WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde müvekkilinin takip dosyası ve tahliye davasını 25.08.2020 tarihinde öğrendiğini, belirterek tebligat usulsüzlüğü iddiasında bulunduğu görülmekle, TK'nun 32. maddesi gereğince en geç 25.08.2020 tarihinde tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, 04.09.2020 tarihinde icra mahkemesine yapılan şikayet, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. Yerel mahkemece Mersin 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan tahliye davasında yapılan tebligatlar esas alınarak 24.05.2019 tarihinde haberdar olmanın gerçekleştiği kabul edilmiş ise de, 24.05.2019 tebliğ tarihli tebligatta TK.nun 21/1. maddesine göre tebliğ yapılmaya çalışıldığı, tebligatta haber bırakılan ve bilgi alınan komşunun imzadan imtina ettiğine dair şerhin bulunmadığı ,anılan şahsın imzasının da alınmadığı, “...imzalı/imzasız...” ibaresinin imzadan kaçınmayı göstermeyeceği anlaşılmıştır....

İİK’nun 128/2. maddesi gereğince, satışa hazırlık işlemleri sırasında icra dairesi taşınmazın kıymetini ehil bilirkişiler aracılığıyla tayin ve tespit ettirir, kıymet takdirine ilişkin rapor, borçluya, haciz koydurmuş alacaklıya ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak suretiyle tebliğ edilir. İİK.nun 128/a maddesine göre, ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler....

    İİK.nun 128/a maddesine göre, ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler. Kendisine kıymet takdiri tebliğ edilmeyen ilgililerin, satış ilanının tebliğinden itibaren yedi günlük sürede kıymet takdirine itiraz etmemeleri halinde, yine bu hususu ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürmeleri mümkün değildir. Kaldı ki, satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için, usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise; İİK.'nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir....

    Davacı, asıl borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin asıl borçlu yönünden kesinleşmediğini ve müvekkili icra kefili hakkında icra emri düzenlenemeyeceğini ileri sürmüş, asıl borçlu tarafından tebliğ usulsüzlüğüne yönelik şikayette bulunulduğunu da mahkemeye bildirmiştir. Davacı, takipte icra kefili olup, ancak kendisine yapılan tebliğ işlemine karşı şikayette bulunma hakkına sahiptir, asıl borçluya yapılan tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasını ileri sürme hakkına sahip değildir. Zira tebliğin usulsüzlüğünü şikayet hakkı, ancak kendisine tebligat yapılan asıl borçluya aittir. Asıl borçlunun bu yönde şikayetinin mevcut olması halinde mahkeme, davanın sonucu bu davayı etkileyeceğinden bekletici mesele yapmalı ve ona göre karar vermelidir. Ancak, gelinen aşamada UYAP üzerinde yapılan incelemede, İstanbul 26....

    Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebligat tarihinin TK.'...

      Yerel mahkeme, ortada bir tebliğ işlemi varmış da bu tebliğin usulsüzlüğünün uyap’tan öğrenildiği gerekçesiyle ret kararı verilmişse de dosyada herhangi bir tebliğ işlemi bulunmadığını. Yargıtay uygulamasına göre tebliğden haberdar olunduğunun kabulü için usulsüz de olsa bir tebliğ işleminin bulunması gerektiğini. Oysa dosyada usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi bulunmadığından sürenin başlaması hukuken mümkün olmadığını. Süresiz şikayet halinin bulunduğu kesin bir dille tekrar etmekle beraber mahkemenin 7 günlük süreyi başlatma usulünde de hata olduğunu. Müvekkil 22.12.2022 tarihinde takipten haberdar olmuş, aynı gün de icra diaresine itirazda bulunduğunu. Dolayısıyla 7 günlük itiraz süresi içerisinde dosyaya sunulan bir itiraz dilekçesi bulundugunu. İcra müdürlüğü ise bu hususta halen bir karar vermemiş olup işlemin sürüncemede kalması sebebiyle dava yoluna müracaat edildiğini....

      Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....

      Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 11.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 09/07/2015 tarihinde şikayet ve itiraz dilekçesi sunduğu, borçlu dilekçesinde yurtdışında olduğundan ödeme emri tebliğinden haberdar olmadığını iddia etmiş, yurtdışından dönüş tarihi olan 01.07.2015 tarihinin öğrenme tarihi olduğunu belirtmiş, daha sonra dosyaya vekalatname sunan borçlu vekilinin ibraz ettiği dilekçede ödeme emrinden haberdar olma tarihinin 08.07.2015 olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen öğrenme tarihinin arzuhalci tarafından yanlış yazıldığını belirtdiği anlaşılmıştır....

        Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 24.11.2021 tarihli, 2020/1540 Esas, 2021/2746 Karar sayılı kararıyla "Somut olayda; her ne kadar şikayetçi tarafından 06.08.2007 tarihli ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de, şikayetçiye 03.08.2010 tarihinde yenileme emri tebliğ edildiği, şikayetçi tarafça bu tebliğ işlemine yönelik olarak usulsüzlük iddiası ileri sürülmediğine göre, şikayetçinin en geç 03.08.2010 tarihinde, takipten haberdar olduğunun kabulü gerekir....

        Borçlunun 16.08.2016 tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işlemine ilişkin usulsüzlük iddiasını ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, başkaca fesih nedeni de bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesi'nce 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir. ... Öte yandan, kabule göre de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap tebliğden haberdar olmuş ise, tebliğ işlemi geçersiz olmayıp muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir. Bu nedenle borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile, borçlu satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş ise, öğrendiği tarih, kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih kabul edilmelidir....

          UYAP Entegrasyonu