Dava dilekçesi içeriğine göre davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, kadastro tespitinin kesinleştiği 1958 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek davanın...
Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, taşınmaz hakkındaki kadastro tespitinin kesinleştiği 1958 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi...
Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; Davacı tarafından mera komisyonu kararına karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde kadastro mahkemesinde dava açılmıştır.Dosya içerisindeki dava konusu taşınmazın tapulama tutanağı incelendiğinde tutanağın 17.02.1994 tarihinde düzenlenerek 30.07.1994 tarihinde kesinleştiği, yörede kadastro çalışmalarının tamamlandığı anlaşılmaktadır. Kadastro çalışmalarının tamamlandığı bölgede mera komisyon kararlarının iptali istemine ilişkin davaların asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Mahkemece asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekcesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu sebeble bozulması gerekmiştir....
Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine kararı verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : CİDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/06/2014 NUMARASI : 2014/66-2014/146 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "3402 sayılı Yasa'da da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkin olduğu; hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan davanın makul sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilmiştir...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/02/2021 NUMARASI : 2018/220 ESAS, 2021/97 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün istinaf yolu ile incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi....
Mahkemece, 4342 sayılı Mera Kanununun 21/2. maddesi gereğince mera tahsis komisyonunun kesinleşen kararına istinaden tahsis kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyanın incelenmesinden; dava konusu 543 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu...köyünde 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri gereğince mera komisyonu çalışması yapılmadığı anlaşılmış olup dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde belirtilen orta malı (sığır toplama yeri) niteliği ile ......
Davacı kadastro çalışmalarında adına tespit edilmesi gereken taşınmazın yol boşluğu olarak bırakıldığını öne sürerek miras yoluyla gelen hakka ve tespit tarihinden önce gerçekleşen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış olduğuna göre; dava, tespitten sonraki değil, kadastro tespitinden evvelki zilyetliğe dayalı olarak açılmış olması nedeniyle mahkemenin gerekçesinde isabet olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, gayrimenkul mevzuatımızda tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre mahkemece öncelikle TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerinin yasal hasım olması nedeniyle hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu ......
Ancak, davacı Hazine tarafından kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak açılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesinde taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre; taşınmaz başında yapılan keşifte alınan beyanlar ve sonrasında fen, zirai ve inşaat bilirkişileri tarafından düzenlenen rapor içeriğinden taşınmazın üzerinde kadastro tespitinden önce davacı tarafından yaptırıldığı anlaşılan 2 katlı betonarme ev ile yine yaşları itibariyle tespitten önce davacı tarafından dikildiği anlaşılan 15 adet kiraz ağacı ve 35 adet elma ağacının bulunduğu anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 28/05/2021 tarihli ve 2019/66 E., 2021/158 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davalılardan Namık Kemal adına tescil edildiği, kadastro tespitinin 17/10/1996 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açamayacağının düzenlendiği, davacının davasını kadastro tespitinden önceki bir nedene dayandırarak açtığı, bu hakkın hakdüşürücü süre olan 10 yıllık sürenin geçmesinden sonra istenilmesinin mümkün olmadığı, dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1....