Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, ... İcra Müdürlüğü'nün 2013/27200 esas sayılı dosyasından borçlu adına 10/12/2013 tarihinde ödeme emrinin, 12/03/2014 tarihinde ise hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 10/12/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 12/03/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 05/12/2014 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....
Takip dosyasının incelenmesinde; davalıya gönderilen 89/1. haciz ihbarnamesi 05.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalının, borçluya herhangi bir borcunun olmadığına dair itirazının 11.09.2013 tarihinde, yani süresinde yapıldığı anlaşılmıştır. Şikayet dosyası ve eklerinin incelenmesinde; alacaklı taraf, dava dilekçesinde, kendilerinin 89/1 haciz ihbarnamesi göndermelerinden hemen sonra aynı borçlu için davalıya, ..... İcra Müdürlüğü’nün 2013/27010 Esas sayılı takip dosyasından 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve davalının, bu haciz ihbarnamesine dayalı olarak adı geçen takip dosyasına ödeme yaptığını ileri sürmüştür. Davalı ..., bu durumu kabul etmekle birlikte, ........
Özetle; borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik bir iddiasının bulunmadığı, davacı borçlunun bu iddiayı ilk kez 18.06.2020 tarihli istinaf dilekçesinde dile getirdiği, bu haliyle davacı borçluya gönderilen ve 04.11.2019 tarihinde tebliğ edilen 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik usulüne uygun bir şikayetin bulunmadığının anlaşıldığı, borçlunun 103 davetiyesinin usulsüz tebliğine yönelik usulüne göre yapılmış bir şikayetinin bulunmaması, davacının yargılama aşamasında bu davetiyeden haberdar olduğu halde yeni bir şikayet yoluna başvurmaması karşısında davacının ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünü en geç 04.11.2019 tarihinde öğrendiği, bu haliyle şikayetin süresinde olmadığı yönünde ilk derece mahkemesince yapılan tespitte ve varılan sonuçta usul ve yasaya aykırılık görülmediği ifade olundu. V. TEMYİZ A....
Bu işlemin yapılmamış veya usulsüz yapılmış olması başlı başına ihalenin feshini gerektirir. İhalenin feshini isteyen şikayetçiye satış ilanı 27.11.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Şikayetçi, satış ilanının tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığından bahisle ihalenin feshini talep etmiş mahkemece diğer takyidat alacaklılarına satış ilanının tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar vermiştir. Oysa satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini istemek hakkı sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı verir. ihalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer hissedarlara satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremez....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” . Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....
Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 2-Şikayetçi borçlunun icra emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığı, borçlunun, şikayet yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda; örnek 6 icra emrinin tebliğ edildiği adresin diğer takip borçlusu ...... Ltd. Şti.'nin adresi olup kendisine ait olmadığını, kendisinin başka bir adreste oturduğunu ve bu suretle icra emri tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, 07.10.2003 tarihli imza sirkülerinde yazılı adresin borçlunun bilinen son adresi sayılacağı ve bu adrese yapılan tebliğ işleminin de usule uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
çıkarılarak, yerine "Müşteki vekilinin 16.9.2008 tarihli celseye gelmediği gibi mazeret de bildirmediği anlaşılmakla sanıklar hakkında açılan davada müştekinin şikayet hakkının İİK’nun 349.maddesinin 6. fıkrası gereğince düşürülmesine" ifadesi yazılmak suretiyle hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 322.maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak düzeltilerek ONANMASINA, Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonucunda ise; İİK’nun 89/4.maddesine göre “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir....
hüküm fıkrasından "Sanıkların beraatlerine, tazminat talebinin reddine" ifadesi çıkarılarak yerine "sanıklar hakkında açılan davada müştekinin şikayet hakkının İİK’nun 349.maddesi gereğince düşürülmesine," ifadesi yazılmak suretiyle hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 322.maddesi gereğince düzeltilerek ONANMASINA, Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonucunda ise; İİK’nun 89/4.maddesine göre "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/2175 E. sayılı dosyası ile borçlu Abdullah Ağırbaş hakkında icra takibi yapıldığını, üçüncü şahıs olan müvekkili aleyhine İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili olduğu şirkete usulüne uygun tebligat yapılmamasına rağmen ardından yine usulsüz olarak İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve usulsüz tebligatlar nedeni ile haciz ihbarnamelerine itiraz edemeyen davacıya ait İban:TR56 0001 2001 2340 0010 1008 06 nolu hesabına haciz yapılarak bloke konduğunun öğrendiğini belirterek usulsüz yapılan tebliğ nedeniyle İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 04/07/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesine ilişkin itirazlarının süresinde olduğunun tespitine, İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir....
Dosya incelendiğinde; davacılardan T2 icra emrinin 17.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekilinin işbu davayı 07.02.2020 tarihinde açtığı, davacılar vekili borçlu şirket yönünden icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası bulunmakla birlikte T2 yönünden icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasında bulunmadığı, esasen davacı T2 icra emrinin bizzat tebliğ edildiği, bu durumda davacı T2 tarafından ileri sürülen iddialardan 7 günlük şikayet süresine tabi olan hususların ilk derece mahkemesince süreden reddi, kamu düzeninden olan ve süreye tabi olmayan şikayet sebepleri bakımından işin esasının incelenmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince süreye tabi olan hususlara yönelik şikayet başvurusunun süreden reddi gerekirken esastan reddi doğru değildir. Bu durumda yukarıda belirtilen açıklamalara göre istinaf incelemesi, davacı T2 yönünden kamu düzeninden olan hususlar çerçevesinde, diğer davacı ECS Gay. Yat. Ort. Ltd....