Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi.../... e-imza e-imza e-imza e-imza .../...uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir....

    yatırımı desteklerken kimisinin de karşı çıkabileceğini, ancak bu tür fikir ayrılıklarının kayyum atanmasını haklı göstermeyeceğini, yönetimin devamlılığını sağlamayan ortakların şirketin feshi veya denetim kurullarının işletilerek şirketin çıkarlarına en uygun yönetim biçiminin kamusal müdahale ile şirketin kayyum tarafından idare edilmesinin istemelerinin doğru olmadığını, ticari faaliyeti bulunmayan ancak tasfiye sürecine girmemiş bir şirket için de, organları iş başında olduktan sonra kayyum tayini istenemeyeceğini, anonim şirketlere kayyım atanmasının istisnai bir çözüm olduğunu, kayyum tayini davalarında asıl amacın şirketin devamlılığını sağlamak olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Mahkememizce görev yönünden yapılan değerlendirmede; adi ortaklık sözleşmesinin tarafları gerçek şahıs olup, bu şahısların kurdukları adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması, yapılan işin iş bu adi ortaklık yönünden ve taraflar yönünden niteliği, tarafların tacir olmaması ve ticari işletme olarak bir adi ortaklık kurulmamış olması nedeniyle nispi ticari dava söz konusu olmadığı gibi, dava konusu uyuşmazlığın ticaret kanununda düzenlenmediği adi ortaklık ilişkisinin 6098 sayılı TBK'nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, daha çok şahısların şahsi emekleri ve malları ile ortak bir amaca erişmek üzere bir araya geldikleri sözleşme türü ve bu sözleşmeden kaynaklanan ilişki ve tasfiyenin TBK'da düzenlenmiş olduğu, böylece mutlak bir ticari davanın da söz konusu olmadığı mahkememizce benimsenmiştir....

      Şti ilgili ortaklık yaptıklarını, bu ortaklık neticesinde müvekkilinin ve ailesinin 40.000,00 TL civarında bir miktar parayı da davalıya devrettiklerini, müvekkilinin müvekkilinin şirketin kuruluşu sırasında sadece davalı tarafından Ankara Ticaret Odasına giderek kimlik ve imzalaması gereken evraklar var denilerek imza attığını ve herhangi bir sözleşmeye ya da herhangi bir taahhütname imzalamadığını, müvekkilinin şu anda ortağı bulunduğu şirketin ne gibi işlemler veya işlem yapıldığını bilmediğini, şirket müdürü olarak davalının atandığının genel kurul veya herhangi bir davetiyenin kendisine gelmediğini, kendisinin kişinin hürriyetinden yoksun bırakılma suçu işlendikten sonra şirket ile ilgili bilgi ve belgeleri istediğinde kesinlikle bir cevap alamadığını, bu tutumun ortaklar arasında olması gereken güven ilişkisinin yok olmasına ve huzursuzluklar, tatsızlıklar ve nahoş olaylar yaşanmasına neden olduğunu, sonuç olarak ortaklığın başkasına devrin önlenmesi amacıyla ortaklık üzerine tedbir...

        Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının ortaklıktan çıkarılmasının mümkün olup olmadığı, ortaklıktan çıkması durumunda ortaklık payının ne olduğunun karar tarihine en yakın piyasa rayiç değeri ile hesap edilmesi, şirketin tasfiyesinin gerekip gerekmediğinin tespiti açısından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 13/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 31/03/2022 tarihli bilançosuna göre TTK m.376 hükmü yönünden borca batık durumda olması sebebiyle TTK 634/5 hükmü gereği davalı şirketin feshini talep edebileceği, davalı şirketin özvarlığı payı, negatif(692.805,73:10.000 x3.300)= 225.625,89 TL ye isabet ettiği için davacının TTK....

          Asliye Hukuk Mahkemesince; "davanın ticari şirketler tarafından kurulan adi şirketin feshi istemine ilişkin olduğu, bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4.madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, 102 sayılı TTK 4/1-f maddesine göre ise her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK'da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılacağı, somut olayda her ne kadar feshi ve tasfiyesi istenen şirket adi şirket olsa da, bu şirketlerin ticari şirketler tarafından ticari faaliyetleriyle ilgili iş ve işlemleri yerine getirmek için kurulduğu ve bu çerçevede faaliyette bulunduğu, dava konusunun tarafların ticari işletmesi ile ilgili olduğu anlaşıldığından davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava şartı...

