Hukuk Dairesinin özellikle 2020 yılından itibaren içtihat değişikliğine gittiğini ve haczin kaldırılması için usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kabulü kararının kesinleşmesine gerek olmadığı görüşünü benimsediğini, usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kabulü kararının kesinleşmesine gerek bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi nedeniyle haczin kaldırılması isteminin reddine ilişkin icra memur işlemini şikayettir. Taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....
veya diğer tebligatların tebliğ edilmediğini veya usulsüz tebliğ edildiğini ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceğini, açıkça şikayet dilekçesinde ileri sürülmesi kaydı ile borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiğini; davacı borçluya kıymet takdiri raporunun 21.12.2020 tarihinde, satış ilanının ise 18.01.2021 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, tebligatlara yönelik bir usulsüzlüğün yer almadığı, davacı borçlunun kendisi dışındaki diğer ilgililere tebligat yapılmadığı veya usulsüz tebliğ yapıldığını ileri sürme hakkının olmadığı; ihale tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK'nun 129. maddesi uyarınca satışın yapılabilmesi için, artırma bedelinin, tahmini değerin %50'si ile paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılaması, bunun yanında rüçhanlı alacakları aşmış olması gerektiğini, alacaklı ihale alıcısı, zaten taşınmazın satışını talep edip, taşınmazı alacağına mahsuben satın aldığını, bu...
Somut olayda; davacı borca itirazda bulunmuş olup, dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir itirazda bulunmamış, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasını ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürmüştür. HMK'nın 357/1. maddesi uyarınca , ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Bu nedenle davacının dava dilekçesinde yer almayan ve istinaf aşamasında öne sürdüğü ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki iddiası incelenmemiştir. O halde, davacıya ödeme emrinin 27/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun ödeme emrine yönelik usulüne uygun şekilde ileri sürülmüş bir usulsüz tebliğ şikayetinin bulunmadığı, davacı borçlunun yasal beş günlük süreden sonra 01/06/2018 tarihinde açtığı davada mahkemece davanın süre yönünden reddine dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası, TK'nın 32. ve İİK'nın 16. maddesi uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 gün, ödeme emrine yönelik itirazların da İİK'nın 16. maddesi uyarınca aynı süre içerisinde İcra Mahkemesinde ileri sürülmesi gerekir. Borca itiraz ve sair şikayetlerle birlikte borçlu, usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuş ise, usulsüz tebliğ iddiasının kabulü veya reddine göre sair şikayet ve itirazların yasal süresinde olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 07.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 13.04.2021 tarihinde açıldığı görülmüştür....
ŞİKAYET OLUNAN : Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Şikayetçi vekili, şikayet dışı borçlu şirket hakkında yaptıkları icra takibi kapsamında borçluya ait aracın satılarak paraya çevrilmesinden sonra şikayet olunanın Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün takip dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde alacaklı-şikayet olunan şirkete birinci sırada yer verildiğini, söz konusu takipten önce şikayet dışı borçlu limited şirket müdürünün ölmesi nedeni ile ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun yapılmadığını, usulsüz tebligat işlemine dayanılarak yapılan haciz işleminin geçersiz olduğunu ve karşı tarafın haciz isteme yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin düzeltilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayet kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte haciz ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin usulsüzlük iddiası olup mahkemece, tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. 1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi: 2-Temyiz itirazlarının incelenmesinde: Haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük...
İİK’nun 128/2. maddesi gereğince, satışa hazırlık işlemleri sırasında icra dairesi taşınmazın kıymetini ehil bilirkişiler aracılığıyla tayin ve tespit ettirir, kıymet takdirine ilişkin rapor, borçluya, haciz koydurmuş alacaklıya ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak suretiyle tebliğ edilir. İİK.nun 128/a maddesine göre, ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler....
Şu halde İİK.nun 168/5. maddesi gereğince davacı borçlunun takip dayanağı çeklerin ödeme emri ekine eklenmediği, çeklerin kambiyo niteliği taşımadığı ve ticari alım satım kapsamında teminat olarak verildiğine yönelik şikayet ve borca itirazlarını 5 gün içinde yetkili icra mahkemesine bildirmesinin zorunlu olduğu, maddi olayda ödeme emrinin davacı borçluya 28/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından usulsüz tebliğe ilişkin bir şikayet olmadığı gibi davanın ise davacı borçlu tarafından 5 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 04/12/2019 tarihli dilekçe ikame edildiği anlaşılmış bu nedenle davacı tarafından açılan şikayet ve borca itiraz davasının süre yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince esas incelemesi yapılarak karar verilmesi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğünün 2018/8725 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, takibe konu senedin kambiyo vasfında belge olmadığını, senedin arkasında "Ev karşılığında teminat olarak verilmiştir.'' şeklinde yazıldığını, takibe dayanak senedin teminat senedi olduğunu, kambiyo vasfında olmayan senetle yapılan takibin yasal olmadığını, bu sebeplerle; usulsüz yapılan takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetin kural olarak süreye bağlı olduğunu, bu sürenin kambiyo senetlerine özgü takip yolunda beş gün olduğunu, şikayet konusu işlemin ilgiliye tebliğ edilmişse; şikayet süresinin bu tarihten başlayacağını, davacı borçlu Avukatı T4 Sakarya 3....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacının, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....