Dava taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı vekili, taraflar arasında 25/12/2014 tarihinde sözleşme imzalandığını; sözleşme konusunun ... - ... - ... ve ... bayilerinin dış cephe, tabela, yatırım ve servis işleriyle ilgili olduğunu; sözleşmenin 2 yıl için yapılıp, taraflardan herhangi birinin süre sona ermeden 3 ay öncesinde fes etmemesi halinde 2 yıl süreyle daha uzamış sayılacağının kararlaştırıldığını; davacı şirketin en azından 01/01/2019 tarihine kadar sözleşmenin devam edeceği hususunda güven duyduğunu, ticari işlerini buna göre düzenlediğini,yapmış bulunduğu ticari faaliyetin %90'ının davalı ile olan ilişkiden kaynaklandığını; tarafların 20 yıldır birlikte çalıştıklarını ancak ortada hiç bir sebep yokken davalı şirketin Beyoğlu ......
mutlak ticari davalardan ve ticari işletme ile ilgili nispi ticari davalardan olmadığı ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2630 Esas 2019/328 Karar ve 21/03/2019 tarihli içtihatı) anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin açılan davanın usulden reddine karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu nedenle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2019/413 Esas KARAR NO: 2021/1198 DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 01/04/2013 KARAR TARİHİ: 10/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin tekstil alanında ----- alanında imalatçı olarak faaliyet gösteren davalı ------yılında başlayan ticari ilişkiyi kuran kişi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkide bağımsız bir ticari işletme olan müvekkili ------bölgesindeki akitlerine aracılık eden tek yetkili kişi konumunda bulunduğunu, müvekkili şirketin davalının ------- kurulması bakımından müvekkili şirketin davalı namına imza yetkisinin bulunmadığını davalı şirket ----- arasında müvekkili şirket aracılığı ile başlayıp yıllardır süre gelen bu ticari ilişkide müvekkili şirketin davalı şirketi müşteri ile bir araya getirmekten öte sözleşme kurulduktan...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/200 Esas KARAR NO : 2023/502 DAVA : Ticari Şirketin Tasfiyesi DAVA TARİHİ : 17/03/2023 KARAR TARİHİ : 22/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirketin Tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREKÇE : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu; şirketin faaliyetlerine son verdiğini, vergi sicilden de terk edildiğini, sadece ticaret sicilde kayıtlarının kaldığını belirterek, bu kaydında silinmesi amacıyla şirketin tasfiyesiz feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava, TTK 636/3 maddesi gereğince haklı sebeple şirketin feshi davasıdır.Davacımız şirketin tek ortağı olup, şirket limited şirkettir.Limited şirketin tek ortaklı olması halinde, tek ortak tarafından şirketin feshi davası açılamaz. Bunun sebebi; ortağın yazılı olarak alacağı bir genel kurul kararıyla zaten şirketi fes edebilecek durumda olmasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın tek taraflı kazada hasara uğradığını, davalının ihbara rağmen sigorta tazminatı ödemediğini ve birden çok kaza yapılmış olmasını gerekçe göstererek poliçenin tek taraflı olarak fes edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla (araç hasarına ilişkin) 8.854,00 TL.'nın hasar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, poliçenin başlangıçtan itibaren fes edildiğini ve feshin iadeli tahütlü tebligat ile bildirildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Karar, davalı şirket tarafından istinaf edilmiştir....
Davalının sözleşmede belirlenen süreden önce sözleşmeyi tek taraflı olarak fes etmiş olması nedeniyle yine sözleşmede bulunan hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış buna göre ihbar süresine uymadan sözleşmenin fes edilmiş olması nedeniyle son bir aylık hak edişin ödenmemesi ve 3 aylık hakediş tutarında cezai şartın davalıdan tahsilinin talep edilebileceği tespit edilmiştir. Tarafların sıfatı dikkate alındığında TBK md 25 hükmünün uygulanmasını gerektirir bir husus olmadığı görülmüştür....
Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin adi alacaklılar yönünden konkordato projesini kabul ettiğini, müvekkili ile borçlu şirket arasında ticari ilişki olduğunu, ancak borçlunun sözleşmeyi haksız olarak fes ettiğini için tarafının uğradığı zarar için dava açtığını ve davaların lehine sonuçlandığını, borçlu şirketin ödeme yapmadığını, müvekkilinin alacağının komiser raporunda belirtilenden çok daha yüksek olduğunu, mahkemenin eksik inceleme sonucunda karar verdiğini, kararın kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür. İstinaf yasa yoluna başvuran alacaklı ... ... A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin borçlu şirketten faiz alacağı olduğunu, mahkemenin İİK'nın 307. maddesine aykırı karar verdiğini, zira borçlu şirketin ödenmemiş faiz borcunun olmaması gerektiğini, buna rağmen mahkemece konkordato talebinin kabul edildiğini, kararın kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür....
II - Menfi tespit talebine gelince; Davacı ... ile davalı arasındaki tek satıcılık niteliğindeki ticari ilişkinin 14.08.2012 tarihinde başladığı ve 26.10.2016 tarihine kadar devam ettiği, bilahare davacı ... ve davalı şirket arasında 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu taraflar arasındaki ticari ilişkinin ise fiilen 31.10.2016 tarihinde başladığı ve 03.01.2017 tarihine kadar devam ettiği; tarafların durumlarına, ticari defter kayıtlarına, olayın özelliklerine ve şartlara göre bu sözleşme ilişkisinin daha önceden davacı ... ve davalı şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğu, davanın tarafları arasında açık hesap şeklinde işleyen bu ticari ilişkilerden kaynaklı alacak-borcun bulunmadığı kanaatine varılmıştır....
Tarım ve Orman Bakanlığına ait ve bağlı olan resmi satış sistemi olan TARBİL üzerinden yapıldığını, geriye dönük olarak TARBİL üzerinden satışı yapılan ürünlerin kayıtları istenildiği takdirde müvekkile şirketin satışını yapmış olduğu ürünlerin davalı şirkete ait olduğu ve bunun sonucu olarak da müvekkil şirket ile davalı şirket arasında bayilik ilişkisi olduğu açıkça ortaya çıkacağını, davalı şirketin hiçbir bayisi ile bayilik sözleşmesi yapmadığını, müvekkil şirket direk olarak davalı şirketten almış olduğu ürünlerin satışından kar elde ettiğini, davalı şirket müvekkil şirkete direk olarak yapmış olduğu satışlardan iskonto alabildiğini, iskonto miktarlarının da ciddi bedeller olduğunu, davalı şirket müvekkil şirket ile olan bayilik ilişkisini tek taraflı olarak fes ederek müvekkil şirketi zarara uğrattığını, bunun yanında davalı şirketin ürün satışı yapmamasından dolayı müvekkil şirketin müşterisinde ciddi düşüşler yaşandığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi...