SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMKnın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMKnun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMKnun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, belirlendiği üzere TMKnın 692. maddesi gereğince, bu kişilerin tamamının imzasının bulunmaması nedeniyle, sözleşme başlangıçtan itibaren geçersiz ise de, diğer paydaşların sonradan onay vermesi ile sözleşme geçerli hale gelir. Bu onay açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle, yüklenici tarafından imal edilen konutların sözleşmede imzası bulunmayan diğer paydaşlar tarafından teslim alınması, üçüncü kişilere satılması, kiralanması gibi durumlarda, sözleşmede imzası bulunmayan paydaşların artık sözleşmeye onay verdiklerinin kabulü gerekir. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/100 E. sayılı dosyasında alınan 20.12.2003 tarihli bilirkişi raporunda A blok inşaatın %92 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Nitekim, davalı ...'da cevap dilekçesinde imalatın bu seviyede olduğunu beyan etmiştir....
Hukuk Dairesi 2016/3867 E. , 2016/5783 K."İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı .. aleyhine 22/02/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 10/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma gereğince karar verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 28/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi 2016/6902 E. , 2016/5783 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 06.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacılar T7 T1 T3 ve T5 vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, 2- 6100 sayılı HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince istinaf incelemesine konu Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/206 Esas, 2022/31 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu sırasında yaptığı yargılama giderlerinin mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, yatırılan istinaf gider avansından varsa kalan bölümünün talep halinde karar kesinleştiğinde istinaf eden taraflara ilk derece mahkemesi tarafından iadesine, 4- 6100 sayılı HMK'nun 359/3. maddesi gereğince iş bu kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1- a.6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Tüm bu nedenlerle; mirastan feragat eden (TMK m.528) mirasçı veya mirasçılar varsa, düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirastan feragat durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirastan feragat nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekir. TMK'nun 528/2,3. maddesinde düzenlenen “ ...Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur" hükmü uyarınca mirastan feragatte miras paylarının diğer mirasçılara intikal şekli kararda gösterilmelidir....
Mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi ya da mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması, ilgili kişinin mirasçılık belgesi istemesine engel bir neden olmadığı gibi, ilgili kişinin mirasçılık sıfatını da ortadan kaldırmaz....
Ancak; Sanığın, mağdurun çalıştığı marketten 78 TL değerindeki bir şişe rakıyı çalmaya kalkışmış olması karşısında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 30/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 512/3.maddesi uyarınca mirastan ıskatın mirasbırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edileceği düşünülmeden; yanılgılı değerlendirme ile (tenkis isteminin bulunmadığından bahisle) yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir". Somut olayda; mahkemece davanın kısmen kabulü ile "dava konusu vasiyet yoluyla mirastan ıskat senedinin iptaline ilişkin davacı talebinin reddine" şeklinde karar verildikten sonra hükmün devamında "dava konusu vasiyet yoluyla mirastan ıskat senedinin davacının saklı payı oranında iptaline" hükmedilmiş olup; birbiriyle çelişkili ve infaza elverişli olmayacak biçimde hüküm kurulması doğru değildir. ......