Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. O halde mahkemece, icra emrinin vekile de tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile borçlu asile tebliğ edilen icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebliğe dayalı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davalı tarafından takip başlatıldığı, davacının usulsüz tebliğ şikayetiyle ödeme emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine, ödeme emri iptal talebinin reddine karar verildiği, davalının karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/09/2019 NUMARASI : 2019/633 ESAS- 2019/691 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili 01/07/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle ; müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkiline ödeme emrinini usulsüz tebliğ edildiğini takipten 29/06/2019 tarihinde haricen haberdar olduklarını, ayrıca tebligat parçası incelendiğini de tebliğ zarfı üzerinde örnek No:10 ödeme emri ve eki yazdığını, oysa içinden 7 nolu ödeme emrinin çıktığını, 7 nolu ödeme emrine muttali olduklarını, zarfın üzerinde yazan içerik ile gerçekte tebliğ edilen evrakın farklı olmasının ödeme emrinin iptali sebebi olduğunu belirterek yasaya aykırı olarak gönderilen ödeme emrinin iptalini mahkemenin aksi kanaatte olması halinde usulsüz tebliğ şikayetlerinin kabulünü talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takipte, borçlu vekilinin, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptalini, bu talebi kabul edilmezse tebliğ tarihinin 02/01/2015 olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği gerekçesiyle şikayetin esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Mahkeme; davacıya gönderilen ödeme emrinin 21/04/2014 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine mernis adresine 02/06/2014 tarihinde usule uygun olarak TK 21/2 maddeye göre ödeme emri tebliğ edildiği, bu nedenle ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetinin reddi gerektiği, ödeme emrinin 02/06/2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, borçlunun 5 günlük itiraz süresi içinde itiraz veya şikayette bulunmadığı, bu yasal süre geçirildikten sonra 13/02/2019 tarihinde takibin iptali talebinde bulunduğu, bu nedenle davacının takibe konu belgenin kambiyo senedi olmadığı iddiasına dayalı İİK'nun 170/a-2 maddesi gereğince takibin iptali yönündeki şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, davacıya çıkarılan kıymet takdiri raporuna ilişkin tebligatın öncelikle TK'nın 21/1 maddesine göre tebliğe çıkarılması, iade dönmesi halinde ise TK 21/2 maddeye göre tebliğe çıkarılması gerekirken, TK 21/2'ye göre doğrudan tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memurunun da TK 21/2'ye göre tebliğ ettiği, bu haliyle yapılan...
İlk Derece Mahkemesi 09/09/2020 tarihli gerekçeli kararında özetle: "...uyuşmazlığın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte, icra emrinin usulsüz tebliğine dayalı şikayet, hesap kat ihtarının usulsüz tebliğine dayalı icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz olduğu anlaşılmıştır....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususlar ve icra emri tebligatının usulsüz olduğu iddialarının doğru olmadığını, ilk tebligatın bila tebliğ dönmesi sonrası haricen tespit ettikleri adrese tebligat çıkartılmasının önünde engel bulunmadığını, tebligatın 21. maddeye göre yapılmadığını ve usule uygun olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Somut olayda davacı borçlu usulsüz tebligatı 06/11/2020 tarihinde öğrendiğini beyan etmekle icra emrinin tebliğ tarihi 06/11/2020 olarak kabul edilmiştir. Dava dilekçesinin talep sonucu kısmında yer almayan ancak konu kısmında yer alan takibin iptali talebi kabul edilmemiştir zira takibin iptalini gerektirecek herhangi bir neden ileri sürülmemiş, delil gösterilmemiştir ve salt usulsüz tebligat takibin iptali nedeni değildir....
Ödeme emri tebliği usulsüz ise, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve yedi günlük normal itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar. Somut olayda; ödeme emri 07.04.2006 tarihinde davalı......'nın eniştesine tebliğ edilmiş, davalı 21.04.2006 itirazını yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapmıştır. Ancak davalıya yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür. Zira; 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesinde; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmü yer almakta olup,maddede açıklandığı üzere birlikte oturanlara tebliğ için "adreste bulumama" koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Tebliğ mazbatasında ise davalının adreste bulunup bulunmadığına ilişkin şerh verilmediğinden tebligat usulsüz olup davalının 7 günlük süre geçtikten sonra yaptığı itiraz bu sebeple süresinde kabul edilmelidir....
Somut olayda, takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin adı geçenin vekiline yapılması gerekmektedir. Ancak, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurarak, tebligatın asile gönderildiğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında, takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Kaldı ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra suçları yönünden borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile de tebliği zorunludur. O halde, Mahkemece, vekil varken asile tebligat yapılmasının usulsüz olduğu gerekçesiyle icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....
tebligatının ve 26/05/2021 tarihli kıymet takdiri bilirkişi raporu tebligatının iptali ile usulsüz tebliğden haberdar olunan 20/10/2021 tarihinin ödeme emrinin ve kıymet takdiri bilirkişi raporunun tebliği tarihi olarak kabul edilmesini, dosya kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir....