Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, TMKnun 713/2 fıkrasında öngörülen “..maliki yirmi yıl önce ölmüş..” ve tapu kütüğünün hukuki değerinin bu nedenle yitirmiş hukuiki sebebine dayalı olarak TMKnun 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece, tapulu taşınmazların satışlarının resmi şekilde yapılmadığı, davalıları zilyet olduğu ve olayda on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. TMKnun 713/2.fıkrasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında harici satışların diğer zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarında gerçekleşmesi halinde, sadece satın alanın taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin başlangıç tarihi bakımından önem taşımaktadır. Bunun dışında bu tür harici satışların hukuki bir değer taşımayacağı ve hukuki bir sonuç doğuramayacağı, sadece harici satış sözleşmelerin kişisel hak doğuracağı hususu mahkemenin de değindiği gibi doğrudur....

    Davacının yasal danışman atanmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; TMKnun 429. maddesinde kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergine yasal danışman atanacağı hükme bağlanmıştır. Dava dilekçesinde, ...'e TMKnun 405. maddesi gereğince vasi atanması, mümkün olmadığı takdirde 429. maddesi gereğince yasal danışman atanması istenildiği halde, mahkemece, TMKnun 429. maddesi uyarınca herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve irtifak hakkı nedeniyle uğranılan zararın tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

          TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek  gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMKnun 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası  niteliğindedir. Bu tür davalarda dava değerine  bakılmaksızın sulh hukuk  mahkemeleri görevlidir....

            K A R A R Davacı dava dilekçesinde, kısıtlı adayı eşinin maaşını ailesinin geçimi için harcamadığını, kendisine gereksiz şeyler aldığını, yaptığını savurganlıktan dolayı ailesini zor durumda bıraktığını açıklayarak malvarlığını kötü yönetmesi nedeniyle kendisini ve ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesi bulunduğundan kısıtlanmasına karar verilmesini istemiş; mahkemece davanın kabulü ile Murat Murta Kurt'un TMKnun 406. maddesi uyarınca kısıtlanmasına dair verilen karar kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....

              Mahkemece, taraf ve tanık beyanları ile kısıtlı adayının malvarlığını kötü yönetme durumunun bulunduğu, yargılama sırasında dahi ikinci bir iş kurduğu, aile fertleri arasında kısıtlı adayının borç yapma riskinin varlığı nedeniyle mirasa dahil malların paylaşımı yoluna gidildiği, TMKnun 406.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kısıtlanmasına ve davacı eşinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....

                TMKnun 594.maddesinde, miras bırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçılarının tamamı bilinmiyorsa, sulh hakiminin uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içerisinde mirasçılık sıfatını bildirmeye davet edeceğini, ilan süresinde kimsenin başvurmaması halinde ve sulh hakiminin de hiçbir mirasçı tespit edememesi durumunda miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere mirasın devlete geçeceği hükme bağlanmıştır....

                  ın TMKnun 407. maddesi gereği kısıtlanmasını istemiş; ... Sulh Hukuk Mahkemesince 25.05.2016 gün ve 2016-4-2016-381 sayılı kararı ile ...'ın TMKnun 407. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine kardeşi ...'ın vasi atanmasına karar verilmiş; Kısıtlı adayı tarafından atanan vasiyi kabul etmediğinden bahisle karara itiraz edilmiştir. Vasinin şahsına ilişkin itiraz talebi ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27.07.2016 günlü yazısı ile itirazın değerlendirilmesi için denetim makamına gönderilmiş, denetim makamı sıfatıyla ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 03.08.2016 gün ve 2016/426-314 D.iş sayılı kararı ile itirazın reddine, dosyanın gereği için ......

                    ın ilgi ve bakımı ile doldurulabileceği düşüncesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyanın incelenmesinden TMKnun 404/1.maddesi gereğince yaşının küçüklüğü nedeniyle kendisine vasi atanan ...'ın 16.10.1998 doğumlu olduğu ve temyiz incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle 18 yaşını doldurduğu anlaşıldığından TMKnun 404.maddesi uyarınca hakkındaki vesayet kararı kendiliğinden sona ermekle, ... .yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2-Diğer çocuklar ... ve ... yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dosyanın incelenmesinden çocukların anneleri Selda ile babaları Mahmut'un boşanmaları neticesinde velayetlerinin babaya bırakıldığı, velayet kendisine bırakılan baba -//- Mahmut'un 06.11.2013 tarihinde.......

                      UYAP Entegrasyonu