Asliye Ticaret Mahkemesi; "...davacının gerçek kişi olup tüketici konumunda bulunduğu, davalının da şahış şirketi olduğu, her iki tarafında tacir olmadığı, aralarında alım satım akdinin yapıldığı, malın ayıplı olduğunun iddia edildiği, davanın haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğundan davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ...Tüketici Mahkemesi; "...davacının ... ... isimli otelin maliki ve işleteni olduğu, ayıplı olduğu iddia edilen yangın tüplerinin ticari amaçlı işyerinde kullanılmak üzere satın alındığı, davacının ticari ve mesleki gaye ile ürün satın aldığından tüketici sayılamayacağı davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir....
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, eksik ve ayıplı ifadan kaynaklanan tespit ve tazminat davasıdır. Davacı, davalıdan satın aldığı konutta eksik ve ayıplı işler bulunduğundan tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece eksik ve ayıplı işler için yasal sürede sözle veya yazılı ihbarda bulunmadığı için davanın reddi kararı verilmiştir. Dosya kapsamındaki tapu kayıtlarından taşınmazın davalı tarafından davacıya 14.03.2012 tarihinde satıldığı anlaşılmıştır....
Maddesinde ayıplı hizmetin tarifi yapılmış, 15. Maddesinde de ayıplı hizmet karşısında tüketicinin seçimlik haklarının neler olduğu teker teker sayılmıştır. Davada ayıplı hizmet verildiği sabit olmakla beraber çözümlenmesi gereken husus ayıplı hizmetin davalıya ihbarının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkeme davada ayıplı değil eksik ifa bulunduğundan dolayı ayıp ihbarı yapılmasının gerekmediğini gerekçesinde belirtmiştir. İfa, borçlanılmış olan edimin yerine getirilmesi suretiyle borcun sona erdirilmesidir. Şayet ifa gereği gibi yerine getirilmezse eksik ifa kavramı gündeme gelir. Geçmişte özellikle Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin içtihatlarında ayıp kavramı ile eksik ifa kavramı birbirinden ayrı tutulmuş ve her iki duruma da farklı hukuki düzenlemeler uygulanmıştır....
Dava; davacının davalı şirketin bayisinden almış olduğu yatak odası takımının gardolap sürgüsünündeki arıza nedeniyle kapakta deforme olması, gardolabın arkasının tam montaj yapılmaması sonucu salması, komidinlerin kapaklarının kendiliğinden açılması, bazaların altlarından çıkmasından kaynaklı ayıplar nedeniyle, ürünün misli ile değiştirilmesi talebine ilişkindir. 6502 sayılı Yasa'nın 8. Maddesinin ilk fıkrası ayıplı ifayı, öncelikle sözleşmeye aykırı olarak yapılmış ifa olarak tanımlamaktadır. Fıkraya göre, ayıplı mal tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle, sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlanmaktadır. Tarafların açıkça belirledikleri hususların sözleşmenin içeriğini oluşturacağı aşikardır. Ayrıca aynı fıkra hükmü, bir malın objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması halinde de ayıplı olacağını düzenlemektedir....
Mahkemece, 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre, malın ayıplı olduğunu düşünen davacı tüketicinin, bu dava ile "satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme" seçimlik hakkını ancak satıcıya karşı kullanılabileceği, oysa davacı iş bu dava ile davasını ithalatçıya yönelttiği gerekçesiyle davanın pasif husumet eksikliği nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde 6502 sayılı yasa yürürlüğe girmiş olup, bu yasanın geçici 1. maddesinin 2 fıkrasında ''Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....
Dava, yanlar arasındaki araç alım satım sözleşmesine konu olan araçtaki gizli ayıp iddialarına dayalı olarak açılan ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi; araç nedeniyle ödenmek zorunda kalınan vergi, sigorta vb ödemelerin iadesi ve aracın kullanılmaması nedenine dayalı tazminat isteklerine ilişkindir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava gayrimenkul satım sözleşmesinden kaynaklanan geç teslim ve ayıplı ifa nedeniyle tazminat, birleşen dava ise aynı sözleşme kapsamında eksik ve ayıplı işler nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamına, mevcut delil durumuna, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların ispatı açısından yargılama giderlerinin yargılama aşamasında davacı tarafça karşılanması gerekmesine ve mahkemece yapılan araştırmaların davacının iddialarının ispatı açısından gerekli olmasına göre asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....
Dava, eser sözleşmesinde ayıplı maldan kaynaklı seçimlik hakların kullanılması, cezai şart ve maddi tazminat istemli davadır. Taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan sözleşmelerin 4. maddelerinde teslimin satıcı davalının ... sitesinde bulunan fabrikasında alıcı firmanın nakliye aracı üzerinde yapılacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. HMK'nun 6. Maddesinde genel yetkili mahkeme gösterilmiş olup, buna göre kural olarak yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden kaynaklı davalarda genel yetkili mahkemenin yanı sıra HMK'nun 10. Maddesinde sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edilmiştir....
edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı şirket tarafından inşa edilen daireyi dava dışı Ş......’den satın aldığını, davalının ayıplı ifada bulunduğunu, ayıplı ifa nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlası saklı kalmak üzere 17.500TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında satım ilişkisi bulunmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....