Valiliği İl Nüfus Müdürlüğü tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesi gereğince küçüklere vasi atanması istenilmiş, mahkemece davanın kabulü ile dede ... vasi tayin edilmiş, karar ilgili kişi anne ... tarafından temyiz edilmiştir Türk Medeni Kanunu'nun 336.maddesine göre boşanma halinde velayet çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olup velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. Anne ... duruşmada velayetin kendisine verilmesini istediği gibi temyiz dilekçesinde de aynı talebini tekrar etttiğine göre, anneye aile mahkemesinde velayetin kendisine verilmesi için dava açması için süre verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi ve Satışın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, yeni kanunun 194, 240, 254, 279 ve 652. maddelerinde "Aile Konutu" adı altında yeni bir hukuki kavram getirilmiştir.Türk Medeni Kanunun 194/1. maddesi "eşlerden biri diğer eşin açıkça rızası bulunmadıkça , aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez; Aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz" hükmünü içermektedir.Bu düzenleme ile tapu sicilinde konutun maliki olarak görülen eşin, hukuki işlem özgürlüğü, diğer eşin katılmasına ve onamına bağlanmıştır.Amaç, aile konutunun ve bu konutla ilgili kanuni hakların koruma altına alınmasıdır.Bu koruma, evlilk birliği devam ettiğine göre 4721 Sayılı...
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere TMK m. 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları smırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....
Yargıtay görüşüne göre de, borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı ) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 200.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Şikayet, şahsi hak niteliğinde olup, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır....
Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanınan hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası ( TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesi ile mirasçılara tanınan davayı devam ettirme hakkı için, devam ettirilen davada sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması zorunluluktur. Bu ise ancak "Sağ kalan eşin kusurunun ispatlanma olanağı bulunan" davalarda gerçekleştirilebilir. Anlaşmalı boşanma davasında, mirasçılar sağ kalan eşin herhangi bir kusurunu kanıtlayamayacaktır. Bu tür boşanma davalarında sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışmaz ve dahi tartışmaya açmazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesi kabul edilemez (Dairemizin 18.09.2017 tarih 2016/8497 esas 2017/9546 karar sayılı ilamı)....
Hukuk Dairesi'nce, Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/1.maddesine atfen davacı ile muris ...'un TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden yasa gereği edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları, ... 5. Noterliği’nde 02.03.1990 tarih 9335 yevmiye ile düzenlenen genel mal ortaklığı sözleşmesi ile eşlerin mal ortaklığı rejimini seçtikleri, ileride iktisap edecekleri menkul ve gayrimenkul mal varlığının mal ortaklığına dahil edileceği, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ortaklığa ait malların sağ eşe kalacağı kararlaştırıldığı, ancak mal ortaklığı rejiminin, sözleşmede belirtildiği gibi ölümle değil başka nedenle (4722 s.Yasa mad. 10/1. m.) sona erdiğinden, söz konusu sözleşmenin evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ortaklığa ait malların sağ eşe kalacağı maddesinin uygulanamayacağı, başka bir anlatımla, evlilik birliğinin sona erdiği yani muris ...'...
Türk Medeni Kanunu’nun 336/3 maddesine göre "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 6/2-c maddesi ile aile mahkemesinin "Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, Nüfus Müdürlüğünce küçüklerin mallarının korunması istemi ile ihbarda bulunulduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mah. Sıf.) ... Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesi ve ... Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesi, ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Talep, TMK’nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesince, MK'nın Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4. maddesine göre ana babadan birinin ölümü halinde sağ kalan eşin yerleşim yeri aile mahkemesine durumun bildirileceği, sağ kalan eş ...'in yerleşim yeri adresinin "... İlçesi, ..." olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesince ise, bildirimde bulunulan küçüklerin annesinin ... olmadığı, ... ve yerleşim yeri adresinin ise "... Mah. ......
Ne var ki, dava dilekçesinde bildirilen davalı eşe ait Yapı Kredi Bankası... Organize Sanayi Bölge Şubesindeki 72115645 nolu hesaba ilişkin döküm getirtilmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiştir. Bir eşin 01.01.2002 tarihinden sonra iktisap edilen bütün malları aksi ispat edilinceye kadar kural olarak, edinilmiş maldır (TMK. m. 222/son). Tasfiyeye girecek malvarlığı kural olarak, mevcut olan malvarlığıdır (TMK. m. 228/1). Kötüniyetle elden çıkardığı kanıtlanmadıkça edinilmiş malvarlığının bir eş tarafından sarf edilmiş olması onu diğer eşe karşı borçlu kılmaz (TMK. m. 229)....
Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4/1. maddesinde “Ana ve babadan birinin ölümü halinde nüfus memuru veya evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesi halinde kararı veren mahkeme, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşin yerleşim yeri aile mahkemesine, yoksa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun belirlediği mahkemeye durumu derhal bildirir. Mahkeme, belirleyeceği süre içinde, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşten çocuğun varsa, mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermesini ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesini ister.” hükmüne yer verilmiştir....