İcra Müdürlüğünün 2019/19789 esas sayılı takip dosyasında 103 haciz ihbarnamesinin davacıya 12/03/2015 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, meskeniyet şikayetinin süresinde olmadığı anlaşılmıştır. İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiş davacı tarafça kıymet takdirinin 2015 yılında yapıldığı beyan edilmiş ise de dosyada taşınmaza ait 02/09/2019 tarihli kıymet takdir raporu bulunduğu....gerekçesiyle "Şikayetin reddine" karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-borçlu vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; şikayete konu haciz işleminin tesis edildiği İstanbul 27....
İcra Dairesi’nin 2022/7 Talimat sayılı dosyasına yazılan haciz talimatı ile itiraza konu taşınmazlar hakkında kıymet takdirinin yapılmasının istendiği, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin haciz kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu Gaziantep İcra Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nce ise, Gaziantep İcra Dairesi’nin 2020/35399 Esas sayılı dosyasından yazılan talimat ile Erzurum 3. İcra Dairesi’nin 2022/7 Talimat sayılı dosyasında şikayete konu kıymet takdir raporunun düzenletildiği, bu anlamda kıymet takdirinin Erzurum 3. İcra Dairesi'nce düzenletildiği, bu nedenle de kıymet takdirine yönelik ileri sürülen şikayetin düzenleten icra dairesinin bağlı bulunduğu Erzurum 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nce incelenmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir....
Alaşehir İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, İcra Müdürlüğünce taşınmazının haczedildiğine ilişkin olarak gönderilen 103 davetiyesinin davacı borçluya tebliğ edilmediği, ancak kıymet takdir raporlarının 23/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu durumda anılan tarih itibariyle yasal 7 günlük süreden sonra haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğundan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımından reddine, yine icra müdürlüğü dosyasında kıymet takdir raporunun alındığı, alınan raporda taşınmazın alan bilgisinin yanlış yazıldığı bu sebeple ek rapor alındığı ve bu raporun da davacı borçluya 25 Temmuz 2018 tarihinde dava açılış tarihinden sonra tebliğ edildiği, ek rapora karşı da ayrıca itiraz süresinin işleyeceğinin değerlendirildiği ancak bu hususa ilişkin açılan ayrıca bir davanın bulunmadığı gibi çılan davada da ileri sürülmediği, açılan davanın ilk rapora itiraz olarak açıldığı ve davanın kıymet takdirine itiraz davası yönünden de süresinde açılmadığı gerekçesiyle kıymet takdirine...
Yine kıymet takdir raporunun tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de, davacılardan Oluşum şirketi ile ilgili kıymet takdiri tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde kıymet takdirine itiraz davasının açılmış olduğu ancak İİK'nın 128/a maddesi gereğince yasal gider avansı yatırılmadığından davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bu haliyle bu davacı açısından kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edilmiş olduğu ileri sürülerek ihalenin feshinin istenmesinin hukuki dayanağı yoktur. Diğer davacı açısından ise kıymet takdirine itiraz davasının yasal süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiği ancak kıymet takdirine itiraz davasında kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülmediği görülmüş olup, bu nedenle bu hususun artık ihalenin feshi davasında da ileri sürülemeyeceği tespit edilmiştir....
Tebliğ imkansızlığı nedeni ile çıkış mercine iade" şerhi ile 06.12.2018 tarihinde iade edildiği, ihtarnamenin tapudan bildirilen adrese ulaştığı 06.12.2018 tarihinin hesap özetinin tebliğ tarihi olarak kabulünün gerekeceği, İİK.nun 148/a maddesi gereğince usulüne uygun muacceliyet ihtarının tebliğ edildiği ve TMK'nun 887. maddesinde öngörülen koşulun oluştuğu anlaşıldığından, davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin reddine, icra emrinin iptali talebinin reddine, İİK 128/a maddesi gereğince kesin karar olması nedeni ile bu husustaki mahkeme kararının aynen tekrarı ile kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin kabulü ile, kıymet takdir raporunun tebliğ tarihinin 19.04.2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile İstanbul 15....
