Davalı Şirket vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle ilk itirazları olan yetki ,görev ,husumet ve zaman aşımı yönünden işe iade talebi ve davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer alacak kalemlerinin her biri yönünden davanın reddini talep ettiklerini, müvekkilinin davacı tarafı kendi insiyatifi doğrultusunda işten keyfi bir şekilde çıkartmadığını, müvekkil şirketin davacıyı işten çıkarma sebebi Kızıltepe Belediyesinin resmi yazısı gereği Kanun Hükmünde Kararnamenin 667 ve 678 Maddesi gereği güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeni ile iş akdi sözleşmesinin fesh Kızıltepe Belediyesinin resmi yazısı gereği, Kanun Hükmünde Kararnamenin 667 ve 678 Maddesi gereği güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeni ile iş akdi sözleşmesinin fesh edilmesi istendiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece işe iadenin kabulü yönünde karar verilmiştir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 06/06/2013 tarihli Acentelik Sözleşmesi kapsamında müvekkilinin davalı şirketin acentesi olarak faaliyete başladığını, davalının sözleşmeyi üretim yetersizliği ve portföyün teknik zarar kaydetmesi gerekçeleriyle 22/07/2016 tarihinde haksız olarak fesh ettiğini, feshin haksız olması dolayısıyla davacının denkleştirme tazminatı isteme hakkı bulunduğunu, davacı acentenin acentelik süresi boyunca davalı şirkete yeni müşteriler kazandırdığını, davalı şirketi sigortalılara tanıttığını, en iyi şekilde temsil ettiğini, sözleşmenin ani olarak sonlandırıldığını, ticari açıdan zor durumda kaldığını, iş kaybına uğradığını, haksız fesih ve davalıya hatırı sayılır sayıda sigortalı kazandırmış olunması sebebiyle davacı şirketin TTK 122 maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep...
Şirketi'ne bağlı şekilde arşiv düzenleme işinde tasnif görevlisi olarak çalışırken hak kazandığı ücretlerinin ödenmeyip iş sözleşmesinin fesh edildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım aylık ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini, istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili, davacının diğer davalı şirketin işçisi olması nedeni ile davada husumetleri olmadığını, diğer davalı ile idare arasııda 15/11/2011 tarihinde hizmet alım sözleşmesi yapıldığını, 23/12/2011 tarihinde işin kabulünün yapılarak hakediş tutarının 26/12/2011 tarihinde ödendiğini, davacının asıl işvereninin diğer davalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı ise davaya cevap vermemiş, yargılama sırasındaki beyanlarında iş sözleşmesinin işletmesel gereklilik nedeniyle fesh edildiğini savunmuştur....
AŞ’ye ait emtianın kaldırılmasının talep edildiği, bu durumun davalının satış sözleşmesini fesh ettiği anlamına geldiğini ileri sürerek, taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak fesh edildiğinin tespitine, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL cezai şartın, 20.000,00 TL kar mahrumiyetinin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava, taraflar arasındaki sözleşme ve protokole aykırı olarak süresinden önce ve haksız olarak sözleşmenin feshedildiğinin tespiti ile kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkin olduğu, sözleşmenin feshinin haksız olmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
KARAR Davacı, davalı ile arasında ... denetim hizmeti sözleşmesi bulunduğunu, 18.7.2009 tarihli sözleşme karşılığında toplam 67.771,58 TL olarak anlaştıklarını, sözleşme kapsamındaki ilk edimi olan proje incelemeyi gerçekleştirmiş olmasına rağmen davalının bir türlü ruhsat alamadığını ve sözleşmeyi haksız olarak fesh edildiğini, haksız fesh nedeniyle tüm sözleşme bedeline hak kazandığını ileri sürerek takibe vaki haksız itirazın kaldırılması ile, davalının asıl alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....
, bu hususların kesinleşen ceza kararları ile sabit olduğunu, davacı şirket ortakları ve yetkilileri ile müvekkili şirketin eski müdür ve çalışanlarının aynı kişiler olması, her iki şirketin tüm ticari faaliyetlerinin bu kişiler tarafından gerçekleştirilmesi, bunun sonucunda müvekkili şirketin ticari defterlerinde davacı şirketin iddia ettiği miktarda alacağının olmasının beklenen bir durum olduğunu, davacı şirketin ortaklarının müvekkili şirketin merkez ofisinin İngiltere'de bulunmasından ve davacı şirket kurucu ortağı ...'...
Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler....
ticari defterlerinde davalı şirketin, davacı şirketten 764,43 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın takibe itirazında haklı olduğu sonucuna varılarak Mahkememizce davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
KARAR Davacı, Güvercinlik mesire yerinin 6.8.2003 tarihinde,9 yıl süre ile ihale edildiğini ve 31.12.2012 tarihine kadar davalı şirket adına Necdet Sevin'e devredildiğini, davalı şirketin sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin fesh edildiğini bildirerek, fesh edilen işletme sözleşmesine istinaden 12.11.2009 tarihi itibariyle toplam 413.563,79 TL alacağın dava tarihinden itibaren ana paralar üzerinden işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı davaya karşı cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ve davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya Tebligat Yasası hükümlerince tebliğ edilmemiş olup, davada taraf teşkilinin sağlanması için dava dilekçesinin davalıya usul ve yasaya uygun olarak tebliği zorunludur....
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının edimini yerine getirerek, sözleşme konusu malları davalıya teslim ettiği, davalının ise sözleşmede belirlenen kira taksitlerini sürelerinde ödemediği, davacı tarafından 60 günlük süre içinde borcun kapanması aksi taktirde malın iadesinin talep edileceğinin davalıya ihtar edildiği, davalı şirketin temerrüde düştüğü, sözleşmenin davacı tarafça haklı olarak fesh edildiği gerekçesiyle davacıya ait olan menkul malın davalıdan aynen alınarak davacıya verilmesine, Finansal Kiralama Şerhinin terkini işleminin, Tapu Sicil Müdürlüğünde yapılması mümkün olduğundan bu konuda ki talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....