HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Ne var ki; mahkemece davacının eski hale getirme talebi hakkında bir karar verilmiş değildir....
HUMK m. 38.) maddesi hükmü uyarınca eylemi yapan kişiye yöneltilmesi gerekeceği tartışmasızdır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2015/174 Esas - 2017/2908 Karar sayılı ilamı) Yine bilindiği üzere, 4721 s. TMK' nun 719. maddesi taşınmazların yatay mülkiyet kapsamını belirlerken 4721 s. TMK' nun 718. maddesi hükmü ile de dikey mülkiyet kapsamı belirlenmiştir. Diğer yandan, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arzın mülkiyetine bağlıdır. Bu husus 4721 s. TMK' nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Bu düzenlemeler karşısında; üzerinde 634 s. Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış bir binanın mülkiyetinin 4721 s. TMK' nun 684. maddesi gereğince zeminin mülkiyetine tabi olacağından müstakil olarak kullanılan bölüm veya katlarda “bağımsız mülkiyet” oluşturulmasına yasal olanak yoktur....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalı tarafından TMK 652. maddesine dayalı olarak açılan İzmir 11.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1145 E. sayılı davası sonucunda; davanın kabulü halinde TMK'nun 705/2 maddesi uyarınca tescile ilişkin mahkeme ilamı ile davalının taşınmazın mülkiyetini edineceği dolayısı ile, miras yolu ile taşınmazda hak sahibi olan davacının, mahkeme ilamının kesinleştiği tarihe kadar taşınmazda zilyet olarak bulunan davalıdan ecrimisil talep edebilme hakkının bulunduğu anılan yasal düzenlemelerin bir sonucu olarak ortaya çıktığına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 258.53.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı ve kamu düzeni amacı ile sınırlandırılabilecektir. Malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar, 4721 s. TMK’ nun 683. maddesinde belirlenmiştir. Bilindiği gibi malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar ise 4721 s. TMK' nun 683. maddesinde düzenlenmiştir. 4721 s. TMK' nuın "Mülkiyet Hakkının İçeriği" başlıklı 683. maddesi; "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir....
nin 01.08.2008 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ... ve davalı ...'in kaldığı sabittir. Davalı şirket ile ilgili ihtarname tarihinden itibaren ecrimisile karar verilmesi kural olarak doğrudur. 1- Ne var ki; tüzelkişiliğe sahip davalı şirketin çekişmeli taşınmazları okul binası ve bahçesi olarak kullandığı, davalı ...'in diğer davalı şirkette hissedar olduğu bu suretle davalı ...'in kullanımının bulunmadığı gözetilerek davalı ... bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile elatmanın önlenmesi isteğinin reddine ve ecrimisil isteğinin anılan davalı yönünden de kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. 2- Davacı vekilinin elatmanın önlenmesi isteğine yönelik temyiz itirazına gelince; TMK.'nin 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davalı şirket bakımından elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, isteğin yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir....
TMK 194. maddesi ile aile konutu adı altında yeni bir hukuki kavramı hukukumuza getirilmiş olup TMK 683 maddesinde yazılı mülkiyet hakkının kullanılmasını sınırlayan bir madde niteliğindedir. TMK 139.maddesine göre eşler birbiri ve üçüncü kişiler ile kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her türlü hukuki işlemi yapabilirler. Bu kuralın istisnası TMK 194. maddede aile konutu başlığı altında düzenlenmiştir. Aile konutu TMK 194.maddesinin gerekçesinde “Eşlerin bütün yaşama faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır.” şeklinde tanımlanmaktadır. TMK’nın 189/son maddesine göre aile konutu olması için hak sahibi olan eşinin o konutta eşini ve ailesini oturtma ve barındırmasının hukuka uygun bir nedene dayanması gerekir. TMK 194. maddesi evliliğin genel hükümlerine ilişkin bir düzenleme olduğundan, eşler arasındaki mal rejiminden bağımsız olarak evlilik sona erinceye kadar uygulanır. Yargıtay 1....
HUMK m. 38.) maddesi hükmü uyarınca eylemi yapan kişiye yöneltilmesi gerekeceği tartışmasızdır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2015/174 Esas - 2017/2908 Karar sayılı ilamı) Yine bilindiği üzere, 4721 s. TMK' nun 719. maddesi taşınmazların yatay mülkiyet kapsamını belirlerken 4721 s. TMK' nun 718. maddesi hükmü ile de dikey mülkiyet kapsamı belirlenmiştir. Diğer yandan, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arzın mülkiyetine bağlıdır. Bu husus 4721 s. TMK' nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Bu düzenlemeler karşısında; üzerinde 634 s. Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış bir binanın mülkiyetinin 4721 s. TMK' nun 684. maddesi gereğince zeminin mülkiyetine tabi olacağından müstakil olarak kullanılan bölüm veya katlarda “bağımsız mülkiyet” oluşturulmasına yasal olanak yoktur....
O halde, Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi gereğince pay sahibi olan davacının her zaman elatmanın önlenmesi isteğinde bulunabileceği gözetilmek ve mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle davacının elatmanın önlenmesi isteğinin davalı ... yönünden mutlak olarak kabulüne, ecrimisil isteğinin de davacının taşınmazdaki payı oranında kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 29.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır....