Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

davacı şirket tarafından herhangi bir itirazın yapılmadığı dikkate alındığında icra müdürlüğünce verilen 13/01/2021 tarihli ret kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacının usulsüz tebliğe yönelik davasının süre yönünden reddine, davacının memur muamelesini şikayet yönelik davasının reddine karar verilmiştir....

İİK 16 maddesinde düzenlenen şikayet usulünde tazminata ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; davaya konu icra dosyası ve dava konusu tebligat mazbatası incelendiğinde müvekkilinin "işine gittiği" şeklinde ibare bulunduğunu, oysa müvekkilinin 84 yaşında olduğunu, bu yaştaki bir kişinin çalışmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tanık beyanlarının birbiri ile çeliştiğini, müvekkilinin kapısına 2 no'lu haber kağıdının yapıştırılmadığını, müvekkilinin tebligat tarihinde İstanbul dışında olduğunu, tebliğe ilişkin tutanağın gerçeğe aykırı düzenlendiğini, müvekkiline yönelik yapılan tebligatın usule ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ve sair şikayetlere ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte sair şikayet ve itirazlarda bulunulduğu halde, mahkemece maaş kesintilerinin iadesine ve takibin durdurulmasına şeklinde karar verilmiş, usulsüz tebligat şikayeti hakkında herhangi bir hukuki değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....

Söz konusu takip dosyasında, borçlunun, icra mahkemesine başvuru tarihinden daha önce usulsüz tebliğe muttali olduğuna ilişkin bir belge bulunmadığına göre, şikayetçinin en geç şikayet tarihi olan 04.01.2016 tarihi itibariyle usulsüz tebliğe muttali olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliği ile icra dosyasından yapılan bütün tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 04.01.2016 tarihi olarak düzeltilmesi ve buna göre borçlunun süresinde olan sair itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup, Dairemizce mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken, maddi hata sonucu onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....

    Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi incelendiğinde, hem dilekçenin ilk parağrafında hem izahat kısmında, hem de neticei talep kısmında şikayetin ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna hasredildiği, dava dilekçesinde davacı borçlu şirkete 103 davetiyesi tebliğinin de usulsüz olduğunun açıkça iddia edilip ileri sürülmediği, buna göre her ne kadar davacı vekili tarafından müvekkili şirkete ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna dair 20/03/2023 tarihinde şikayet yoluna başvurulmuş ise de, davacı şirkete aynı takip dosyasında 103 davetiyesinin 07/12/2022 tarihinde tebliğ edildiği, yine kıymet taktir raporunun da 04/01/2023 tarihinde tebliğ edildiği, bu sebeple 07/12/2022 tarihinde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun öğrenildiğinin kabulü gerektiği, bu tarihten itibaren şikayetin 7 günlük hak düşürücü sürede yapılması gerektiği halde, bu süre geçirildikten sonra şikayet yoluna...

    Vergi Dairesi, ikinci sırada ise Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yer aldığını, sıra cetvelinin hukuka aykırı olduğunu, bedeli paylaşıma konu olan taşınmaz üzerine şikayet olunanlar tarafından haciz konulduğunu ve fakat borçlu şirket faaliyette iken araçlar üzerine haciz konulmadığını, yine iş yeri faaliyetteyken alacağın tahsili amacı ile menkul haczinin yapılmadığını, bu nedenle kurumların borçlu şirketin taşınmazlarına haciz koymasının geçersiz olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan SGK vekili, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Şikayet olunan Vergi Dairesi, usulüne uygun tebliğe rağmen duruşmaya gelmediği gibi herhangi bir beyanda da bulunmamıştır. Mahkemece, şikayetin sadece sıraya ilişkin olmadığı, şikayet olunan kurumların hacizlerine de itiraz edilmiş olduğundan mahkemenin görev alanına girmeyen şikayetinin reddine dair verilen karar, Yargıtay 19....

      Şikayetçi öğrenme tarihi bildirmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir.Somut olayda, icra dosyası içerisinde borçlu tarafından imzalanmış 09.09.2013 tarihli fotokopi talebine ilişkin dilekçe mevcut ise de, dilekçenin üzerinde icra müdürünün herhangi bir onayı bulunmadığı gibi, icra zaptına da geçirilmediği görülmüştür....

        Borçlu vekili, şikayet dilekçesinde müvekkilinin takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş ise de, tebligatın bizzat borçlunun eşi imzasına 16/01/2020 tarihinde yapıldığı ve böylelikle borçlu Perihan'ın takipten haberdar olduğu " gerekçesiyle "şikayetin (usulsüz tebligata yönelik memur işlemini şikayet) reddine;" şeklinde karar verilmiştir....

        Dava dilekçesi dikkatle irdelendiğinde davacının hem haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu hem de bu iki tebligatın usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla tebligatların iptalini istediği açıktır. Mahkemenin salt davacının 3. Şahıs olup konulan hacizlere ilişkin şikayet hakkı mevcut olmadığından bahisle talebi reddettiği görülmektedir. Her ne kadar davacı 3. Şahsın İİK 82 madde bağlamında haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı mevcut değil ise de davacının kendisine gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği kaldı ki gene kendisine tebliğ edilen ihtarnameninde dayanaksız olduğuna ilişkin şikayet hakkı mevcut olup mahkemece bu yöndeki şikayetlerin incelenmediği açıktır. İİK 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz edilmemesi halinde muhataba İİK/89 haciz ihbarnamesi gönderileceği mahkemenin de kabulündedir. Davacı belediyenin bu ihbarnameye yönelik 27/02/2019 tarihli cevabi yazısının itiraz mı yoksa kabul mü olduğu hususunda da mahkememce bir inceleme yapılmamıştır....

        Takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak 7 günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK'nın 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. İcra müdürünün, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda; borçlu vekilinin 04/03/2020 tarihinde takip dosyasına vekaletname ve müvekkiline ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle iptali talepli dilekçe sunduğu görülmüştür....

        UYAP Entegrasyonu