Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, taşınmaz hakkındaki kadastro tespitinin kesinleştiği 1958 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/10/2019 NUMARASI : 2017/508 2019/574 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Kadirli 2....
Hukuk Dairesi’nin 24.05.2016 tarih ve 2015/11148 Esas, 2016/5805 Karar sayılı kararı ile özetle “yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek, çekişmeli taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının açıkta pay kalmayacak şekilde tüm tedavüllerinin, tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazları dıştan çevreleyen komşu taşınmazların tespit tutanakları, tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarının tedavülleriyle birlikte Tapu Müdürlüğünden getirtilerek dosyanın bu şekilde tamamlanmasından sonra mahallinde yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte tespite esas tapu kayıtları ve dıştan çevreleyen parsellere uygulanan tapu kayıtların yöntemine uygun olarak uygulanması, tespite esas tapu kaydının sınırlarının sabit sınırlımı yoksa gayri sabit sınırlı mı olduğunun tespit edilmesi, gayri sabit sınırlı ise miktarı ile geçerli olacağının göz önüne alınması, tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirip yitirmediğinin araştırılması, bu şekilde tapu kaydının kapsamının tayin edilmesi, tapu kayıtlarının...
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:Yerel Mahkeme yaptığı yargılama neticesinde; "Eldeki davada davacının tespitten önceki sebeplere(taşınmaz satış vaadi sözleşmesine) dayanarak dava açtığı, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin davadan önce kesinleşmiş olup taşınmazın tapu siciline tescil edildiği, kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin 01/11/2010 tarihinde dolduğu, bu nedenle dava tarihi itibari ile yasada belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı, bu haliyle hak düşürücü süre geçtiği için kesinleşen kadastro tespitine ve tapu kayıtlarına kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağı davanın hak düşürücü süre sebebiyle REDDİNE, dair karar verildiği görülmüştür....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2018 NUMARASI : 2014/470 2018/485 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Kozan 2....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2018 NUMARASI : 2014/470 2018/485 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Kozan 2....
TAPU İPTALİTESCİL"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine açılan davada E… ….. Köyünde 940 m2 yüzölçümünde tarla olarak davalıların murisi N… …. B… …..adına tapuda kayıtlı olan 114 ada 212 parselin kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiası ile tapu kaydının iptali ve orman olarak tescilini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Yörede 1976 yılında ilan edilen orman tahdidi ile 1995'de ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, ... tarafından, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğu iddiasıyla tapu iptali ve taşınmazın kıyıya terki istemiyle açılmış olup; davaya dayanak kıyı kenar çizgisi kararının 31.07.2014 tarihinde kesinleştiği ve tespitten sonraki hukuki nedene dayalı olarak dava açıldığı anlaşılmakla Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 12.02.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 09.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar tespitten önceki zilyetliğe dayalı iddia hak düşürücü süreye uğramış ise de davacı vakıf tarafından kadastro tespitinden sonraki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine de dayanılmış olmakla Mahkemece davanın kadastro sonrası nedene dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilerek Vakıflar Kanunu'nun 12. maddesi de nazara alınarak M.K'nın 713/2 maddesindeki şartların davacı vakıf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamış ve değerlendirme dışı bırakılmıştır....
Dava dilekçesi içeriğine göre davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların mülkiyetinin, kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, kadastro tespitinin kesinleştiği 1963 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek davanın esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi...