Somut olayda borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatının “......” adresinde “muhatabın bulunmaması sebebiyle muhatabın yerine muhatap ile birlikte aynı çatı altında beraber ve sürekli ikamet eden ehliyetli ve reşit yeğen.... imzasına tebliğ edilmiştir.” şerhi ile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Tebliğ yapılan adres borçlunun mernis adresi olmadığı gibi mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasına göre de bu adresin şikayetçi borçlunun oğlu, aynı zamanda diğer takip borçlusu ...'in işyeri adresi olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda ödeme emri tebliğ işlemi borçluya ait olmayan adreste yapılmış olması nedeniyle usulsüz olup, mahkemenin tebligatın usulüne uygun olduğu yönündeki gerekçesi yerinde değildir....
Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 2-Asıl dosyadaki usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın yapılan temyiz incelemesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlular aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 30.09.2015 olarak düzeltilmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece, borçlu adına tebligat yapılan ...'nin, ödeme emri tebliğ tarihi olan 21.05.2015 tarihinde davacının yanında çalıştığının SGK kayıtlarıyla tespit edildiği gerekçesiyle usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiği görülmektedir....
olarak gösterildiği halde, icra müdürlüğünce öncelikle bilinen bu adrese ödeme emrinin gönderilmesi gerekirken, anılan bu adres gözardı edilerek, doğrudan borçlunun mernis adresine ödeme emrinin tebliği doğru olmadığı gibi, ödeme emri tebliğ evrakı üzerine, tebliği çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup, bu durumda tebliğ memurunun, tebliğ işlemini, TK'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması, yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. O halde, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine, buna göre süresinde yapılan başvuru nedeniyle de işin esasına girilerek; diğer itirazlarının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; kambiyo takibinde yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
İİK'nun 167/2. maddesi; "Alacaklı takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar tasdikli örneğini eklemeye mecburdur" hükmünü içermektedir. İİK’nun 168/1. maddesinde ise; "İcra müdürü, senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir" düzenlemesine yer verilmiştir. Senet aslının icra kasasında olmadığı hususu, ancak ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu tarafından İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süre içerisinde, icra mahkemesine, şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirme konusu yapılabilir. Aksi halde mahkemece re’sen nazara alınamaz. Somut olayda takibe konu bono suretinin dosya içinde mevcut olduğu, bononun bir suretinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderildiği anlaşılmaktadır. Borçlu İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza inkarında bulunmuş olup, imza inkarında ispat yükü alacaklıya aittir....
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 28.06.2018 tarihinde takipten haberdar olduklarını, müvekkilinin takip alacaklısını tanımadığını, borca ve tüm ferilerine itiraz etiklerini, ödeme emri ekinde dayanak evrakın tebliğ edilmediğini, ödeme emrine itiraz ettiklerini, ayrıca imza itirazında da bulunduklarını, senet üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin Diyarbakır da ikamet ettiğini , İstanbul icra müdürlüklerinin yetkili olmadığını söyleyerek şikayet ve itirazlarının kabulüne, takibin ve ödeme emrinin iptaline, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Somut olayda; davacı borçlu T3'a ödeme emrinin 12.09.2019 tarihinde tebliğ edildiğine, dava dilekçesinde bu borçlu yönünden ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayette bulunulmadığı, borca itiraz ve kambiyo senedine özgü şikayetlerin 08.11.2019 tarihinde, yasal 5 günlük süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü anlaşıldığından, Mahkemenin davacı T3'ın davasının süreden reddine ilişkin kararı isabetlidir. Davalı alacaklının istinaf başvurusunun incelenmesinde: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 778/1- b maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 703/2. maddesi uyarınca; "poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir....
nun 168/4. maddesinde öngörülen (5) günlük yasal sürede icra mahkemesine başvurarak asıl ve birleşen dosyalarda, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayetinin yanı sıra takibe konu bonodaki imzaya itiraz ettiği, mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 17.10.2012 olarak düzeltilmesine karar verildiği ve imzaya itirazın esasının incelendiği; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda itirazın reddi yönünde verilen kararın Dairemizin 04.05.2017 tarih ve 2016/32898 Esas - 2017/7082 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamında mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğu, çelişkinin giderilmesi için takibe dayanak bono ön yüzünde bulunan keşideci imzalarının borçlu ...'...
Dairemizce yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı borçluların yurt dışında olduklarından bahisle tebligatların usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de, dosya arasına alınan mernis adres bilgisi kayıtlarının yapılan incelemesinde, borçlulara tebliğlerin yapıldığı mernis adreslerinden taşındıklarına ilişkin 28/07/2020 tarihinde beyanda bulundukları ve bu tarihte tescil edildiği, dolayısıyla 16/03/2020 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğlerinin borçluların mernise kayıtlı adreslerine TK'nun 21/2 maddesi gereğince usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçluların tebliğ tarihinde yurt dışında olmalarının tebligatları usulsüz hale getirmeyeceği anlaşılmakla usulsüz tebligat şikayetinin reddi ile 29/07/2020 tarihinde yapılan yetkiye ve borca itiraz ile kambiyo senedinin vasfına ilişkin şikayet ile İİK 58 ve 61. Maddelere aykırılığa ilişkin şikayetin yasal 5 günlük sürede olmadığından süreden reddinin gerektiği görülmüştür....
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası, TK'nın 32. ve İİK'nın 16. maddesi uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 gün, ödeme emrine yönelik itirazların da İİK'nın 16. maddesi uyarınca aynı süre içerisinde İcra Mahkemesinde ileri sürülmesi gerekir. Borca itiraz ve sair şikayetlerle birlikte borçlu, usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuş ise, usulsüz tebliğ iddiasının kabulü veya reddine göre sair şikayet ve itirazların yasal süresinde olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 07.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 13.04.2021 tarihinde açıldığı görülmüştür....