Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir....

    Yasaya bakıldığında bu sınırın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanınan ve yurtdışı hizmetleri nin sosyal güvenlikleri açısından değerlendirilmesini amaçlayan borçlanma hakkını içermediği, borçlanma kanunlarına da atıfta bulunmadığı açıktır. Kaldı ki; bir başka ülke vatandaşı iken, o ülkede geçen çalışmaların, davacı yönünden yabancı ülkede geçmiş hizmet olarak adlandırılmasına ve kabulüne imkan bulunmamaktadır. Anayasa ve 3201 sayılı Kanunun amaç ve ruhuna bakılmaksızın sadece borçlanma talebi sırasında Türk vatandaşı olmasının yeterli kabul edilmesi isabetsiz olup, 3201 sayılı Kanun uyannca tanınan borçlanma hakkından, yurtdışında Türkiye-Cumhuriyeti vatandaşı olarak çalışan ve borçlanma sırasında Türk vatandaşı olanlar yararlanabilirler. Göçmen olarak Türkiye'ye gelenler, yurtdışında çalıştıkları sürede Türk vatandaşı olmadıkları için borçia-namazlar....

      Sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” Hükmüne yer verilmiş ise de bu hüküm, sözleşmenin 27’inci ve 29’uncu maddeyle bir bütün olarak yorumlanmadıkça tek başına uygulanamaz. Nitekim 29’uncu maddenin 3’üncü bendinde, 27’inci maddeye yollamada bulunularak, “...ancak, sözleşmenin 27’inci maddesine göre bir aylık veya gelir talep etme hakkının mevcut olması halinde, aşağıdaki hükümler uygulanır.” Denmektedir. Kaldı ki, sözleşme hukukunda, sözleşme bir bütün olarak yorumlanıp aleyhe ve lehe olan hükümler birlikte uygulanır. Bu ilke, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi sosyal güvenlik sözleşmeleri bakımından da geçerlidir.(Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 28, Sayı 5, Mayıs 2002, s. 685-686.) Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile....... Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan......

        Dosyanın incelenmesinden; mahkemece verasete ilişkin dosyalar, nüfus kayıtları, nakit ve vukata ilişkin kayıtların celp edildiği, bilirkişiden rapor alındığı, tanık beyanının alındığı, Tanığın beyanında; Huref adında bir kişinin olmadığını, Huref olarak kaydedilen kişinin gerçek adının Horop olduğunu, Horop'un Surpik'in annesi, Surpik Armanuhi Hacikyan'ın annesi olduğunu, Armanuhi Hacikyan da T1 ile Kirkor Hacikyan'ın annesi olduğunu, soy kütüğünün bu şekilde olduğunu, Takuhi Altuner ile Surpik Atar ile kardeş olduğunu belirtiği, Bilirkişinin raporunda özetle; İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi Hüseyin ağa Mahallesi Cilt No:18 Hane No:1195 de nüfusa kayıtlı kimlik numaralı İstanbul 1959 doğumlu T1'ın annesinin adının Armanuhi olduğu, aynı yerde nüfusa kayıtlı, kimlik numaralı 1925 İstanbul doğumlu Armanuhi Haçikyan'ın annesinin adının Surpik olduğu, Sarıyer nüfus müdürlüğünce 15/11/2018 tarihinde düzenlenmiş nüfus kayıt örneğine göre kimlik nolu, 1888 Kütahya doğumlu Surpik Atar'ın anne...

        Davacı dava dilekçesinde, nüfusta (İran Nüfus Kütüğündeki) " Fatemeh" olan isminin "Shoule" olarak düzeltilmesini talep etmiştir. 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 4/1- a maddesinde ; " vatansızlar ve mülteciler hakkında yerleşim yeri, bulunmadığı hallerde mutat mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku " 'nun uygulanacağı hükmü yer almaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda ; "... Davacının İran vatandaşı olduğu, Türkiye de şartlı mülteci statüsü ile hakkında düzenlenen yabancı kimlik belgesi ile ikamet ettiği, hakkında düzenlenen kimlik bilgilerinin ise ülkesinde ki kayıtlara uygun olarak düzenlendiği, davacının Türkiye de nüfusa kayıtlı Türk Vatandaşı olmaması nedeniyle adının değiştirilmesi halinde bunun Türk Nüfus Sistemine kaydının mümkün olmadığı..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        Her ne kadar, ilk derece mahkemesince, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, Songül (Akbaş) Kırşan'ın 04/11/2002 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat ettiği, geriye mirasçı olarak evlilik hanesinde kayıtlı eşi ve çocukları ile bekarlık hanesinde kayıtlı oğlunu bıraktığı, davacının anne Songül'ün bekarlık hanesinde kayıtlı Emrah ile kendi hanesinde kayıtlı Emrah'ın aynı kişi olduğunu beyanla anne hanesindeki mükerrer kaydın iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğu açık olduğundan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru olmamıştır....

        Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışında geçirdikleri çalışma sürelerinin sosyal güvenlikleri açısından değerlendirilebilmesi amacıyla 22.05.1985 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 3201 sayılı yurt dışında bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunla, Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini öngörmüştür....

          Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile mümkündür. Unutulmamalıdır ki Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türk sigorta başlangıcı olarak kabulü özünde söz konusu tarih itibariyle bir gün çalışıldığının kabulü anlamını da taşımaktadır. Bu nedenle, Türk sigorta başlangıcı olarak kabul edilen tarihe ilişkin sürenin fiilen borçlanılmış ve Türk sosyal güvenliği bakımından değerlendirilebilir hale getirilmiş olmasını aramak, yerinde olacaktır....

            KARAR Davacı dava dilekçesinde Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti vatandaşı ile evli olduğunun tespiti ile evliliğinin nüfus kayıtlarına tescilini talep etmiş, Mahkemece dava konusunun idari iş olduğundan bahisle dava reddedilmiştir. Dava dilekçesinde tespit ve tescil talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacının Türkiye Cumhuriyeti nezdinde tutulan nüfus kayıtlarının Suriye Devletindeki kayıtları ile uyumlu hale getirilmesini talep etmekte hukuki yararının olduğu açıktır. Davacının evliliğinin nüfus kayıtlarına tescili idari iş niteliğinde ise de bu durum davacının mahkemeden tespit kararı talep etmesine engel değildir. Bu itibarla, mahkemece esasa girilerek, taraf delillerinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2021 NUMARASI : 2021/132 2021/203 DAVA KONUSU : Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) KARAR : K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kızının TC kimlik numaralı Zehra GÖKTEPE'nin 01.10.1982 doğumlu olup, Niğde ili, Merkez Mahallesi nüfusa kayıtlı iken yaklaşık 5 yıl önce trafik kazasında vefat ettiğini, müvekkilinin nüfus kayıtlarında davalı T5 isimli kişinin ananesi olarak gözüktüğünü, ancak yıllarca torunu olarak bildiği T5 isimli kişinin kendi kızının öz oğlu olmadığını ve eşi olan Cumali GÖKTEPE'nin başka bir ilişkisinden doğan çocuğu olduğunu, eşinin baskısı ile nüfusa annesi olarak kaydedildiği hususlarını öğrendiğini, müvekkilinin davalı Cumali Göktepe'den öğrendiğine göre davalı Mustafa Göktepe'nin biyolojik annesinin "Sevim Çınar (kızlık soyadı Kalkan) " olduğunu, gerek T5 isimli kişinin gerçek annesi olarak nüfus kayıtlarının düzeltilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile TC...

              UYAP Entegrasyonu