Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu Kanunun 449. maddesine göre ticari mümessil bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vaz etmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı kanunun 450/son maddesinde ticari mümessilin sarih selahiyeti olmadıkça taşınmazları temlik veya bir hak ile sınırlandıramayacağı belirtilmiştir. Yasada öngörülen bu açık yasaklama dışında ticari mümessilin icra dairesinde (yada mahkemelerde) şirketi temsil edemeyeceği yönünde bir hüküm yoktur. Aksine adı geçenin şirket gibi hareket edebileceğinin ve onun adına yargılamada taraf olma yetkisinin varlığını kabul etmek gerekir. O halde, somut olayda ticari temsilcinin itirazı geçerli kabul edilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir....

    Mali müşavir bilirkişinin 02/04/2020 tarihli raporunda özetle: Davacının ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yaptırıldığını, sahibi lehine delil teşkil ettiği, davacı şirket ile davalı şirket arasında mal ve hizmet alımına ait yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen fiyat farkı faturasında fiyat farklarının nelerden ibaret olduğu, açıklamalı ve detaylı bir şekilde davalı şirket tarafından faturada belirtilmediği, davalı şirket ve davacı şirketin fiyat farkı faturasında mutabık kaldıkları yönünde davalı şirket tarafından sunulmuş herhangi bir belgenin de olmadığı, davalı vekili tarafından davaya cevap dilekçesinde davalı şirket tarafından sunulmuş herhangi bir belgenin olmadığı, davalı vekili tarafından davaya cevap dilekçesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen fiyat farkı faturası sonrası davacı şirkete 22.000 TL gibi ufak bir cari hesap borçlarının kaldığının belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete...

      Esas sayılı icra takip dosyası ve davacı şirkete ait 2017-2018 yılları ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda; davacı şirket tarafından, davalı şirkete düzenlenen ve icra takibine konu olan 20/06/2018 tarih 005981 Nolu 1.002,00-TL bedelli faturanın, davacı şirketin ticari defterlerinde 1.001,00-TL olarak kayıtlı olduğunu, davacı şirket tarafından, davalı şirkete düzenlenen ve icra takibine konu olan 20.09.2018 tarih 021775 Nolu 668,00-TL bedelli faturanın, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, davacı şirketin ticari defterlerine, davacı şirketin, davalı şirketten 5.621,35-TL alacaklı gözüktüğünü, davacı şirket tarafından, davalı şirket aleyhine toplam 6.207,00-TL asıl alacak (faturalar) icra takibi yapıldığı davacı şirket tarafından, icra takibi yapılan faturalardan toplam (668,00+1,00): 669,00-TL'nin davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, davacı şirketin icra takibi yaptığı faturalar bedellerinin toplamının 6.207,00-TL, davacı şirketin icra takibi...

        davacı şirket aleyhine açılan, Bursa 2....

          Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek...

            Sonuç olarak; davacının, tacir olan anonim şirket adına tacirin tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgelerin ziyaı nedeniyle zayi belgesi verilmesi isteminde bulunamayacağından talebin reddine karar vermek gerekmiştir....

              Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK'nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK'nun 222'nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Davalı taraf ticari defterlerini inceleme için sunmamıştır. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriği ile sabittir. Davalı tarafından kumaşların teslim edilmediği yönünde bir itiraz ileri sürülmemiştir ve defter ve kayıtları da incelemeye sunulmamıştır....

                Maddesine uygun koşulları taşıyan usulüne uygun işlenmiş olup ticari defterlerin sahipleri lehine delil teşkil etmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, yapılan ticari defter incelenmesinde tarafların 2018 yılından öncesine dayanan ticari ilişkileri olduğu kanaatine varıldığını, Vergi dairelerinden gönderilen BA/BS formları ve ticari defter kayıtlarına göre davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen e-faturaların davalı tarafından kabul edildiğini , vergi dairesine beyan edildiği ve kayıtlarına işlediğinin anlaşıldığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı şirketten 82.891,94 TL alacağı var iken davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı şirkete 81.466,82 TL borcu bulunduğunu, davacı şirket cari hesap bakiyesi ile davalı şirket cari hesap bakiyesi arasındaki fark 1.425,12 TL olduğunu ve bu farkın 2017 yılından geldiğini, takip tarihi itibariyle davacı yanın ticari defterlerine göre cari hesaptan dolayı davalıdan 82.891,94 TL...

                  Dolayısıyla mutlak ticari davadan söz konusu değildir. Esas itibarı ile, davacı, iş bu uyuşmazlıkta sadece şirket ortağının tedavi ücretini ödeyen taraf olması nedeni ile davayı ikame etmiştir. Yani aslında davacı şirket ile davalı şirket arasında verilen tedavi hizmetine ilişkin bir akit söz konusu değildir. Burada hizmeti alan 3. Kişi konumundaki şirket ortağı olup şirket ortağı ile davalı arasındaki ilişkin ise Tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kalmaktadır. Sırf davacının ödemeyi şirket ortağının talebi ile açmış olması, bu işi ticari işletmesi ile ilgili hale getirmez ve davayı ticari dava niteliğine sokmaz. Nitekim, benzer bir olayda, davacı şirket tarafından satın alınan ancak doğrudan şirket ortağının evine kurulumu yapılarak evde kullanılan televizyona ilişkin uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğuna dair İzmir Bölge Adliye mahkemesi kararı da mevcuttur....

                    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/265 Esas KARAR NO: 2022/418 DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) DAVA TARİHİ : 16/04/2021 KARAR TARİHİ: 18/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili, davalı şirketin üç kurucu üyesinden biri olmakla birlikte, bu sebepten ötürü davalı şirket ile aralarında şirketin tescil edildiği ---- tarihinden bu yana süre gelen ticari ilişki mevcut olup, işbu ticari ilişki kapsamında davalı şirketin, davacı müvekkile ----tutarında borcunun bulunduğunu, müvekkilinin alacağının tahsili için davalı şirket hakkında ---dosyası ile asıl alacak bedeli ---- olan yasal takibe geçildiğini, müvekkili tarafından, davalı şirket aleyhine icra takibi açılmadan önce davalı şirket tarafından uzun bir süre önce --- müvekkiline, ---- borç ödemesi yapıldığını, bu hususun, ilgili...

                      UYAP Entegrasyonu