edildiğini, müvekkiline yapılan birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine konu tebligatların TK'nın 21 maddesine uygun olmadığını ve usulsüz olduğunu, müvekkilinin mernis adresi ile birinci ve ikinci haciz ihbarnamesi gönderilen adreslerin farklı olduğunu belirterek Kocaeli İcra Müdürlüğü'nün 2020/13254 sayılı takip dosyasındaki birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine konu usulsüz tebligatların iptali ile tebliğ tarihinin müvekkilinin ikinci haciz ihbarnamesine muttali olduğu tarih olan 11/08/2021 tarihi olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı-borçlu vekili icra hukuk mahkemesine vermiş olduğu dilekçede usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin iddiasına Tebligat Kanunun 11. Maddesinde düzenlenen vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır olgusuna dayandırdığı, takip dayanağı ilamın gerek karar başlığında gerekse içeriğinde davacının vekilinin vekili olduğuna dair bir bilgi bulunmaması nedeniyle, ödeme emrinin davacı asili çıkartılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında davacı-borçlunun takibin iptali talebinin gerekçesinin borca itiraz olup, takibin niteliği gereği icra dairesinde yapılması gerektiği, ödeme emrinin de iptalini gerektirir usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. O halde mahkemece davacının usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, takibin niteliği gereği borca itirazın İİK 62....
Ek karara karşı istinaf yoluna başvuran davalılar vekili; davalı taraflara yapılmış olan tebligatların usulüne uygun yapılmış tebligatlar olmadığı, davalılar vekili olarak takibe itiraz edip vekaletname sunmasına rağmen, mahkemece görülmüş olan itirazın iptali davasında davalılar vekili olarak kaydı yapılmadığını,Tebligat Kanunu 11.maddesine göre vekil ile takip edilen işlerde yapılacak olan tebligatların vekile yapılması zorunluluğu bulunduğunu, bu nedenle ilgili icra dosyasında borca itiraz edilmiş ve taraf vekili olarak vekaletname sunulduğu zaman, itirazın iptali davasında taraf teşkilinin sağlanması için dava dilekçesi ile duruşma gününü içeren tensip zaptının davalılar vekili olarak tarafına tebliğ edilmesi gerektiğini, yargılamanın gerekçeli kararın usulsüz olarak tebliğ edilmesi ile noktalandığını, bu sebeplerden dolayı davalı asile yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, istinaf süresinin usulsüz tebligatın öğrenildiği tarih olan 13.12.2021 tarihinde başladığının kabulü gerektiğini...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra dosyasında gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu, ıttıla tarihinin 07.09.2017 tarihi olması sebebi ile ıttıla tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne ve yasal itiraz sürelerinin bu tarih itibari ile işlemesine karar verilmesini, icra dosyasına vekaletname sundukları tarihte haberdar olduklarını, müvekkilinin 07/09/2017 tarihinde takibi öğrendiğini ve itiraz ettiğini, borcun bulunmadığını, haciz kaldırma talebinin değerlendirilmediğini, bu sebeple davacı/borçlunun 12.09.2017 tarihli itirazının kabulüyle icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, ödeme emrinin usulsüz tebliği, taahhütnamenin iptali, hacizlerin kaldırılaması şikayetlerine ilişkindir. Usulsüz tebligat şikayeti, süresiz nitelikte olmayıp, öğrenme tarihinden itibaren, İİK. 'nun 16....
Dava, usulsüz kesinleşen takip nedeni ile haczedilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.Davaya konu icra takibi sırasında kesinleşen ödeme emrinin iptali üzerine hacizler fekkedildiğinden usulsüz haciz işlemleri nedeniyle tahsil edilen paranın iadesi için İcra Dairesi'nin görevli olması ve İcra Müdürlüğü'nün işlemlerine ilişkin “şikayet” yolu ile İcra Mahkemesi'ne başvurulması gerekmesine ve menfi tespite ilişkin bir istemde bulunulmamasına göre davaya bakmakla İcra Mahkemesi'nin görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1369 Esas ve 2012/289 Karar sayılı ilamına dayanılarak, ilamlı takip yapılmış; borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda, icra emri ve 103 davetiyesi tebliği ile bunların devamında yapılan tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu, anılan bu usulsüz tebliğlerden sonra yapılan haciz işleminde geçersiz olduğunu açıklayarak usulsüz tebliğlerin iptali ile muttali tarihinin 15.03.2013 olarak kabulü ile bu tarihten önce yapılan hacizlerin geçersiz olduğunun tespiti ile iptalini talep etmiştir. Mahkemece tebliğ işlemlerinin usulsüz olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.7201 sayılı Kanun'un 35.maddesinde; ''1- Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur....
Şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nun 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup, mahkemenin haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna dair kabulü yerinde ise de; şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi de yok hükmünde olduğundan ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin şikayetçi tarafından bildirilen ıttıla tarihine göre düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
İcra Dairesinin 2019/40997 esas sayılı dosyasında davacının usulsüz tebliğ şikayeti yetkiye - borca itiraz ve takibin iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine, Davacının 25/03/2021 tarihli hastane ruhsatı ihalesinin tedbiren durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı-borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri ekinde takip dayanağı belgenin gönderilmediği iddiasına dayalı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2019/36058 esas sayılı icra takip dosyasında davalı alacaklı tarafından davacı-borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 07/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davacı-borçlu icra hukuk mahkemesine başvurusunda usulsüz tebliğ şikayeti yanında ödeme emri ekinde takip dayanağı belgenin gönderilmediği iddiası ile ödeme emrinin iptali isteminde bulunduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, ödeme emrinin reddine yönelik şikayetin ise süre aşımı nedeniyle reddine dair karar verilmiştir. HMK.'...
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Yine Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde, tebligatın usulsüzlüğünü, şikayet yolu ile icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....