O halde murisin ölümünden sonra alacaklının takibin mirasçılara yöneltilmesine ilişkin istemi hakkında mirasçılara muhtıra tebliğ edilmesi gerekir. Somut olayda, muris borçlu ...'ın 27.08.2013 tarihinde vefat ettiği, borçlunun vefatından sonra alacaklının icra dosyasına sunduğu 23.10.2014 tarihli dilekçesi ile kıymet takdiri raporlarının mirasçılara tebliğ edilmesini talep ettiği, bu talep üzerine mirasçılara kıymet takdir raporlarının tebliğ edildiği görülmüştür. Alacaklı tarafından takibin borçlu mirasçılarına yöneltilmesi istemini bildirir içerikte mirasçılara bir muhtıra tebliğ edilmemiştir. Borçlunun ölümünden sonra alacaklının, takibin mirasçılara karşı devam ettirilmesi istemine dair mirasçılara herhangi bir tebligat yapılmadan doğrudan kıymet takdiri raporu tebliğ edilmesi isabetsizdir. Dolayısıyla henüz borçlu sıfatı olmayan mirasçılar adına tebliğe çıkarılan kıymet takdiri tebliğleri esasa etkili olmayıp yok hükmündedir....
Davacı borçlu tebliğlerin yapıldığı adresin kendisine ait adres olmayıp tebliğlerden 2 yıl önce boşandığı eski eşine ait adres bulunduğunu beyanla usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuştur. Somut durumda davacıya kıymet takdir raporu mernis adresi de bulunmadığından ipotek akdinde yer alan adresine tebliğe çıkarılmış ve taşındığından bahisle iade edilmiştir. Bunun üzerine İİK 21/2 ve TK 35. Madde düzenlemeleri dikkate alındığında davacıya ipotek akdindeki aynı adrese TK 35. Maddesine göre kıymet takdir raporunun tebliği işleminde yasaya aykırılık bulunmamakta olup kıymet takdir raporu usulen tebliğ edilmiştir....
No:18A/ 22 Yenimahalle/ANKARA” olduğunun açıkça tespit edileceğini, müvekkili daha önce takipten ve kıymet takdirinden haberdar olamadığı gibi satış ilanından da usulsüz tebligat nedeniyle haberdar olamadığını, haricen öğrendiğini, Tebligat Kanunu’na göre tebligatın nasıl yapılacağının açıkça düzenlendiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/06/1988/12- 266 sayılı kararı ve süreklilik arz eden içtihatlarına göre borçluya kıymet takdiri raporunun ve satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğunu, kıymet takdirine ilişkin rapor da yine taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmediğinden müvekkilince itiraz edilemediğini, düzenlenen rapor sonrası takdir olunan değerin, mahiyeti itibari ile çok daha yüksek değerde olan taşınmazın güncel, rayiç piyasa değerini yansıtmadığını, emsal taşınmazların değeriyle karşılaştırıldığında çok düşük kaldığını, satışa konu taşınmazın takdir olunan bedel üzerinden satışa çıkarılması halinde büyük oranda müvekkilinin mağduriyetine...
Davacılar vekili, satış ilanının ve kıymet takdirinin usulsüz tebliğ edildiğinini belirtmiş ise de satış ilanının şikayet eden asilin bizzat kendisine 05/03/2021 tarihinde, şikayet eden vekiline ise e-tebligat yoluyla 28/02/2021 tarihinde, şikayet eden şirketin ise bizzat yetkilisine 03/03/2021 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, yine kıymet takdir raporunun da şikayet eden asile ve şikayet eden şirkete 18/12/2019 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği görülmüştür. Davacılar vekili, İİK madde 100 uyarınca diğer alacaklılardan edinilmesi gereken bilgilerin edinilmediğini belirtmiş ise de satışa hazırlık işlemlerinin usulsüzlüğü yönündeki başvuruların en geç satış ilanının tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde yapılması gerektiği ancak şikayet edenler tarafından sözü edilen yasal süre içerisinde şikayet yoluna gidilmediği anlaşılmıştır....
ettiğini, yine satış dosyasında müvekkili şirkete yapılan kıymet takdir raporunun tebliğinde tebligat zarfında kıymet takdir raporuna itiraz edilebileceği ve itirazın kaç gün içinde yapılması gerektiğinin yazılmadığını, müvekkili şirketin, kıymet takdirine itiraz hususunu bilmediğinden kıymet takdirine itiraz süresini kaçırdığını ve kıymet takdirine itiraz için açılan davanın süre nedeni ile reddedildiğini, bu nedenle taşınmazın kıymet takdirinin dahi usulsüz olarak yapıldığını, kıymetinin emsallerinin çok altında belirlendiğini ve kıymet takdirine itiraz hususunun tebliğ zarfına şerh düşülmediğini, dolayısıyla müvekkilinin itiraz hakkının da elinden alındığını belirterek, ihalenin feshine karar verilmesini istemiştir....