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/360 Esas KARAR NO : 2022/517 DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli) DAVA TARİHİ : 27/03/2019 KARAR TARİHİ : 21/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette %..., davalı ...'ın %... hissesi olduğunu, başkaca hissedarın bulunmadığını, davalı şirketin ... tarihinde ticari çalışmasına son verdiğini, iş yerini kapattığını, Antalya ... tarih ... sayılı yoklama fişi ile iş yerinin kapatıldığına dair tutanak tutulduğunu, davalı şirketin vergi kaydından da terkinin yapıldığını, davalı ... ile şirketin rızai feshi ve tasfiyesi için bir araya gelinemediğini, şirketin taşınır ve taşınmaz malı bulunmadığını belirterek davalı şirketin feshine ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Bu maddedeki düzenlemeye göre limited şirketler ortaklık sözleşmesinde öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesi ile, genel kurul kararı ile, iflas sebebi ile, Kanunda öngörülen diğer sona erme hallerinden birinin gerçekleşmesi ile sona ererler. Bunlar dışında aynı maddenin ikinci fıkrasında organ eksikliği veya genel kurulun toplanamaması hali ile üçüncü fıkrasında haklı sebeplerin varlığında mahkeme kararı ile şirketin feshi istenebilir. Somut olayda; şirketin ortaklık yapısı incelendiğinde, şirketin ortaklarının davacılar olduğu görülmüştür. Davacılar TTK 636 maddesinin 2. ve 3. fıkrasında belirtilen şirketin mahkeme aracılığı ile feshini gerektirir durumu ispatlayamamışlardır. Davacılar tarafından şirket genel kurulunun toplanarak şirketin feshine yönelik karar alınması ve icrasına engel bir durum bulunmamaktadır. Bu sebeple davalı limited şirketin mahkeme aracılığı ile feshi şartları oluşmadığından, açılan davanın reddine karar verilmiştir....

                Davalı vekili, davacıların müvekkil şirketin azınlıkta kalan ortakları olduğunu ve müvekkili şirketin ticari itibar ve faaliyetini sürdürmesine engel olacak davranışlar sergilediğini, davacılara şirkete zarar veren olumsuz tutum ve davranışlarını sürdürmeleri halinde ortaklıktan çıkarma davası açılacağı hususunda daha önce noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, olumsuz tutum ve davranışlarını sürdüren davacılar hakkında ikinci bir noter ihtarnamesi gönderildiğini, davacıların hisselerini devretmeye veya çoğunluğun hisselerini devralmaya davet edildiklerini, ancak bu ihtarnameye rağmen sonuç alınamadığını, davacıların uzlaşmaya ve toplantı yapmaya yanaşmadıklarını ve şirket hakkında bir takım davalar açmak ve suç duyurusunda bulunmak suretiyle şirket defterlerine el konulmasını sağlayarak fiilen bir toplantı yapılmasını ve toplantıda alınan kararların ortaklık defterine işlenmesini engellediklerini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. emece, iddia, savunma ve tüm...

                  SAVUNMA: Davalılar vekili sunduğu iki ayrı cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, şirketin feshinin ve ortaklık payının düzeltilmesinin talep edilebilmesi için hukuki şartların mevcut olmadığını, ihya kararının sınırlı olarak verilmesine bağlı olarak ihya kararına konu edilmeyen şirketin feshi ve ortaklık payına ilişkin taleplerin dinlenemeyeceğini, şirketin feshi ve ek tasfiyesi talebine ilişkin olarak davalıların pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, şirketin paralarının, mallarının, demirbaşlarının hukuka aykırı bir şekilde boşaltıldığı, şirketin zarara uğratıldığı, ortaklık payının düzeltilmesi iddialarına karşı davalı ...'ın şirketin müdürü ve ortağı olmaması ve dava hakkının şirkete ait olması nedeni ile davalı ...'...

                    UYAP Entegrasyonu