Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 222'nci maddesinin------ değerlendirilmesinden ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için yasaya göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu; bu şekilde tutulan defterlerin sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olmasının gerektiği ve fakat diğer tarafın usulüne uygun olarak tutulan ------- hâlinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir. Usulüne uygun olarak tutulan defterlerin lehe delil teşkil etmesi,---- sınırlıdır....

    müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin delil niteliğini haiz olduğu ve dava konusu alacağın mevcut olduğu hususlarının tespit edildiğini, davalı tarafça ticari defterlerin yerel mahkemeye sunulmadığını, 08.05.2019 ve 23.07.2019 havale tarihli dilekçeler ile yerel mahkemeden defterlerin yerinde incelenmesine karar verilmesinin talep edildiğini, yerel mahkeme tarafından 26.07.2019 tarihli ara karar ile davalının talebinin kabulüne karar verildiğini, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiğini ve bilirkişinin davalı tarafın ticari işletmesine giderek defterleri incelemek istediğini, ancak ticari defterlerin Ankara'da olduğu bilgisi verildiğinden yerinde inceleme yapamadığını, bu hususa ilişkin bilirkişi tarafından hazırlanan ek raporun dosya içerisinde mevcut olduğunu, bilirkişi ek raporu davalı vekiline tebliğ edildiğini ve itiraz süresi içerisinde rapora herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi yeniden inceleme de talep edilmediğini beyanla...

      Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının ilk derece mahkemesinde görülen davada akdi ilişkinin varlığını inkar etmediğini, malın teslim edilmediğine dair itirazda bulunmadığını, bilirkişi tarafından yapılan incelemede müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin delil niteliğini haiz olduğu ve dava konusu alacağın mevcut olduğu hususlarının tespit edildiğini, davalı tarafça ticari defterlerin yerel mahkemeye sunulmadığını, 08.05.2019 ve 23.07.2019 havale tarihli dilekçeler ile yerel mahkemeden defterlerin yerinde incelenmesine karar verilmesinin talep edildiğini, yerel mahkeme tarafından 26.07.2019 tarihli ara karar ile davalının talebinin kabulüne karar verildiğini, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiğini ve bilirkişinin davalı tarafın ticari işletmesine giderek defterleri incelemek istediğini, ancak ticari defterlerin Ankara'da olduğu bilgisi verildiğinden yerinde inceleme yapamadığını, bu hususa ilişkin bilirkişi tarafından...

      Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre; Davacı şirketin incelenen 2014-2015-2016-2017-2018 yılları ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, 2014-2015-2016 yılları için açılış tasdiklerinin ve yılsonu kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, 2017-2018 yıllarında ise şirketin e-defter uygulamasına tabi olduğu tespit edildiğinden ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu, Davacı şirketin 2013 yılı ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, 2013 yılı için açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırıldığı yevmiye defteri yılsonu kapanış onayının ise yaptırılmadığı tespit edildiğinden ticari defterlerin delil niteliğinin bulunmadığı , Davalı şirketin incelenen 2014-2015-2016-2017 yılları ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, 2013-2014 yılları için açılış tasdiklerinin ve yılsonu kapanış onaylarının...

        Yukarıda yapılan açıklamalar---- günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulmaması halinde yaptırımının ne olacağına ilişkin ihtarat içeren açıklamanın mahkemizce ara karar altına alındığı ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı; davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde yer alan kayıtların ise iddiasını doğrular nitelikte olduğu, hak kaybına sebebiyet verilmemesi amacıyla davalı --- günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulması amacıyla yeniden ara karar kurulmasına rağmen ticari defterlerin mahkememize ibrazı sağlanmadığı görülmüştür....

          Dosyaya cezaevinde bulunduğu belirtilen muhasebeciye zayi istemine konu ticari defterlerin teslim edildiği ve muhasebecinin cezaevine girmesi nedeniyle ticari defterlerin kaybedildiği hususunda somut deliller sunulmadığından davanın reddine dair karar sonucu itibariyle doğru bulunmuştur. Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

            Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, tanık sıfatı ile dinlenen şirket ortağının beyanına göre 2006 yılı ticari defterlerinin en geç 2008 yılında davacı ortağın elinde olduğunun anlaşıldığı, şirket defterlerinin aracın içinde unutulmasının TTK'nın 82/7 maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı, davacının defterlerin saklanmasında gerekli özen ve ihtimamı göstermediği, defterlerin en geç 2008 yılında davacı elinde olmasına göre ve vergi incelemesi (yılı) sırasında da defterlerin ibraz edilemediği ve bu nedenle e ceza tahakkuk ettirildiği, TTK'nın .82/7 maddesine göre defterlerin ziyaa uğramasından sonra 15 gün içinde yetkili mahkemeye müracaat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

              S.3 KARŞI OY YAZISI Ticari davalarda, ispat için tarafların ticari defterlerinin gerekli olması halinde, defterlerin ibraz edilmesine mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda “sahibi lehine” delil olarak kabul edilebilmesi için; Türk Ticaret Kanunu'na göre tutulması zorunlu defterlerin eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Yani TTK'nın 64. ve Vergi Usul Kanunu’nun 176. maddesinde belirtilen defterlerin tamamının tutulmuş ve bir birini doğrular mahiyette olması, ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılmış olması, ayrıca diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların, bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi gerekir....

                Ancak Vergi Usul Kanunundaki bu düzenleme vergisel yükümlülüklerle ilgili olup, TTK'nın 82/7. maddesinde ticari defterlerin sahibinin elinden rızası dışında çıkmış olması hali, zayi belgesi verilmesini gerektiren bir olay olarak sayılmamış olduğu gibi tadadi olarak sayılan bu sebeplerle de benzerlik göstermediğinden sırf ticari defterlerin sahibinin elinden rızası dışında çıkmış olmasının ticari defterlerin TTK'nın 87/2 maddesinin aradığı şartlarda zayi olduğunun kabulü mümkün değildir. Elektronik Defter Genel Tebliği'nin 7.1 maddesinde sadece Vergi Usul Kanununda belirtilen “mücbir sebep” ve ikincil örneklerin temin edilememesi halinin aranmış olması TTK'nın 82/7. Maddesindeki hususların aranmayacağı anlamına gelmez. Zira Elektronik Defter Genel Tebliği'nin 7.1 maddesindeki düzenleme TTK'nın 82/7. Maddesindeki düzenlemenin kapsamını değiştirecek nitelikte değildir....

                Ancak Vergi Usul Kanunundaki bu düzenleme vergisel yükümlülüklerle ilgili olup, TTK'nın 82/7. maddesinde ticari defterlerin sahibinin elinden rızası dışında çıkmış olması hali, zayi belgesi verilmesini gerektiren bir olay olarak sayılmamış olduğu gibi tadadi olarak sayılan bu sebeplerle de benzerlik göstermediğinden sırf ticari defterlerin sahibinin elinden rızası dışında çıkmış olmasının ticari defterlerin TTK'nın 87/2 maddesinin aradığı şartlarda zayi olduğunun kabulü mümkün değildir. Elektronik Defter Genel Tebliği'nin 7.1 maddesinde sadece Vergi Usul Kanununda belirtilen “mücbir sebep” ve ikincil örneklerin temin edilememesi halinin aranmış olması TTK'nın 82/7. Maddesindeki hususların aranmayacağı anlamına gelmez. Zira Elektronik Defter Genel Tebliği'nin 7.1 maddesindeki düzenleme TTK'nın 82/7. Maddesindeki düzenlemenin kapsamını değiştirecek nitelikte değildir....

                  UYAP Entegrasyonu