Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz” denilerek ortaklar kurulunun onayı olmadan şirkete borçlanılamayacağı belirtilmiş olduğu halde bu yasağa rağmen davalı şirketin müdürünün yüklü miktarda şirkete borçlanması, şirketin gayri faal olması nedeniyle şirketin elde etmiş olduğu kira gelirlerinin hisseleri oranında ortaklara kar payı olarak ödenmesi gerekirken bunun yapılmaması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde haklı nedenle şirketin feshini veya ortaklıktan çıkarılmayı talep etme şartlarının oluştuğu sonucuna varılmaktadır. Davalı şirketin haklı nedenlerle feshi koşulları oluştuğu belirlenmekle birlikte işletmenin devamı menfaatler dengesine daha uygun görülmektedir....

    Sayılı ilamında; "..Dava, haklı nedenle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Şirketin feshi davasının ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterli olup, şirket ortağına husumet yöneltilmesi doğru değildir. Bu durumda, davalı ortaklara karşı açılan şirketin feshi davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı ortaklar aleyhine sonuç doğuracak şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir." şeklinde kabul edildiği anlaşılmıştır. Davacının tasfiye halindeki dava dışı ....'nin aktif ve pasifleri ile hissesinin gerçek değerinin tespiti ve tasfiyesini (ortaklıktan çıkma veya şirket feshi) talep ettiği, dava dışı ...'...

      Karar sayılı ilamıyla, "..6102 Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekir. Kanunun 5. maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her safhasında ve re'sen nazara alınmalıdır. Adi ortaklık Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup tüzel kişiliği bulunmamaktadır ve bu nedenle kural olarak adi ortaklık tacir sayılmaz....

        Dava, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan katılım ve kar payının tahsiline ilişkindir. 818 sayılı önceki BK'nun 534.maddesi; "Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes'ul olurlar." hükmünü içermekte olup; aynı husus yeni yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 638.maddesinde de "Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur. Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler....

          'nin vergi kayıtlarına ilişkin yazılan müzekkeremize ...' cevabi yazısında, "davalı şirketin vergi bilgilerinde 30/09/2018 tarihinde re'sen terk olunduğunun tespit edildiği" belirtilmiş olup aktif olarak ticari faaliyet yürütmediği anlaşılmıştır. Davalı şirketin kuruluş amacına aykırı olarak ticari faaliyetlerine son verdiği ...kayıtlarla ortadadır. Bununla birlikte hakim ortak ve aynı zamanda müdür olan diğer pay ortağı dava dışı ...'un, şirketin ekonomik faaliyetlerini yürütme ve dolayısıyla şirket amacını gerçekleştirmeye yönelik herhangi bir girişiminin olmadığı dolayısıyla bu haliyle müdürlük görevini gerektiği gibi yerine getirmediği kanaatine ulaşılmış; ortakların şirket yönetimine dair toplanmadığı başka bir deyişle birlikte karar almaya yönelik iradelerinin oluşmadığı ve bu haliyle güvene dayalı ortaklık ilişkisinin yürütülmesine imkan kalmadığı anlaşılmıştır....

            Limited şirketin icra işlerini yapmak ve ortaklığı temsil etmek için ortaklığa müdür veya müdürler atanabilir. Müdür veya müdürler limited ortaklığın ortaklarından seçilebileceği gibi, ortak olmayan kişilerden de seçilebilir (TTK m. 540, 541). Limited ortaklık sözleşmesinde ortaklığın idare ve temsili ayrıntılı biçimde gösterilebilir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla ortaklık işlerini idare ve temsile yetkilidir. Ancak limited şirket ortağı olmayan, ancak müdür olarak atanan kişi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 449 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547/1 maddesi kapsamında ticari temsilcidir. Ticari temsilci, Kanun işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir(TBK md. 547/I)” olarak tanımlamıştır....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/812 KARAR NO : 2022/338 DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 30/09/2021 KARAR TARİHİ : 31/03/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 30/09/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 10/11/1997 tarihinde kurulduğunu, şirket ortaklarından ...'ın 23/11/2017 tarihinde 10 yıl süreyle müdürlüğe atandığını, davalı şirketin müdürü ...'ın müvekkiline yazılı olarak verdiği 03/04/2019 tarihli itirafında “.... Triko Şti.'...

                Dosya kapsamından; dava dilekçesi ile taraflar arasında ticari şirket ortaklığı olduğu ve sonrasında ıslah ile taraflar arasındaki adi ortaklık bulunduğunun, ileri sürüldüğü, davacının gösterdiği faaliyete göre tacir olduğu, gerçek kişi davalıların ticari şirket ortakları ve davalı tüzel kişinin ise ticari şirket dolayısıyla tacir oldukları, ıslah sonucunda feshi ve tasfiyesi istemine konu işletmenin ve tarafların faaliyetinin esnaf kapsamını aştığı ve ticari işletme olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu işletme “ticari işletme” niteliğinde olup, ortakları da tacir sıfatına haizdir. Bu durumda, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunan uyuşmazlık, TTK'nın 4/1. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğundan ihtilafın, asliye ticaret mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 9....

                  İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, eldeki davanın anonim şirketin haklı sebeple feshi olmadığı takdirde alternatif yöntemlere karar verilmesi olduğu, TTK nın 531.maddesi uyarınca şirket merkezi mahkemesinin kesin yetkili bulunduğu, davalı anonim şirketin "... ... Mah. ... Sk.... Blok No: ......

                    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/599 Esas KARAR NO : 2022/119 DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 15/09/2021 KARAR TARİHİ : 17/02/2022 Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 25/10/2019 tarihinde ... tic. Ltd. Şti. unvanı ile ticaret sicil gazetesine tescille kurulduğunu, 21/08/2020 tarihinde unvanının değiştirilerek ... İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd....

                      UYAP Entegrasyonu