Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olayda, yangın antrepoda meydana geldiği ve hem yangının çıkış yeri nedeniyle hem de emtiaların istiflenmesi ve korunmasında özensizlik gösterilmesi nedeniyle davalı antrepo işletmecisinin kusurlu bulunması sebebiyle meydana gelen zarardan tam bir sorumluluğu bulunduğu, dava dışıve bina malikinin kusurlarının bulunması durumunda, bu durumun antrepo işletmecisi ile bu şahıslar arasında değerlendirilmesi gerektiği, davalı antrepo işletmecisinin kendisi dışında başka şahısların da kusuru bulunduğunu belirtip, bunu davacıya karşı ileri sürmesi vedia akdi hükümleri gereğince mümkün olmadığı, zira antrepo işletmecisinin emtianın saklanması korunması hususunda kusursuz, tam bir özen sorumluluğu bulunduğu, gerekçesi ile davanın kabulüne, 11.488,63 TL'nin 27/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe bedeli ve diğer...

    Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulu gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula, kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlarda zarardan sorumlu olur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yapı Malikinin Sorumluluğu başlıklı 69. maddesinin 2. fıkrasında da “İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumludur” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan nedenlerle 818 sayılı B.K’nun 58. maddesi gereğince bina maliki meydana gelen zarardan kusursuz sorumludur....

      Bu durumda araç malikinin sorumluluğu, “araç sahibi“ sıfatından kaynaklanan kusursuz sorumluluğu ile değil, anılan maddede yer alan “diğer sorumlular” kavramı kapsamında ve 2918 sayılı Kanunun 85/1. ile 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çerçevesinde “işleten” sıfatını haiz bulunması dikkate alınarak saptanacaktır. 2918 sayılı Kanun kapsamında şeklî ölçüye göre işleten, satışa esas olan tescil belgesinde (m.19), aracın teknik muayene ve trafiğe çıkmasının temelini oluşturan trafik belgesinde (m.21), sigorta poliçesi (m.91) ve vergi kaydında adı yazılı olan kişidir. Maddi ölçüde ise araçtan ekonomik olarak yararlanmak ve araç üzerinde fiili hakimiyet esastır. 2918 sayılı Kanun, bu temel olgu üzerine oturmuştur....

        Bu işlemle doğru bir sicil kaydı kaldırılmakta ve yerine doğuşu sakat bir sicil kaydı oluşturulmaktadır, işte bu durumda, asıl ve gerek kayıt malikinin eski MK.nun 917 veya yeni MK.nun 1007. maddelerine dayalı olarak Devlet'in kusursuz sorumluluğuna gidebilmesi yerinde ve zorunludur. Ne var ki, gerek öğreti, gerekse uygulamada bu halde dahi gerçek kayıt malikine anılan maddelere göre, doğrudan dava hakkı tanınmamaktadır. Böyle bir durumda gerçek kayıt malikinin öncelikle sahte kayıtla oluşturulan yeni sicil malikine karşı dava açması ve şayet o dava sonucunda sicil kaydını düzelttiremediği takdirde ve ancak o aşamadan sonra anılan maddelere göre kusursuz sorumluluk ilkesine göre Devlet'in sorumluluğuna başvurabilmektedir, işte, önceki MK.nun 917 ve yeni MK.nun 1007. maddelerinde düzenlenen dava hakkı bu çerçevede sonuç doğurabilmelidir....

          Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır.Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur....

            Araç sahibi işleten Kara Yolları Trafik Kanunu 85/son hükmüne göre, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Sürücü tamamen kusursuzdur. Olayda tamamen kusursuz bulunduğundan, işletiminde tazminattan sorumluluğu bulunmamaktadır. Sigortacı KTK 91 ve devamı maddeleri gereğince işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir. Olayda işletenin sorumluluğu bulunmadığından sigortacının da tazminat sorumluluğu bulunmamakta olup dava dosyamızdaki olayda destek yaya olduğundan ve sigortacı ile arasında akti bir ilişkide bulunmadığından davalıların hiçbirinin destekten yoksun kalma tazminatını ödeme sorumluluğu olmadığından davanın tüm davalılar yönünden reddine karar vermek gerekerek mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

              Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davaya konu trafik kazası kontrolsüz hemzemin geçitte meydana gelmiştir. Soruşturma dosyasında aldırılan ATK raporuna göre motorsiklet sürücüsü küçük muris hemzemin geçide dikkatsiz ve tedbirsiz yaklaşmak, hemzemin geçide yaklaştığında hızını güvenli bir düzeye düşürmemek, tren yolunu etkin şekilde kontrol etmemekten tam kusurlu, dava dışı makinistler kusursuz bulunmuş ve şüpheli makinistler hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kusursuz olduklarından bahisle 11.03.2013 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Kaza tespit tutanağında motorsiklet sürücüsü küçük murisin kavşaklarda geçiş önceliğine uyma kuralını ihlal ettiği, makinistlerin kusursuz olduğu, kaza yerinde trafik ışık sistemi olmadığı, ‘dur’ ve ‘demiryolu’ işaret levhalarının mevcut olduğu belirtilmiştir....

                Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu söz konusu olmaz (bu yönde, HGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı). Davalı kuruma ait su borusu da madde de açıklanan "imal olunan şey" kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur....

                  Davaya konu somut olayda, davalı ... 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesine göre işleten sıfatıyla asıl sorumlu olan kişidir. Davalı ... ise asıl sorumlu olan işletenin sorumluluğunu teminat altına almaktadır. İşletenin sorumluluğu için herhangi bir kusur incelemesine gerek bulunmamasına rağmen her nedense yerel mahkemece kusur incelemesi yapılarak işleten kusursuz bulunmuştur. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu teminat altına alması nedeniyle sorumludur. Kanunun 91. maddesinin “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” hükmü ile sigortacının sorumluluğu işletenin sorumluluğu esasına dayandırılmıştır. Nitekim 86. madde de öngörülen işletenin sorumluluktan kurtulması hallerinde sigortacının da bundan yararlanması halefiyet ilkesinin bir gereğidir....

                    Dava, itirazın iptali (yapı malikinin kusursuz sorumluluğundan kaynaklı rücuen tazminattan kaynaklanan) istemine ilişkindir. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk halleri olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutulurken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." ( TBK .69. maddesi )....

                    UYAP Entegrasyonu