muhatabın bildirdiği öğrenme tarihidir (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). O halde mahkemece, borçludan tebligatı öğrenme tarihi sorulup belirlendikten sonra, şikayetin süresinde olduğu tespit edilirse belirlenen bu tarihe göre veya borçlu bir tarih bildiremezse en geç şikayet tarihi öğrenme tarihi sayılarak, buna göre ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, tebligatın iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yukarıda belirtilen nedenlerle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında davacının ödeme emrinin tebliğinin usulsüz yapıldığına ilişkin şikayetinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu ancak söz konusu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1- b.2. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına "Davacının usulsüz tebliğe ilişkin şikayetinin hukuki yarar yokluğundan reddine, icra emrine dayanak belgenin eklenmemesi ve icra emrinde icra müdürlüğünün banka adı ve hesap numarasının bulunmamasına ilişkin şikayetlerinin reddine" dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur. H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Adana 2....
nun 21/2.maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine" ilişkin bir şerhin tebliğ evrakı üzerine verilmediği, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığı, sonuç olarak "bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için tebligatın TK.'nun 21/2.maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine" ilişkin bir şerhin tebliğ evrakı üzerinde yer almadığından tebligat usulsüz olduğu, ayrıca müvekkil söz konusu adreste ikamet etmemiş olduğu, bu nedenler ödeme emrinin iptali ile usulsüz tebligatın öğrenme tarihi olan 12/12/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre ,davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu ,davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bu iddianın kabul edilmemesi halinde gecikmiş itirazda bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Ödeme emrinin, davacının bilinen adresine çıkarılan ilk tebligatın bila tebliğ dönmesi sonrasında mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, mernis adresine gönderilen ilk tebligatın taşındığı açıklaması ile iadesi üzerine mernis adresine TK 21/2 maddesi gereğince ve gerekli şerhi içerir şekilde tebliğe çıkarıldığı ve TK 21/2. Maddesine göre tebliğ edilmiş olduğu anlaşıldığından usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık saptanmamıştır....
Bu haliyle, ödeme emri tebligatının yapıldığı adresin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olmadığı anlaşıldığından şirkete Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.Usule aykırı tebliğin hükmü ise; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, sözü edilen maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna yönelik şikayetin kabulü ile borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği ''23.10.2014'' tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan...
Ayrıca; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir." Bu maddenin uygulanabilmesi için, muhataba usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat olmalıdır. Herhangi bir tebligat yapılmamış veya tebligat çıkarılmasına rağmen tebliğ edilmeden iade edilmiş ise, anılan madde hükmü uygulanmaz. Borçlu vekili, takip dosyasından 5.5.2011 tarihinde fotokopi istemiş ise de, satış ilanı borçlu vekiline tebliğe çıkarılmadığından ve usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi olmadığından, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla şikayetçi borçlunun ihale tarihinden önce satışı öğrenmiş olması, İİK.nun 127.maddesinde öngörülen satış ilanı tebliği koşulunun yerini getirildiği sonucunu doğurmaz....
Somut olayda; alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız takipte, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve ödeme emrinin takip talebine aykırı şekilde düzenlendiğini ileri sürerek şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır....
Kaldı ki, davacı - borçluya satış ilanının yine ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olan adresine TK 35.maddesi uyarınca 17/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, Bu durumda icra emri tebliğ işlemi usulsüz kabul edilse bile muhatabın en geç bu tarihte (17/07/2017 tarihinde) usulsüz tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden ve şikayet dilekçesinde satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğünün de ileri sürülmediği dikkate alındığında borçlunun icra emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin 22/08/2017 tarihinde yapılan şikayetin, anılan tarihe göre İİK.'nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Sonuç olarak ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımından reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. HMK.'...