satışını yapmıştır.4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir....
Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile aralarında internet dersanesi satış sözleşmesi düzenlendiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek sözleşmenin iptalini istemiştir. Davalı, husumet yöneltilen canlı eğitim yayıncılığın tüzel kişiliği bulunmadığını savunarak davanın husumet yokluğu nedeni ile reddini dilemiştir. Mahkemece, canlı eğitim yayıncılığın hükmi şahsiyeti bulunmadığından davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile yapılan satış sözleşmesi gereğince kendisine teslim edilmesi gereken şifrenin teslim edilmediğinden bahisle sözleşmenin feshi istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davaya konu sözleşmede satıcının Unvanı Canlı Eğitim ......
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/1-k maddesinde "tüketici", ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesinde ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1245 KARAR NO : 2023/815 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İZMİR 4.TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit KARAR : İzmir 4.Tüketici Mahkemesi'nin 30/06/2021 Tarih ve 2021/93 Esas, 2021/428 K. sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü....
Davacı taraf ise tacir değildir ve dava dilekçesi ekinde sunduğu devre mülk sözleşmesi nedeni ile teminat olarak verildiğini ileri sürürek iş bu menfi tespit davasını açtığı anlaşılmakla , bu hali ile dava konusu bononun 6502 Sayılı TKHK’nun md 4/5.bendindeki tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle alınan kıymetli evrak niteliğinde olacağı ve bu durumda da davalı hamile karşı da ileri sürülebileceğinden davaya bakma görevi aynı Yasanın 73.maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine ait olduğundan mahkememiz görevsizdir. Mahkememiz görevsiz olduğundan bu nedenle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Somut uyuşmazlıkta; 26.01.2017 tarihinde şikayete konu taşınmazın şikayetçi ...’a alacağa mahsuben ihale edildiği, takip borçluları tarafından açılan ihalenin feshi davasında, Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 11.02.2021 tarih ve 2020/319 E. - 2021/91 K. sayılı kararı ile davanın esastan reddine hükmedildiği ve ilgili Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının Dairece onanması üzerine kararın 03.02.2022 tarihinde kesinleştiği, borçluların açtığı menfi tespit davası sonucunda, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.03.2017 tarih, 2015/1037 E.-2017/253 K. sayılı kararı ile İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/29254 E. sayılı takip dosyasına konu bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiği, ilgili Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin feragat nedeniyle reddi kararının taraflarca temyiz edilmeyerek 10.09.2019 tarihinde, ihalenin feshi isteminin reddi kararının kesinleşmesinden önce kesinleştiği anlaşılmıştır....
KARAR Davacı, davalıdan 18.7.2005 tarihinde satın aldığı mobilyaların ayıplı ve hasarlı olduğunu, davalının mobilyalardaki ayıpları gideremediğini ... sürerek sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davaya konu mobilyaların ayıplı olduğunun kabulü ile 4077 sayılı kanunun 4.maddesi uyarınca tüketicinin seçimlik hakları arasında sözleşmeden dönme ,malın ayıpsız misli ile değişimi veya ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakları düzenlendiğini ,satıcının tüketicinin tercih ettiği talepleri yerine getirmekle yükümlü ise de tüketicinin sözleşmeyi sona erdirmesi durumun gereği olarak haklı gözükmezse bedel den indirim ile yetinileceği ,mobilyadaki ayıpların niteliği davacı tüketicinin sözleşmeyi sona erdirmesini haklı kılmadığından davanın bedel indirimi olarak kabulü ile 350,00 ytl nin faizi ile davalıdan tahsiline,fazla talebin reddine karar verilmiş hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...
Davalı tarafından davacı aleyhine 12/09/2014 tarihinde başlatılan ilamsız takibin, davacının süresi içinde ödeme emrine itirazı üzerine 26/09/2014 tarihi itibariyle durduğu, davacının, henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle 23/10/2014 tarihi itibariyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; tüketicinin açtığı menfi tespit istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır....