Dosya kapsamından eldeki davanın, dava konusu taşınmazda davacı taraf lehine kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkin olduğu ve tespitten önceki nedene dayalı olarak açıldığı, davanın açıldığı 04.04.2013 günü itibariyle de 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamından eldeki davanın, dava konusu taşınmazda davacı taraf lehine kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkin olduğu ve tespitten önceki nedene dayalı olarak açıldığı, davanın açıldığı 04.04.2013 günü itibariyle de 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece "davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı olarak açıldığı, davacının dayanak yaptığı kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı açılan Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/146 Esas 2012/23 Karar sayılı dosyasında dava konusu 1094 parsele ilişkin davayı açan şahsın başka bir kişi olduğu, kadastrodan önceki nedene dayalı genel mahkemelerde dava açılmasının dava açmayanlar hakkında hak düşürücü süreyi kesmeyeceği, yine dava konusu 1175 parselin kök 1094 parsel olduğu ve bu parselin yeni parsel numarası alması sonucu değiştirmeyeceği, kadastro tespit tutanağının kesinleşmesi ile davacının dava açtığı tarih dikkate alındığında hak düşürücü sürenin geçtiği" gerekçesiyle davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir....
ün kimse tarafından tanınıp bilinmediğini ileri sürerek 126 parselde ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini talep ve dava etmiştir. 2. Davacılar vekili 15.11.2007 ve 17.03.2008 havale tarihli dilekçelerinde, TMK 713/2 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemli dava açtıklarını belirtmiştir. II. CEVAP Davalılar, dahili davalılar; tapu kayıt malikinin tanınan bilinen bir kişi olduğundan bahisle davanın reddini savunmuşlardır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemenin 31.12.2015 tarihli ilk kararında, "kadastro tespitinden önceki sebebe dayanıldığı ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği için davanın reddine" karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16....
Davaya konu genel kurul toplantısında davacı tarafından sadece gündemin 5.maddesinin altına bir muhalefet şerhi konulmuş ise de bu şerh--- alınan diğer kararların ve altına şerh konulan-----nolu kararın iptali için yeterli ve usulüne uygun verilmiş bir şerh değildir. Bu nedenle davacının bu davayı açması için gerekli özel dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Buna göre, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Asıl ve birleştirilen davalar; Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Bilindiği üzere; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar. Ne var ki; Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirildiği söylenemez....
Eldeki dava ise harcı yatırılmak suretiyle 23.09.2008 tarihinde açılmıştır. 4342 sayılı Yasanın 21/2. maddesi ile tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağı düzenlenmiştir. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkemece resen gözönünde tutulur. Hal böyle iken, eldeki dava nizalı taşınmazın mera olarak tahsis edilmesinin kesinleştiği tarihten sonra 4342 sayılı Yasanın 21/2. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığına göre, tespitten önceki hukuki nedenler bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği, tespitten sonraki sebepler bakımından ise zilyetliğin hukuki kıymetinin bulunmadığı gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden ise, Mahkemece, 05.10.1995 tarihli devir senedi ile dava konusu taşınmazın zilyetliğinin davacı tarafa devredildiği, devirden sonra davalının zilyetliğinin söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacının dayandığı 05.10.1995 tarihli senet, kadastro tespitinden önce yapılmış olup dava tarihi itibari ile bu senede dayanan talepler yönünden tespitten önceki nedenlere dayalı olarak...
Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz....
Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz....