Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ye çıkartılması istenilmiştir.Mahkemece, ayrılık kararı ile belirlenen nafakanın ayrılık süresince artırımının istenemeyeceği ve davalının mevcut nafakayı dahi ödeme gücü bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı suresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK, md. 186/1 ) geçimine. ( TMK md. 185/3 ) malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244,262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md. 185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır ( TMK. 169 ).Somut olayda, ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/1083-2006/1203 sayılı kararı ile tarafların iki yıl süre ile ayrı yaşamalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine, iki yıllık ayrılık süresi mahkeme kararının kesinleşmesi (27.05.2009) ile başlayacaktır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, TMK 172/2. maddesinde düzenlenen ayrılık süresinin sona ermesine rağmen ortak hayatın yeniden kurulamaması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası olup yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, mahkemece belirlenen ayrılık süresi sona erdikten sonra tarafların biraraya geldikleri ve karı koca olarak birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

      Davalı kadının adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, davalının adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı kadının temyiz itirazlarının incelemesine gelince; a) Davacı erkek tarafından TMK 166/son maddesine dayalı açılan boşanma davasının yapılan yargılama sonrasında mahkemece, kusur belirlemesi yapılmaksızın TMK 166/1 maddesi gereği davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı kadın tarafından istinaf edilmekle bölge adliye mahkemesince davanın TMK 166/son maddesine dayalı olduğu ve TMK 166/son gereği boşanma davasının kabulü için gerekli şartların gerçekleştiğinden bahisle hükmün kaldırılmasına karar verilmiş, yeniden kurulan hükümde, kusur belirlemesi yapılmaksızın tarafların TMK 166/ son gereği boşanmalarına...

        Bu hali ile davacının TMK 166/1 nci maddesine dayalı boşanma davasının reddine ve yasal sonuçlarına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı,taraf istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. 2- )Tarafların nafaka ile ilgili istinaf başvurularında; 4721 sayılı TMK 169/1 nci maddesine göre;Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır"....

        Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında, fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda, ret ile sonuçlanan ve Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davalı kadın ile eşini müşterek konuta almayan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu ve boşanma ile yoksulluğa düşecek davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına (TMK md. 175) hükmedilmesi gerekirken, talebinin reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....

          Çok uzun süreli eylemli ayrılığın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) nedeni olarak benimsenmesi konusunda, eylemli ayrılık süresinin somut olayın özelliği de göz önününde bulundurularak çok dikkatli ve iyi değerlendirilmesi gerekir. Eylemli ayrılık süresinin kısa tutulması tek yanlı boşanmalara neden olabileceği gibi; sürenin uzun tutulması ise eşlerin yeni bir yaşama başlama olanağını sınırlar (AKINTÜRK, Turgut/ATEŞ, Derya: Aile Hukuku, c: 2, İstanbul 2017, s. 242, KÖPRÜLÜ Bülent/KANETİ Selim: Aile Hukuku, İstanbul 1989. s.144, YALÇINKAYA Namık/KALELİ Şakir: Boşanma Hukuku, c: 1, Türk Hava Kurumu Basımevi 1987, s. 38). Burada, TMK m. 171’de belirlenen hâkimin takdir edeceği en fazla üç yıllık ayrılık süresi ile TMK m.166/4’de belirlenen üç yıllık eylemli ayrılık süre koşulunu göz önünde bulundurmak sorunun çözümüne yardımcı olacaktır....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, eylemli ayrılık sebebine dayalı (TMK m.166/4) boşanma davasıdır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166/1) hukuksal nedenine dayalı olarak boşanma davası açılmıştır. Yargılama sırasında, tahkikat aşamasında 16.04.2015 tarihli celsede boşanma talebinden vazgeçerek, ayrılığa karar verilmesini talep etmiş, ancak sonraki celse olan 07.05.2015 tarihinde ise boşanma kararı verilmesini istediğini beyan etmiştir. Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. (HMK m.311). Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir [(HMK m.309 (2)]. Yasal düzenleme uyarınca, davacı boşanma davasından feragat ederek, ayrılığa (TMK m.172) karar verilmesini talep etmiştir....

                SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 23.06.2021 (Çrş.)...

                  Aile Mahkemesi'nin 2013/1620 Esas sayılı davasınında bir yıl süreyle ayrılığa karar verilmesine ilişkin ilamın 28/06/2018 tarihinde temyiz kanun yolu incelemesinde onanarak kesinleştiğini, bu nedenle asıl davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğini, kadının tanıklarının görgüye dayalı anlatımlarının bulunmadığını, yanlı tanıklık yaptıklarını, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesinin ve birleşen davanın kabulü yönünde verilen kararının hatalı olduğunu, annenin, baba ile çocuğun görüşmesine engel olarak babayla çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını engellediğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Asıl dava; ayrılık kararına dayalı boşanma davası (TMK 172/2. madde) ve ferilerine, birleşen dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK 166/1. madde) dayalı boşanma ve ferilerine ilişkindir....

                  UYAP Entegrasyonu