İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından, satış ilanının tüm ilgililere tebliğ edilmemesi ve yahut usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğunu ancak yalnızca satış ilanı kendisine tebliğ edilmeyen veya usulsüz tebliğ edilen ilgilinin şikayet hakkını kullanabileceği yalnızca kendisine yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülebileceği, davacı tarafından kendilerine yapılan tebligatların usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, davacı borçluya icra müdürlüğü tarafından hazırlanan satış ilanının 11/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, KDV'nin satış ilanında açıkça yazıldığı, satış ilanının icra müdürlük işlemi olduğu ve müdürlük işlemlerine karşı şikayetin İİK madde 16 amir hükmü gereğince 7 günlük süreye tabi olduğu buna rağmen KDV oranına karşı şikayet yoluna başvurulmadığı ve ihalenin kesinleşen satış ilanında belirtilen şartlarda yapıldığı, ilgili şikayetin süresiz şikayete tabi olmadığı ve ihaleden sonra bu durumun ihalenin...
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Yine Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde, tebligatın usulsüzlüğünü, şikayet yolu ile icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 30.07.2010 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103.madde davetiyesinin ise 13.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu sadece 30.07.2010 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 13.12.2010 tarihte takibi öğrendiğinin kabulü gerekir. Buna göre öğrenme tarihi olan 13.12.2010 tarihine göre borçlunun 14.07.2014 tarihinde icra mahkemesine taptığı şikayet İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen 7 günlük yasal süreden sonradır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre ,davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu ,davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasına ilişkin şikayetin İİK'nun 16....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle mahkemenin şikayet talebini hatalı yorumladığını ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştirildiğini takipten haberdar olunca yasal süre içerisinde itiraz dilekçesinin icra müdürlüğüne verdiklerini icra müdürlüğünün takibin durdurulması taleplerini reddettiğini red kararını şikayet ederek itirazın süresinde olduğunun tespitini istediklerini red kararının kendilerine tebliğ edilmediğini söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....
dosyasına da itirazını yaptığını, icra dairesince davacının adresine gönderilen tebligatın usulsüz olması nedeni ile memur muamelesini şikayet ve usulsüz tebligatın tebliğ tarihinin müvekkilinin öğrenme tarihi olan 07/06/2021 tarihi olarak düzeltilmesine, takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/497 D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu kapsamda şikayet eden borçlu hakkında ihtiyati hacizler uygulandığını, davalının ihtiyati hacizler vasıtası ile iddia ettiği 06 kasım 2020 tarihinden çok daha önce işbu dosya konusu icra takibinden haberdar olduğunu belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Başvuru İİK'nun 16 maddesine dayanan ödeme emrinin usulsüz tebliğ işlemini şikayet niteliğindedir....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/11033 Esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı ilamda borçlunun vekili olduğu halde icra emrinin borçlu asile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de icra emrinin tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Ancak, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Bu durumda icra emrinin iptali gerekmez. Mahkemece, yazılı gerekçelerle bu yöne ilişkin şikayetin reddi gerekirken kabulü doğru değildir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2019 NUMARASI : 2019/216 ESAS - 2019/424 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (Usulsüz Tebligat Şikayeti) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat ve tahrifat iddiaları doğrultusunda şikayet ve usulsüz tebligat nedeni ile öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile Ankara 26. İcra Dairesinin 2019/1717 Esas dosyası ile başlatılan takibe, borca, faiz ve fer'ilerine itiraz ile takibin iptali ve dosyadaki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''Somut olayda, borçlu şirketin ticaret siciline kayıtlı adresi olan " Oğuzlar Mah. 1602.Cad....
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258, 1991/344 Esas ve Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi, karşı tarafça ancak yazılı belge ile ıspatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih, 1967/172-107 Esas ve Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ıspat edilemez....