İmar AŞ) işletmesinde 19.04.2022 tarihinde yapılan işyeri sendika temsilciliği seçiminin Sendika Tüzüğü'ne ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, yetki tespit yazısında belirtilen işyerlerinde ayrı ayrı olmak üzere, yetki tespit tarihi esas alınarak, işyerinde çalışan işçi sayılarına göre kanunda belirtilen en çok sayıda işyeri sendika temsilcisi seçiminin yapılması gerekirken davalı Sendikanın hukuka aykırı olarak sadece dört işyerinde seçim yaptığını, seçim yapılan işyerlerindeki işçi sayıları dikkate alındığında temsilci sayılarının da kanuna ve usule aykırı tespit edildiğini, Bakanlığın yetki tespitinde altı işyeri numarası belirtilmiş olduğundan hukuken artık bu işyerlerinde tespit tarihi itibarıyla çalışan işçi sayıları esas alınarak seçimin yapılması gerekeceğini, davalı Sendikanın kendisinin uygun bulduğu 4 (dört) işyerinde ve yine kendisinin uygun bulduğu sayılarla (1+1+2+2) seçim yaptırdığını, oysa Sendika Tüzüğü gereği 16 işyeri sendika temsilcisi için seçim yapılması gerektiğini,...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyada incelenmesine gerek görülen TİS ve sendika üyelik fişininin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Talep dönemine ait TİS.ler ile varsa protokollerini, davacıya ait Sendika üyelik fişinin ve Sendika üyeliğinin işverene bildirim tarihinin tespit edilerek, eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 28.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili; davacı sendikanın, talep ettiği dönem içinde tüm üyelerinin istifa ettiğini, davacı sendika ile yapılmış bir sözleşme de bulunmadığını, davacının Ocak 2009-Temmuz 2009 dönemi için ...İş Mahkemesinin 2010/2 Esas sayılı dosyada dava açtığını ve aynı dönem için mükerrer talepte bulunduğunu, bu nedenle davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan üyelik ve dayanışma aidatı alacağı ve faiz talebinin haksız olduğunu, davacı sendika tarafından üyelik aidatı kesilecek işçilerin listesinin belediyeye bildirilmediğini, davacı sendikaya üye işçi de bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davacının talep ettiği tutarda aidat alacakları olduğu, ödenmeyen aidat alacakları için toplu iş sözleşmesinde belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Bununla birlikte tespit davalarında hukuki yarar özel olarak düzenlenmiştir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinin 2. fıkrasında, “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu itibarla tespit davalarında kanunda öngörülen istisnalar dışında eda davası ve inşai davadan farklı olarak davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararın bulunduğunu açıkça ortaya koyması gereklidir. Somut olayda, davacıların taleplerinin davalı sendikaya üye olmadıklarının tespitine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Sendika üyeliği, sendika ile üye arasındaki hukuki ilişkiyi ifade eden bir kavram olduğundan davacılar arasında zorunlu ya da ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu sebeple öncelikle davacıların taleplerinin tek bir davada görülmesi hatalıdır....
Ceza Dairesine ait olduğu, Dairemizin görev alanındaki suçlarla doğrudan ilişkili olmayan ve özel kanun niteliğindeki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve bu kanun gereğince çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerden kaynaklanan dava ve işlere ilişkin kararlara yönelik kanun yararına bozma isteminin de Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 16.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Kararına Uygundur. M. A. Yazı İşl. Md....
TÜRK MİLLETİ ADINA Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2012 tarih, 2012/Bşk-41 Esas ve 2012/41; 27.12.2013 tarih, 2013/Bşk-213 Esas ve 2013/219 sayılı kararları ile Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayanarak Yargıtay Büyük Genel Kurulunca hazırlanan işbölümüne göre, özel ceza kanunlarından doğan ve başka bir dairenin görev alanına girmeyen suçlara ilişkin temyiz incelemesi görevi Yargıtay 7. Ceza Dairesine ait olduğu, Dairemizin görev alanındaki suçlarla doğrudan ilişkili olmayan ve özel ceza kanunu niteliğindeki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'dan kaynaklanan dava ve işlere yönelik kanun yararına bozma isteminin de Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Yargıtay 7. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 26/02/2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2012 tarih, 2012/Bşk-41 esas ve 2012/41 karar; 27.12.2013 tarih, 2013/Bşk-213 esas ve 2013/219 sayılı kararları ile Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesine dayanarak Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca hazırlanan işbölümüne göre, özel ceza kanunlarından doğan ve başka bir dairenin görev alanına girmeyen suçlara ilişkin temyiz incelemesi görevi Yargıtay 19. Ceza Dairesi'ne ait olduğu, bu kapsamda özel kanun niteliğindeki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanundan kaynaklanan dava ve işlere yönelik kanun yararına bozma isteminin de, Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nce incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın 19. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine, 21.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Ceza Dairesine ait olduğu, Dairemizin görev alanındaki suçlarla doğrudan ilişkili olmayan ve kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin özel kanun niteliğindeki 5352 sayılı Adli Sicil Kanunundan kaynaklanan dava ve işlere yönelik kanun yararına bozma isteminin de Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinin 2017/35980- 14699 E.K. sayılı kararında aynen, "asıl işveren sadece alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak ve alt işverenlik ilişkisi süresince İş Kanunu’ndan, iş sözleşmesi ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. Aidat borcu ise işçiler ile sendika arasındaki ilişkiden kaynaklanan ve sendika üyesi olan ya da dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin sendikaya ödemek zorunda oldukları bir bedeldir. Aidat borcu bakımından işverenin sorumluluğu sadece aidatı işçilerin ücretlerinden keserek bunun sendikaya ödenmesinden ibarettir. Bu sorumluluk ise toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işverene yani alt işverene aittir. Asıl işverenin sorumluluğu alt işverenin işçilerine karşı kanun gereği bir sorumluluk olup, aidat borcu bakımından asıl işverenin sorumluluğundan söz edilemez." denilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9....
Sendika tüzüğünün 23’üncü maddesinde yer alan düzenlemelere göre; “Disiplin Kurulu; sendika tüzüğüne, amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği ileri sürülen sendika ve sendika şubesi yöneticileri ile sendika üyeleri hakkında soruşturma yaparak; -- Uyarı, -- Kınama, -- Üyelikten ihraç istemi ile genel kurula sevk, -- Geçici olarak görevden el çektirme, Cezalarından birini, yada gerektiğinde birkaçını birlikte verebilir. Genel Disiplin Kurulu aldığı her türlü kararı ilgililere ve sendika yönetim kuruluna bildirir....