Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, rızası dışında aile konutu üzerine ipotek konulduğunu, bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı kadın tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince verilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Evlilik, sadece boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer....

    Türk Medeni Kanunu'nun 168. maddesinde boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkemenin, "eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi" olduğu, aynı kanunun 214. maddesinde ise "eşler veya mirasçılar arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkemenin yetkili olduğu" açıklanmıştır....

    Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

    Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca "aile konutunun malik olmayan eşin muvafakati olmadan kiraya verilmiş olması nedeniyle kira sözleşmesinin iptali ve tahliye" istemine ilişkin olup Türk Medeni Kanununun aile hukukunun düzenlendiği ikinci kitabından kaynaklanmaktadır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanununun 5133 Sayılı Kanunla değişik 4/1 maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesince bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. (Emsal Yargıtay 2.H.D 16.05.2013 2012/21485 E. 2013/13959 K.)...

    Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Evlilik, sadece boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Aile konutu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen koruma malik eş sağ iken başlayıp (TMK m. 194), malik eşin ölümünden sonra (TMK m. 240,652) da devam eder. Geçerli bir işlemin olmadığının kabul edildiği hallerde, malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırması düşünülemez. Malik olmayan eşin bu davayı açmaktaki hukuki yararının malik eşin ölümünden sonra da devam etmekte olduğu açık olduğundan evlilik ölümle sona erdiğinden bahisle davanın konusuz kaldığını söylemek de mümkün değildir (YHGK esas 2017/2-2906, karar 2017/1723, tarih 13.12.2017)....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, eşinin vefat ettiğini, eşi vefat edene kadar dava konusu taşınmazda oturduklarını, taşınmazın aile konutu olduğunu, aile konutu niteliğindeki taşınmazın kendisine özgülenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taşınmazın miras hissesine mahsuben davacı adına TMK’nun 652/1. maddesi uyarınca aile konutu olarak özgülenmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan ..., tarafından temyiz edilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2013/135 esas-2014/515 karar sayılı ilamıyla boşandıkları ve boşanma kararının mevcut dosyanın Dairemizce inceleme tarihinden önce 09.12.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Nüfus kayıtları resmi sicil niteliğinde olup, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur (TMK m. 7). Tarafların boşanmaları ile davalılar arasında gerçekleşen devir işlemi Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkmış olup, davanın konusu kalmamıştır. Mahkemece aile konutuna dayalı tapu iptal ve tescile ilişkin davanın konusu kalmadığı gözetilerek, davanın esası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden ise, dava tarihi itibarıyla tarafların haklılık durumları dikkate alınarak tayin ve takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

          Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası” şarttır....

          Türk Medeni Kanunu'nun “Eşlerin hukuki işlemleri” başlıklı 193. maddesi: “Madde 193- Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukukî işlemi yapabilir.” şeklindedir. TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu felsefesi içinde kabul edilmişken, aynı Kanunun 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, maddi tazminat ve nafakaların miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre davalı erkeğin, aşırı borçlanması yüzünden aile konutunun satıldığı ve ailenin zor duruma düşmesine sebep olmak suretiyle ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu